Cem Kerpiççiler Mevzu şike değildi aslında!
HABERİ PAYLAŞ

Mevzu şike değildi aslında!

Haberin Devamı

Hükümet olmaktan iktidarını ilan etme yolunda hızla gidenler yeşil sahalarda da hâkimiyet kurmak istiyorlardı. Her geçen gün daha da güçlenip, mağdurluktan muktedirliğe evrilenler futbol pastasından daha fazla pay almak ve iktidarlarını daha da sağlamlaştırmak için endüstriyel futbolu da kucaklayarak ilerliyorlardı...

Beklenmedik çatışma

Siyaseten geldikleri noktada "Ne kadar da güçlüyüz. İstediğimizi yaparız" söylemiyle tüm kaleleri bir bir fethederken hiç de beklemedikleri bir sorunla karşılaştılar. En az onlar kadar futbola yön vermek ve o alanda da var olmak isteyen "hareket"le operasyonel ve taktiksel çekişmeler yaşanmaya başlamıştı. Kimin daha fazla güçlü olacağı noktasında ve kimin daha fazla pay alacağı konusundaki anlaşmazlık biraz yakından bakanlar için gayet net gözüküyordu.

İlk günden bu yana karalama

Soruşturmanın başladığı günden bu yana sızdırılan belgelerle, yapılan açıklamalarla Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım ve diğer yöneticilerin suçlu olduğuna inandırmaya çalıştılar. Masumiyet karinesi ve savunma hakkının kutsallığının esamesi okunmazken, operasyonun ardından polisin yaptığı "19 maçta şike vardır" açıklaması yaratılmak istenen tablonun en net görünen çabasıydı...

Mesele temizlik değildi

Elbette şike yapan, teşvik verenler cezalandırılmalıdır. Fakat Türkiye'de son dönemde daha da su yüzüne çıkan iktidar savaşlarını dikkate almadan "Türkiye'de futbol temizleniyor", "Yaşasın temiz futbol" çığlıklarına kulak verip destek olmak safdillikten ve iktidarın dilini onaylamaktan başka bir şey değildir.

Güçlü olan seçildi...


Futbolda Şike iddialarına ilişkin 3 Temmuz 2011’de başlayan süreçte sona gelindi. Başından bu yana büyük fotoğrafa bakın dediğimizde, gülüp duruyorlardı. Memleketin genelkurmay başkanını terör örgütü üyeliğinden cezaevine gönderebilecek güce ulaşan konsorsiyum, futboldaki pasta ile nasıl ilgilenmezdi?

Süreci, dönemin özel yetkili Cumhuriyet Savcısı olan aynı zamanda Ergenekon soruşturmalarını da yürüten Zekeriya Öz, 2 Aralık 2010’da başlatmıştı. Zekeriya Öz'ün hayatının seyri bile bu şike soslu operasyonel girişimi özetliyor görmek isteyene aslında.

Kim güçlü ise onun sözü geçer!

Bu memlekette futbol sahalarında bu zamana kadar neler oldu neler? Fakat bu operasyon başından bu yana yeşil sahalarda yaşanan olumsuz tablolara son verme niyeti taşıyan bir girişim değildi. Geniş çaplı bir operasyonun parçası idi yalnızca. Memleketin her alanında güçlü olmak isteyen bir hareket ile hükümet etmekten iktidar olma yolunda ilerleyenlerin güç kavgasının görünür hale gelen bir alanı idi yalnızca.

Zaten tablo ortada, verilecek karar da aslında bir anlam ifade etmiyor. Sonuçta güçlü olanların zaman zaman hukuk falan tanımadıkları ortada. Mevzu dönüp dolaşıp Mihail Bakunin’in ‘Hukuk iktidarın fahişesidir’ vecizesine takılıyor aslında. Kim güçlü ise istediği karar çıkıyor. Güçsüz olanların ise hiç mi hiç şansı olmuyor. Çıkan beraat kararına da böyle bakmak gerekiyor aslında...




Sıradaki haber yükleniyor...
holder