Giriş
Fenerbahçe teknik direktörü Vitor Pereira, takımın başına geçtiği günden bu yana saha kenarındaki agresif tavırlarıyla öne çıktı. Hocanın hangi teknik, taktik, futbol görüşüne sahip olduğundan çok 'fevri' hareketlerini okuduk. Medyanın bu boyuta ilgi göstermesinin yanında Hoca'nın da bu konudan çok rahatsız olduğunu söylemek zor.
Şimdi sırıtmıyor sanırsınız!
Fakat medyamızın genel hali ile ilgili nasıl bir bilgisi var, kendisi ne kadar bilgilendirildi, bu tür bir iletişim tarzının avantaj ve dezavantajlarını sorguladı mı, pek emin değilim. Şu an işler görece yolunda giderken bu tür bir açıklama pek sırıtmıyor; "Ben de kendimi geliştirdim. Takım elbise giydim bu akşam ve farklı galibiyet geldi” (Her ne kadar gülerek söyleyip başka bir cümleye bağlasa da) Fakat işler kötü gittiğinde ya da gider gibi olduğunda aynı strateji nasıl sonuç verecek acaba?
Teknik direktör ile medya arasındaki mesafe
Basın toplantısında sorulan soruları beğenmeyip, futbolcuların bireysel performasları sorulduğunda top çeviren Vitor Pereira, elbette kendisine oyuna dair sorular sorulmasını isteyebilir. Fakat medya ile ilişkiyi yönetirken özellikle Türkiye'de çok dikkatli davranmalıdır. İşler yolunda giderken pragmatist bir tavır takınan Vitor Pereira, bu işin sonrasını düşünmelidir.
Türkiye'de medya nasıl çalışır
"Çok zamandır benle çalışan 3 yardımcı antrenör var. Birbirimizi artık gözümüz kapalı anlayabiliyoruz. Onlarda benim gibi yarışmacı, rekabetçi antrenörler. Felipe Almeida, Luis Migel... Ayrıca bu isimler spor hocalarıdır. Üniversiteyi de beraber okuduk. Ben kendimi ayrıca üniversite hocası olarak da geliştirdim. Porto Üniversitesi'nde 8 yıl çalıştım. Ben çok iyi çalışan bir ekip olacağımızı biliyorum. Herkes sorumluluklarını bilir. Herkes bu dinamikte bir parçadır ve herkes işini yapar" diyen Vitor Pereira'ya mutlaka Türkiye'de medya mantığı ile ilgili bilgi verilmeli ve sürecin nasıl işlendiği anlatılmalıdır.
