Sporda Türk'e dönüş

1950’lerde başlayan Batılılaşmayı yanlış anlama ve kopyalama neredeyse yarım asırdır devam ediyor. Atatürk’ün kurduğu, yön verdiği modern Türkiye Cumhuriyeti 86 yaşına girerken, mağazaların isimlerinden yiyecek mekanlarına, eğlence merkezlerine kadar bilinçsiz bir Batı ve Amerika taklitçiliği sürüp gidiyor.

Atatürk, “Batı’dan yani, gelişmiş ülkelerden tekniği, bilimi alın” demişti. Biz tuttuk olmayacak şeyler ithal ettik. Ne mutluyuz ki spor bunların dışında kaldı. Uluslararası saygı kazanmış alanlarda ve milli sporlarımızda çocuklarımız Batılı ülkelerle başa baş yarışıyor ve kazanıyorlar.

Geçen haftalarda Denizli’de GSGM, TRT ve Denizli Belediyesi’nin birlikte yapacağı çok manalı bir etkinliğin temeli atıldı: “Uluslararası Geleneksel Spor Oyunları.” Aslında bunun ismi Geleneksel Türk Oyunları olmalıydı. Çünkü cirit, yağlı güreş, aba güreşi, kuşak güreşi, at üstünde okçuluk, menzil okçuluğu, aşık ve çevgan, yalnız “Türküm” diyen ve Türkçe konuşan topraklarda yıllarca oynanmış ve oynanıyor.

Geçen yıl Kayseri’de özellikle Oktay Yellikaya’nın ve seçkin kişilerin gayreti ile çok yararlı, bu toprağın çocuklarını ülkemize bağlayan “Çocuk Oyunları ve Spor Kulüpleri Federasyonu” kurulmuş ve ses getirmişti. Dünya üzerinde kültürlerini yaşatmak isteyen ülkeler bu tür organizasyonları yıllardır yapıyorlar. Geçenlerde Beyrut’ta 6. (Fransızca Konuşan Ülkeler Spor Oyunları) yapıldı. Dünya Musevileri’nin Makabiat, Ermenileri’nin Dünya Ermeni Oyunları ve İngiliz Milletler Camiası’nın oyunları yıllardır yapılıyor.

Bugüne kadar 50 yıldır kültür bakanlığının aklına bile gelmemiş atılımlar şimdi hayata geçiriliyor. Ne mutlu ki Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri’nde 50 yıl Rus kültürü baskısı altında bulunan Orta Asya Türk Cumhuriyetleri artık yavaş yavaş kendi benliklerine kavuşuyorlar.

Türkiye her bakımdan bir ağabey ve yol gösterici olarak onları sporda, oyunda, dilde, Türk kültürü şemsiyesi altında toplarsa en kutsal görevini yapmış olacaktır. 2010 mayıs ayında Denizli’de bir Anadolu çocuğumuzun Kazak, Türkmen, Kırgız, Özbek, Azeri ve 30 Türk ülkesinden gelecek kardeşleri ile aşık oynamasının hayali bile insanı duygulandırıyor ve geleceğin Türk birliğine umutla baktırıyor. Düşünenler, karar verenler ve de uygulayacaklar sağ olsunlar.