Yazgülü Aldoğan Tarık Akan’ı uğurlamaya halk kendi geldi
HABERİ PAYLAŞ

Tarık Akan’ı uğurlamaya halk kendi geldi

Haberin Devamı

Son yılların en anlamlı, en kalabalık uğurlama törenlerinden birine sahne oldu, pazar günü İstanbul. Kimse çağırmadı, kimse ayarlamadı, kimse örgütlemedi, haberi duyan, kalbi halk için çarpan herkes koşa koşa döküldü yollara, kimisi törene, kimisi camiye, kimisi Bakırköy’e, kimisi mezarlığa koştu, sabahtan gece yarısına kadar herkes bir yerinden dokundu ona.

‘Biz onu kaybetmedik’

Tarık Akan için en anlamlı cümleyi de kendisi gibi güzel kızı Özlem söyledi: “Biz babamızı kaybetmedik, kazandık, Türkiye Tarık Akan’ı kazandı.” Gerçekten de yıllardır kendini ötekileştirilmiş, itilmiş, kakılmış hisseden, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra temizlik operasyonlarında kapının önünde FETÖ’cülerle birlikte kendini de bulan laik, sosyal demokrat, cumhuriyetçi, Atatürkçü kesim, Tarık Akan’ı uğurlama töreninde buluştu. Yıllardır evinden hiç çıkmayan 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’den CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’na, Maden filminden esinlenip gelen maden işçilerine, Alevilere, öğrencilere, Yeşilçam artistlerine, herkes o törenlerin bir yerindeydi! İlk başta niye Cemal Reşit Rey değil, niye Lütfü Kırdar değil diye söylendim, ama öyle bir kalabalık vardı ki Açık Hava Tiyatrosu bile olsa yetmezdi! İyi ki de salon vermemiş İBB, iyi ki de açmamış Lütfü Kırdar’ı Başaran Ulusoy, salonları kendilerinin olsun, sokaklar halkındı, Teşvikiye Camii’ne de, Bakırköy Meydanı’na da sığılamadı.

Yaşarken bilemezdi

Hayatı boyunca bir başına yaşamış bir adam, kimsenin örgütlemediği, kimsenin görevlendirmediği kalabalıkların bağrına basıldı, kalplere gömüldü. Tarık Akan, yaşadığı sürece bu kadar sevildiğini, böyle güzel bir enerji patlamasına yol açacağını kendi bile bilemezdi. Onu kaybetmedik, kazandık, biz bir gücüz diye kendimize geldik!

Okullar açıldı ama eğitim yerine propagandayla!

Hiç bir yıla benzemeyen bir eğitim yılı açılışı: laik eğitimin ruhuna fatiha diyebilirsiniz, pedagojinin dibine vurmak da. 18 milyon öğrencinin birinci dersi, ölümü kutsamak; lider propagandası. 15 Temmuz darbe girişimini kendisi ve iktidarına yapılmış en büyük ihanet olarak gören Erdoğan, bunu müthiş bir propaganda hamlesiyle tersine çeviriyor. Bir hafta boyunca okullarda 15 Temmuz gecesinin videoları gösterilecek. Küçücük beyinlere patlayan bombalar, ölen, parçalanan insanlar seyrettirilecek. Üstüne dualar, selalar, tekbir sesleri ve Erdoğan’ın sesinden şiirler. Okul çağında çocuğum olsa psikolojik destek aldırırdım! Okul dönüşü çocuklarınızla konuşun. Onlara ölümün, şehit olmanın amaç değil, araç olduğunu anlatın. Ölmek değil, yaşamaya yönlendirin. Laikliğin önemini anlatın. Bir hafa boyunca çocuklarımızın beyni çitilenecek, elinizden geldiğince koruyun!

Öğretmenler intihar ediyor

Okulların açılışına bir hafta kala on binlerce öğretmen terör örgütleriyle ilişkilendirilerek görevden alındı, kimileri meslekten atıldı. Bu öğretmenlerden bazıları bunalıma girip intihara kalkışıyor. Bazıları intihar etti! Yaklaşık on bin öğretmenin tek suçu sendikalı olmak, barış için gösteriye katılmak. İnsan harcamak bu kadar kolay olmamalı.

Okulsuz öğrenciler

En acısını da Harp Okulu öğrencisiyken komutanlarının oyununa gelip kendilerini darbe girişimi içinde bulan gençler yaşıyor. İki ayı aşkın süredir Silivri’de, Sincan’da tutuklu yatıyor, aileleriyle bile açık görüşe çıkamıyorlar. Devlet şefkatli olur. Bunlar kandırılmış, gencecik insanlar, onları bunalıma itmek yerine kazanmalıyız. Aileleri devlete emanet ettikleri çocukları için kapının önünde gösteri bile yapamıyor! Bu kadar acının üzerine nasıl birlik beraberlik sağlanacak?

Tepkiler üzerine tekmeciye ‘bölücülükten’ tutuklama

Otobüste kıyafetini beğenmediği genç kıza uçarak tekme atan ve “Ben giyimini beğenmediğim kadını döverim, devlet ceza vermiyorsa ben veririm” diye savcıya ifade verip üstüne serbest kalan Abdullah Çakıroğlu, sosyal medyada kıyamet kopunca gözaltına alınıp bu kez nefret suçundan tutuklandı. Kendi halinde otobüste oturan kadına tekme atmanın cezası yok, halkı kin ve nefretle bölmenin cezası var! Ve nasıl olduysa Aile Bakanı da kıpırdandı, “kadına karşı şiddete bakanlık olarak karşı çıkacaklarını” söyledi. Ama neden bunu söylemek için üç gün beklediklerini açıklamadı. Medyayı da susturabilirler, ama halkı susturamazlar. Sosyal medyayı kullanmaya devam, çaresiz değiliz, az hiç değiliz! İstanbul Barosu da mağdur genç kızın avukatlığını üstlendi. Tabii birileri de davranış bozukluğu nedeniyle hastanede yatmış ve ilaç kullanan birinin nesine güvenip de güvenlik görevlisi yaptıklarını açıklamalı!

Sıradaki haber yükleniyor...
holder