Nedim Şener Tehdit ve hakaret değil ama sonrası beni korkuttu
HABERİ PAYLAŞ

Tehdit ve hakaret değil ama sonrası beni korkuttu

Habertürk’te pazar akşamı yayınlanan ‘Olduğu Gibi’ isimli programda Milliyet’ten Belma Akçura, Doç. Dr Önder Aytaç, Habertürk’ten Ecevit Kılıç, Hürriyet’ten Saygı Öztürk, Star Gazetesi’nden Şamil Tayyar ile bir araya geldik. Nedeni ‘Haliç’te Yaşayan Simonlar’ kitabı ile yazarı Hanefi Avcı’nın tutuklanmasıyla yaşanan gelişmelerdi.

Programın ilk iki bölümü gazeteciler arasındaki tartışmalara sahne oldu.

[[HAFTAYA]]

Üçüncü bölümde Şamil Tayyar’ın kaleme aldığı ‘Çelik Çekirdek’ isimli kitap tartışılmaya başlandı. Programın modaratörü Ece Üner, bana Tayyar’ın kitabındaki iddiayı sordu. Tayyar, kitabının 343’üncü sayfasında “Hrant Dink Yalanı” bölümünde şöyle yazmıştı; “Kitapta (sayfa 540) Hrant Dink cinayetinin aydınlatıldığını ve karanlıkta kalan hiç bir yanının olmadığını anlatan Avcı, bu sözleriyle, eski İstihbarat Dairesi Başkanı Sabri Uzun ile birlikte yazımına katkıda bulunduğu belirtilen Nedim Şener’in “Dink Cinayeti ve İstihbarat Yalanları” kitabıyla asıl hedefin, cinayeti aydınlatmaktan öte karanlık eylemlerin üzerine gidenleri bezdirmek olduğunu ortaya koyuyor”.

Haberin Devamı

Yani beni, yazdığım kitapla Ergenekon gibi operasyonları yapan polisleri bezdirmekle suçluyor. İsimleri belli, tekrar etmeye gerek yok. Hedefim bezdirmek değil, Dink cinayetinde sorumluluğu olduğunu gördüğüm asker, polis, MİT’çi, Ergenekoncu kim varsa yargı önüne çıkmasıdır.

Kanal yöneticisi rahatsız mı oldu?

Elbette Tayyar bunu da yazabilir ama benim gibi ulaşılması kolay birine tek cümlelik bir soru sorsaydı ve hem iddiasını hem cevabımı verseydi iyi olmaz mıydı?

Yayında herkes gördü; Sabri Uzun’un telefona alınarak bana ne gibi katkı yaptığını açıklamasını istedim. Habertürk, Uzun’u telefonla arayıp yayına alacağını söylemiş. Program sonuna kadar bekleyen Uzun bu kez kendisi arayıp “Bağlantı ne oldu?” diye sormuş. Ama iş işten geçmişti.

Bağlantı yapılmayınca moderatöre “Sabri Bey konuşmak istemiyor mu?” diye sordum. Aldığım cevap “Yiğit Bulut bağlantı yapılmasını istemedi” oldu.

Tartışmada adı geçen kişinin telefonla bağlanması neden kanal yöneticisini rahatsız eder ki?

Haberin Devamı

Yalan ortaya çıkacak diye mi endişe edildi?

Tayyar’ın iddiasının yalan olduğunu herkesin önünde söyledim.

Yargılandığım mahkemenin kararı ve Başbakan imzalı rapor ortadayken, yalana sığınmak gazetecilik değildir.

Sadece benimle ilgili yalan bilgiye yer vermesi nedeniyle “Benim için bu kitabın adı ‘Çelik Çekirdek’ değil, ‘Kabak Çekirdeği’” dedim. Tayyar bunun üzerine öfkelendi.

Bir kısmını görüntülerde izlediniz. Reklam arası verilince Tayyar bana “Çık dışarı” dedi.

Ayağa kalktım, sonra hemen oturdum. “Çık diyorum, sana bu lafları yutturacağım” diye üzerime yürüdü. Herkesin gözü önünde saldırdı, elini tutup ittim.

Yerimden kalkmadım, tüm personel Tayyar’ı sakinleştirmeye çalıştı. Tayyar bir yandan da yayında olduğu gibi “Ya adam olursun ya da ben seni adam ederim” diyordu.

“Ne yapacaksın?” dediğimde “Sen görürsün ne yapacağımı, bunun hesabını soracağım” dedi.

Yani hakaret ve tehdit bir aradaydı.

Hakkımı aramama engel oldular

Çıkışta Ece Hanım “Mahkemeye verirseniz tanığınız olurum” dedi. Belma Akçura da aynısını söyledi. Doç. Dr. Önder Aytaç’a da sordum, olumlu cevap verdi.

Haberin Devamı

Ece Hanım ve asistanından o saldırı görüntülerini rica ettim. Tayyar’ın öfkesi ve tehdidi değil, bundan sonraki gelişmeler beni cidden korkuttu. Önce ‘var’ denilen görüntüler sonra ‘yok’ oldu.

Bir CD geldi, içinde sadece yayınlanan bölümler... Nedenini sordum, “Kayıttan çıkılmış, o yüzden” denildi.

Bir yönüyle kabul edilebilir açıklamaydı.

Ama sonrası...

Tam bir kabus.

Hukuken hakkımı aramak istersem Ece Hanım tanık olacağını söylemişti. Yarım saat sonra asistanı aradı, “Yiğit Bulut, Ece Hanım’ın tanık olmasını istemiyor. ‘Sen moderatörsün, tarafsız kalmalısın’ diyor. Çok ciddi tartışma oldu” dedi.

Gülümsedim, “Tamam” dedim, telefonu kapattım.

Ben moderatörden taraflı olmasını değil, ne gördüyse onu anlatmasını talep etmiştim. Birisi, diğerinin tanıklığına nasıl engel olabilir ki?

Kanalınıza gelen birinin tüm güvenliği size aitken hakaret ve saldırıya uğradığı için hakkını aramasına engel olmak ne anlama geliyor?

Aynı kanalda bir de “medyakritik” yapıp beni suçlu çıkarmaya çalışıyorlar.

Üslup ve özdeşleşme konusunda son dersi vermesi gereken kişiler konuşuyor.

Bu sözüm onlara: Sizin için “Karanlık eylemleri aydınlatmayı amaçlayanları bezdirmek amacıyla kitap yazdı” dense tepkiniz ne olurdu?

Hayır, cevap beklemiyorum.

Tehdit ve hakarete uğradığım bir gerçek. Tayyar öfkeyle bunu yaptı, eminim. Muhasebesini yapıyordur mutlaka. Bir gün gelir onun yaptıkları unutulur ama Habertürk ve Yiğit Bulut’un yaptıkları asla.

Sıradaki haber yükleniyor...
holder