İnci Tulpar Trilye, nam-ı diğer Zeytinbağı
HABERİ PAYLAŞ

Trilye, nam-ı diğer Zeytinbağı

Türk işi kahvaltı ne güzeldir: Sıcak ekmek, beyaz peynir, demli çay ve sapsarı sızma zeytinyağı içinde yüzen kekik serpilenmiş siyah zeytinler... Dünyanın hiç bir sabahında bu lezzete sahip bir kahvaltı bulmak mümkün değil. Bir sonbahar gününde kıyı kıyı varılan Trilye’nin sıcak güneşinde yaptığımız kahvaltının gözdesi de dünya meşhuru Trilye zeytini idi.

Yunan mitolojisinde ‘Tanrıların Ağacı’ olarak anılan zeytini; Trilye yolunda sıra sıra, dağlar boyunca, çağlar süresince dikilip duruyorken görüp de etkilenmemek mümkün değil. 1330’lu yıllara kadar Bizans kasabası olan Trilye, 1900 başlarında Osmanlı’ya geçince “Mahmut Şevket Paşa Kasabası’, 1963 yılından sonra ise “Zeytinbağı” ismiyle anılmaya başlamış. Mimarisinde hâlâ Rum etkilerini taşıyan Mudanya’nın güzel Trilye’sine, hayat süreci içinde en az bir kez uğramak gerek.

Haberin Devamı

Omuz omuza vermiş binalarını, sahile inen çarşısını, kırmızı kiremitli damlarını, zeytin satan şirin dükkanlarını, kiliselerini, camisini, 1930’dan kalan papaz okulunu görmek, denizin kıyısında oturup bir çay içmek çok zevkli. Ben dünya mirası Zeytinbağı’ndan bir sabah saatinde geçtim. Ya siz, hiç oralardan geçtiniz mi?..

Yaşam Döngüsü Sergisi

Alışılmadık, büyüleyici, belki biraz da rahatsız edici ama mutlaka yaratanın ve yaratılanın mükemmelliği karşısında şaşkınlığa sürekleneceğiniz Body Worlds-Yaşam Döngüsü adlı sergiyi İstanbul Modern kapsamında Antrepo 3 Salonu’nda bitmeden görmelisiniz! İnsan bedeninin sağlığındaki gücü ile hastalığındaki acizliğini bu kadar çarpıcı karşılaştıran başka bir anlatım görmemiştim! Tüm bedenler çıplak! Fakat beynin algıladığı kas katmanları, sinir ağları, cinsel organlar ve kemiklerin çok ötesinde...

Üst düzey bir estetik anlayışı ile heykelleştirilmiş; basketbol oynayan bir sporcu, kuşları elinden salan bir kadın, çocuğu ile gezintiye çıkmış bir adam ve kocaman bir ata binmiş bir aile görüyorsunuz. Embriyoları tohumdan doğuma; zürafayı ise tüm haşmeti ile karşınızda dikilirken buluyorsunuz... ‘Evren sen ne müthiş bir kurgusun, enfes bir oluşumsun!’ hissi ile doluyorsunuz! Yaşam Döngüsü Sergisi 17 Aralık tarihine kadar İstanbul’da... Tüm dünyada 30 milyon kişi tarafından ziyaret edilen bu eksantrik sergiyi görmek, emsalsiz bir deneyim.

Haberin Devamı

Oburcuk mutfakta!

Birkaç gündür Selim İleri’nin ‘Oburcuk Mutfakta’ adlı kitabını okuyorum... Nasıl güzel anlatmış, ne iştahlı yemiş, her yemeğin hakkını vererek tok tok yazmış, anlatamam... Koca bir bölüm akide şekerine ayrılmış! 3 sayfa vişne likörü anlatımı, sofra adabı, masa kurulumu, salatalar, çorbalar, puf börekleri, üfff, daha neler neler...

Kitapta Hanife Hanım ile Necdet Bey’in izdivaca uzanan komik hikayelerinin, çay saati yiyecekleri eşliğinde anlatıldığı bölüm ise, favorim! Ben Hanife Hanım kadar maharetli olmadığım için epeyce alengirli olan tarifi uygulamaya yeltenmedim. Ama sizlerle ‘5 dakikada Beşiktaş’ pratikliğinde hazırlanabilen muzlu kek tarifimi paylaşmaktan mutluluk duyarım. 3 adet olgun muzu iyice ezip 3 yumurta ve 1.5 bardak şeker ekliyoruz, köpürene dek çırpıyoruz.

Haberin Devamı

İçine 1 bardak sıvıyağ, varsa 1 kaşık erimiş tereyağı, 2 bardak un, 1 tatlı kaşığı karbonat ve toz tarçın, bir pinçik tuz, vanilya katıyoruz. Şayet tercih edilir ise, dövülmüş ceviz içi, limon kabuğu rendesi de ekleyip karıştırıyoruz. Unutmayın, kek kalıbınız yağlanmış, fırınınız 175 derecede ısınmış olacak. 45 dakika sonrası göbekten sokulan meyve bıçağı temiz çıkarsa, kekiniz hazır demektir. Hadi afiyet olsun!

‘Basit olan mutlak karmaşıktır’

“Simplicity is the ultimate sophistication” (ing.). Bu sözü, Leonardo Da Vinci söylemiştir. İroni odur ki, çizdiği basit(!) bir gülümseme yıllardır tüm sanat camiasını meşgul ediyor. Belki de yapılması gereken, Mona Lisa’ya büyük ustanın felsefesi ile yaklaşmak.

Çağın en ünlü resmi ve ustanın ‘magnum opus’u, yani en büyük eseri kabul edilen Mona Lisa’nın, sofistike gülüşü, acaba portre modelinin yaşamının basitliği sonucu oluşmuş bir kazanım mı yoksa ressamının ‘basit’ olana duyduğu hayranlığın bir sonucu mu? Burada bir parantez açıyorum; karşılık olarak kullandığım ‘basit’ sözcüğü, İngilizce anlamı tam yansıtamıyor. Basit sözcüğü dilimizde negatif vurgu gibi algılanabilirken İngilizce anlamında pozitif, hatta özgünlüğü yansıtan şekilde de kullanılıyor.

Sözcüklerin bir resmi açıklaması, ‘gözün görmesi’ kadar etkin değildir. Orijinali Paris’teki Louvre Müzesi’nde bulunan Mona Lisa, 500 yıllık tarih boyunca üzerinde en çok konuşulan resim olmuştur. Bu sürenin yaklaşık 300 yılını özel kolleksiyonlarda geçiren Mona Lisa’nın üzerine bu kadar söz söylenmesinin nedeni; resmin, doğallığı ‘basitçe’ yansıtmasından mı oluşmuştur acaba?

(11.12.2010 tarihli Cumartesi Postası'ndan alınmıştır.)

Sıradaki haber yükleniyor...
holder