Tuğrul Türkeş ve Devlet Bahçeli

Türkeş, “İdam cezasına karşıyım” diyor. Bahçeli karşılık veriyor: “Madem Avrupa Birliği bizi idam cezası nedeniyle almayacağını söylüyor, AKP tasarıyı getirsin idam kanununu bir an önce çıkaralım.” Tuğrul Türkeş'in itirazı yalnızca idam cezası konusunda değil. Başkanlık sistemi için referanduma başvurulmasını da riskli buluyor. Türkeş şöyle diyor: “Yüzde 49.9'la seçimi kazanır, tek başınıza iktidar olabilirsiniz, ancak aynı oy oranıyla referandumu kaybedersiniz. Bu da yenilgi anlamına gelir.” Türkeş de, Bahçeli de, Alparslan Türkeş'in liderlik ettiği MHP geleneğinden gelen kişiler. Bu nedenle, farklı yaklaşımların ne sonuç vereceğini analiz etmek ilginç olabilir. AK Parti'nin “resmi” siyaseti, Tuğrul Türkeş’inkiyle çakışmıyor. “Resmi” diyorum, çünkü AK Parti içinde de idam cezası, AB'yle ilişkiler gibi konularda (alttan alta) itirazlar var. MHP'de, yüksek sesle itiraz edenler var. Bir de henüz ne diyeceklerini tam olarak bilemediklerimiz var. Tuğrul Türkeş'in kaygılarının, AK Parti içinde belli bir karşılığı olduğu gibi, MHP içinde de olması mümkün.

AB-Ekonomi ilişkisi

Bir ekonomik düşüş yaşıyoruz. Düşüş hızlanabilir. Yaşananların uluslararası nedenleri olduğu oranda, kendi tercihlerimizden kaynaklanan nedenleri de var.Türkiye, en canlı ve verimli ekonomik dönemini, AB ile ilişkilerin olumlu seyrettiği, insan hakları ve demokrasi konusunda ilerlemelerin görüldüğü dönemde yaşadı. İlişkilerin bozulmasının asıl günahının hangi tarafta olduğuna ilişkin uzun tartışmalar yapabiliriz. AB'nin Kıbrıs konusundaki haksız tutumu, üyelik müzakerelerinin sürekli ağırdan alınması, Suriyeli göçmenler konusunda yükü Türkiye'nin sırtına yıkıp aradan sıyrılma taktiği, 15 Temmuz darbe girişimi karşısındaki suskunluk... Bunlar kabul edilebilir değil... Türkiye, insan hakları, basın ve ifade özgürlüğü konusunda Kopenhag kriterlerinin altına düşmüş durumda. "Biz Ankara kriterlerini uygularız" diyen yaklaşımın yerini, otoriter bir dil alıyor.

“Yeni Türkiye” projesi MHP’yle olur mu?

Bu noktada şu soruya da yanıt arıyoruz: "Yeni Türkiye" projesi, eğer “AK Parti'nin MHP'yle ittifakı”yla gerçekleştirilecekse; “yeni” olmaktan çok, muhafazakar ve otoriter özelliği ağır basan bir dönüşümle mi karşılaşacağız? Şu açık: Dünyanın yeniden şekillendiği bir dönemdeyiz. Hem içeride hem dışarıda kritik kararların eşiğindeyiz. Türkeş'in kaygılarını işte bu resim içinde anlamakta yarar var. Uyarıları, bir birikim ve eğilimin ifadesi.