Pazar Postası Türk müşterilerimin sayısı 10 binden fazladır
Paylaş
Türk müşterilerimin sayısı 10 binden fazladır

Sosyetede 'neştersiz güzellik' meraklısı her kadın mutlaka Maurice Dray'in Paris'teki muayenehanesine gitmiştir. Ben yaşım itibariyle şimdilik Maurice'le doktor-hasta değil arkadaş olarak görüşüyorum. Bu yüzden röportajı da evinde yaptık

Röportaj: Huban Ayşem

Maurice, Paris’in en güzel evlerinden birinde oturuyor ama nazardan korktuğu için ev fotoğraflarını kullanmamı istemedi. Her hafta evde 20-30 kişilik yemek davetleri verip ailesini ve dostlarını bir araya toplar. Çok neşeli ve eğlencelidir. Paris-Londra arası yoğun bir tempoyla çalışıyor ama yorulmuyor... Röportajın sonunda bana “Çok önemli bir projem var ve gerçekleştirmek için kendimde 20’lerimdeki enerjiyi hissediyorum” dedi. Bunu duyunca Maurice’in gençlik iksirlerinin gerçekten işe yaradığına bir kez daha emin oldum!!!

Türk sosyetesi sizi yakından tanıyor ama yine de kendinizi kısaca anlatır mısınız?

Fransa’nın Toulouse şehrinde doğdum. Faslı bir ailenin oğluyum. Ben küçükken Fransa’dan Fas’a taşındık. İlkokul ve liseyi Fas’ta okudum. 1979’da ben 17 yaşımdayken tekrar Toulouse’a döndük. Toulouse Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni bitirdim. 3 yaş büyük ağabeyim de doktor. Kim kimi etkiledi hala bilmiyoruz! Çünkü ben 4 yaşımdan beri ‘Doktor olacağım’ diyordum.

Tıbbi estetiğe ilginiz nereden?

Toulouse Hastanesi’nde yaşlılıktan kaynaklanan hastalıkların tedavi edildiği gerontoloji kliniğinde staj yapıyordum. İki hemşirenin yaşlı bir kadın hastayı yatağına çiş kaçırdığı için dövdüğüne şahit oldum. Kadıncağız çığlık çığlığa ağlıyor ve yardım istiyordu. Hemen hemşirelerden ve de hastaneden şikayetçi oldum. Toulouse Hastanesi’ndeki bu skandal Fransa’da büyük ses getirdi, birçok çalışan görevinden alındı, hastalar eziyet ve dayaktan kurtuldu. Bu olaydan sonra kendi kendime ‘yaşlılıkla savaşacağım, yaşı ilerleyenlere kendilerini genç hissettirmeye uğraşacağım’ diye söz verdim. Dermatoloji (cilt-deri hastalıkları) ve gerontoloji (yaşlanma-yaşlılık bilimi) üzerinde uzmanlaştım. Kişileri yaşlandıklarında iyileştirmek için değil, yaşlandırmamak için çalışmaya, uğraşmaya karar verdim. Bunun içinde tıbbi estetiğe yöneldim.

Toulouse’dan Paris’e geliş nasıl oldu?

Okul biter bitmez Toulouse’da muayenehane açtım. Hastalar benden çok memnundu, para da kazanıyordum. Ama küçük şehirdeydim. Ufkumu açmak için 1984’te “Ben artık Paris’te çalışmalıyım” dedim ve bir hafta içinde Paris’e taşındım.

Bu kadar kolay mı oldu?

Hayır! Paris’te uzun süre zorlandım. İyi bir semtte yaşamalıydım. Bugün hala oturduğum ve çalıştığım 16. bölgede ufak bir daire kiraladım. Pazartesiden çarşambaya kadar Paris’te çevre edinmeye uğraştım. Perşembe ve cuma günleri de para kazanmak için Toulouse’a gidip muayenehanemde çalıştım. Paris’te de muayenehanem vardı. Çok sade, bomboş bir yerdi. Bir cam masa, ödünç alınmış telefon ve sadece iki adet sandalye. Hepsi bu kadar. Paris’te diş hekimi bir arkadaşım vardı. Çevresi genişti. Ondan bana hasta yollamasını rica ettim. Birkaç kişi yolladı. Her gelen memnun kaldı ve eşini dostunu getirmeye başladı. Ufak ufak tanınır oldum. Taa ki mezolifti icat edene kadar.

Mezolift nedir?

Mezolift benim buluşum olan bir yöntem. Ama mezolifti bulduğum yıllarda patent almayı akıl edemeyecek bir yaşta olduğum için tüm dünyaya mal oldu. 29 yaşındaydım. “Öyle bir şey bulmalıyım ki cildi anında canlandırsın, gençleştirsin” dedim. Çünkü kremler yeterince derine nüfuz edemiyordu. Vitaminleri cildin altına doğrudan iğneyle enjekte etmeye karar verdim. Enjeksiyonun içine vitamin, antioksidan, besleyici yağlar katıp ilk olarak kendi yüzümde denedim. Harika sonuç aldım. Sonra ailemde ve arkadaşlarımda test ettim. Herkes çok memnundu. Ben de bu buluşuma mezoterapi ve lifting kelimelerinin birleşimi olarak mezolift adını koydum. Mezolift sayesinde ‘Dr. Dray’ adı önce Paris’te sonra da dünyada marka oldu.

Marka olma süreciniz nasıl gelişti?

1990’da muayenehaneme bir gazeteci geldi. Mezolifti duymuştu ve kendi yüzüne de yapmamı istiyordu. Yaptım ve sonuç her zamanki gibi olağanüstü oldu. Gazeteci Fransa’nın ünlü dergisi Paris Match’ta benim hakkımda harika bir yazı yazdı. Paris Match‘taki bu haberden sonra ok yaydan fırladı. Muayenehanem dolup taşmaya başladı. Randevulara yetişemiyordum.

“10 binden fazla Türk müşterim oldu”

Türkler’le nasıl tanıştınız?

Gazeteci Rauf Tamer’in eşi İlkay Tamer ilk Türk müşterimdi. Gazeteci Nazlı Ilıcak beni Paris Match’ta okumuş ve İlkay Hanım’a söylemiş. Paris Türk Büyükelçiliği’ndeki dostlarını arayıp hakkımda bilgi ve referans istemişler. Elçilikten olumlu yanıt alınca İlkay Tamer ve rahmetli kız kardeşi Gül Hanım muayenehaneme geldiler. İlk Türk müşterilerim onlardı. Sonra Nazlı Ilıcak geldi. Onlar beni geniş çevrelerine anlatınca Türkler adeta akın etti. Bugün Türk müşterilerim 10 binden fazladır! Her kesimden Türk müşterim var. Ama çoğunlukla sosyetikler. Öyle ki, İstanbul sosyetesine ilişkin dedikoduları günü gününe duyarım. İstanbul sosyetesinin dedikodularını Paris’te olmama rağmen İstanbul’dakilerden çok daha iyi bilirim. Doktorlar hastaları hakkında konuşmaz! Ayrıca ben dedikoduyu sevmem. Yoksa ortalığı bayağı karıştıracak şeyler biliyorum diyebilirim!

İstanbul’a ilk ne zaman geldiniz?

1977’de. O zamanlar lisedeydim. ‘Midnight Express’ filmi yüzünden insanların İstanbul’a gitmekten çok korktuğu yıllardı. Güzel anılarla döndüğüm kısa bir seyahatti bu. Bir sonraki ziyaretim 1990’ların ortalarında oldu. Artık Türkler beni tanıyordu ve İstanbul’da bir yıldız gibi karşıladılar. Büyük ilgi ve itibar gördüm. Polisler özel araçla beni uçaktan almaya geldi. Şerefime davetler verildi. Sosyetik evlerde krallar gibi ağırlandım. Kendimi bir dünya starı gibi hissettim. Sonra sık sık İstanbul’a geldim, gelmeye devam ediyorum. Tatillerimi İstanbul’da geçirmekten büyük keyif duyarım.

Hürriyet’te hakkınızda kötü bir haber çıkmıştı...



Maalesef oldu öyle bir tatsızlık. Şöhretim, gördüğüm ilgi İstanbul’da bir kişiyi rahatsız etti. Türk bir plastik cerrah, müşterilerini elinden aldığımı düşündü. Neştersiz, sadece iğne kullanarak gençlik ve güzellik dağıtmama bozuldu. 1998’de benim doktor olmadığıma, tıp diplomam bulunmadığına dair bir yalan uydurdu. Türkler’i uzmanlık alanım cerrahi olmamasına rağmen cerrah gibi ameliyat ettiğimi, Paris’teki muayenehanemin kaçak olduğunu söyledi. Hürriyet Gazetesi de bu doktorun oyununa düşüp benimle ilgili yıpratıcı bir haber yaptı. Bu haberi de Hürriyet 1998’de manşetten yayınladı. “Marmara depreminde ailece İstanbul’da tatildeydik”

Siz ne yaptınız?

Hemen avukatımla görüştüm. O yılların Türkiye’sinde dava açmanın anlamsız olduğunu söyledi. “Sonuç alamayız” dedi. Ben de avukatın tavsiyesine uydum. İyi ki de öyle yapmışım. Çünkü bu haber benim mesleki başarımın önüne geçemedi. Aksine Türkiye’deki popülaritemi arttırdı! Fransa bir Avrupa Birliği ülkesi. Ciddi kanunlar ve denetim var. Tıp diploması ve çalışma lisansı olmadan Paris’te muayenehane açmak diye bir şey olabilir mi? Benim tıp doktor olduğumu ama cerrah olmadığımı ve asla ameliyat yapmadığımı biraz tanıyan herkes bilir.

Bu olay sizi İstanbul’dan uzaklaştırdı mı?

Asla. Ertesi yıl bütün ailemi alıp güneş tutulmasını izlemek için İstanbul’a geldim. Çırağan’da kalıyorduk. 17 Ağustos 1999 Marmara depremi oldu! Sokaklara çıktık. Kendi kendime “Türkler ile öyle güçlü bir bağım var ki bu üzücü olayda bile yanlarında olmam gerekti” diye düşündüm. Eğer depremde başımıza bir şey gelseydi ailemden geriye kimse kalmamış olacaktı.

Düzenli olarak kaç Türk geliyor?

Her hafta hastalarımın 10 tanesi Türk oluyor. Ama 1990’lı yıllarda haftada 20-25 Türk benim için Paris’e geliyordu. Şimdi plastik cerrahi çok ilerledi. İstanbul’da da iyi doktorlar var ve benim yaptığım tedavilerin benzerlerini onlar da uyguluyorlar. Eskiden mezolifti sadece ben yapıyordum. Artık öyle değil.

Londra’da da muayenehaneniz var.

Londra’daki yerimi 2 yıl önce açtım. Haftada 4 gün Paris’te, 1 gün Londra’dayım. Londra’daki işlerim o kadar yoğun ki yakın zamanda oraya haftada 2 gün gideceğim. Barselona ve Madrid’de ağabeyimle beraber yürüttüğümüz iki muayenehanemiz daha var. Ama oralara gidemiyorum. Oradaki hastalarla ağabeyim ve ekibimizdeki diğer doktorlar ilgileniyor.

İstanbul’da neden muayenehane açmadınız?

Türkiye Avrupa Birliği ülkesi olmadığı için benim çalışma lisansım Türkiye’de geçerli değil. Kullandığımız ilaçların ve ürünlerin ithalatında da aynı sebepten sıkıntı yaşıyoruz. Ayrıca bu yoğunlukta bir de İstanbul’daki muayenehaneyle ilgilenemezdim. Ayrıca buna gerek de yok. Türk müşterilerim benim için kalkıp Paris’e de geliyor, Londra’ya da.

Eşleriyle gelen erkekler var mı?

Hem de çok! Çevrelerinde maço olarak tanınan erkekler eşlerine refakat ediyor gibi davranarak geliyor ve eşlerinden daha fazla işlem yaptırıyorlar. Ama sorsan ‘Hiçbir şey yaptırmadım’ derler!


Yeni yöntemle popo kaldırmak mucizevi sonuç veriyor!

Genç kalmak için tedavilere kaç yaşında başlamak gerekir?



Mezolift ve vitamin iğnelerinin yaşı 25, botoksun yaşı en erken 30 olmalı.

Lazerle ne yapıyorsunuz?

Lazer bizim için çok yeni bir sistem. Lazer ile ölü cildin üzerinde çeşitli alanlarda minik yanıklar oluşturup sağlıklı cildin yanıkları iyileştirirken sıkılaşmasını sağlıyoruz. Bunu yaralı, akne izli ve lekeleri olan ciltlere de uygulayıp çok iyi sonuç alıyoruz.

‘10 Minute lifting’ (10 dakikada germe) dediğiniz işlem nedir?

Bu da benim geliştirdiğim bir tedavi. Kalsiyum ve fosfor içeren bir enjeksiyon sistemi. Ciltte gevşemiş alanları seçiyorum ve oralara enjekte ettiğim karışım yüzü şişirmeden kırışıkları, çukurlarını dolduruyor. Yüzdeki gerilme anında gözle görülüyor.

Yüzden başka yerlere de uyguluyor musunuz?

Göğüslere uygulanıyor ama bunu hiç tavsiye etmiyorum. Göğüse enjeksiyon yapıldığında karışım göğsü sarıyor ve mamografide kanser teşhisini engelliyor. Bu yüzden tercihim değil ve isteyenlere de bunu mutlaka belirtiyorum. Ama kalça uygulaması çok başarılı. Sarkan poponun kaldırılmasında veya kalçaların yuvarlatılmasında harika sonuçlar veriyor. Sadece bir saatlik basit bir işlem.

Kadınlar yüzünü gerdiriyor ama elleri buruşuk kalıyor. Bunun hiç çözümü yok mu?

Olmaz mı?! Ellere yapılan işlem yüze yapılandan daha kısa sürüyor ve çok daha kolay. Çoğu kişi bunu bilmiyor veya pahalı zannediyor. Oysa yanılıyorlar. Ellerdeki kırışık tedavisi çok tavsiye ettiğim bir işlem. Üstelik altı, yedi ay etkisi sürüyor.

Maurice Dray ile gençleşmenin bedeli


*Ücretlendirme kullanılan şırınga sayısına göre yapılıyor. Bir şırınga 400 euro. Ellerinize ve yüzünüze kaç şırınga kullanılacağı kırışıklık derecesine göre bir veya iki tüp oluyor.

* Vitamin kürü 150-200 euro’luk işlem.

* ‘10 Minute Lifting’ kişinin kırışıklarına göre bir-üç şırınga arasında olacaktır.

* Botoks 400 euro’luk bir işlem. Sadece alın 300, sadece göz çevresi ise 150 euro.

*Kalça kaldırma bambaşka bir iş çünkü ona çok fazla şırınga gerekiyor ve kişiden kişiye göre fiyatlarda büyük farklılık görülebiliyor.


( 05.06.2011 tarihli Pazar Postası'ndan alınmıştır. )

3

Haberin Devamı