Cumartesi Postası Türk mutfağına alafranga yorum

Türk mutfağına alafranga yorum

Paylaş
Türk mutfağına alafranga yorum

Daniel Colagrossi yabancımız değil: Gazeteci-yazar Mine Kırıkkanat'ın eşi. Colagrossi, sadece eşine değil, Türk mutfağına da aşık olmuş...

Haber: Yazgülü Aldoğan
yaldogan@posta.com.tr

Bu zengin mutfağın köklerini araştırmış, Osmanlı saray lezzetleriyle tanışmış. Sonunda ‘Alafranga’ adlı bir yemek kitabı çıkardı. Toplam 100 tarifi Türkçe’ye uyarlayan, eşi. Malzemeler, bizim kullandıklarımız. Kitapta ölçü birimleri, pişirme teknikleri ve yemeğe eşlik etmesi gereken garnitür gibi bilgiler de var. Eh, daha n’olsun?..

Yemek pişirmek söz konusu olunca, erkek milleti ikiye ayrılır: Mutfağa hiç girmeyenler, girip de harikalar yaratanlar. Ortasını görmedim. İyi yemek yapanların ille de profesyonel olması gerekmiyor. Her akşam işten çıkıp evine gelince yemek yapan erkekler var. Sevgili dostum Ziya gibi. Sebzeli somonu ne keyifle pişiriyor, görseniz! Ama bugün size ondan değil, Daniel Colagrossi’den bahsetmek istiyorum. İtalyan asıllı Fransız olan Daniel, eniştemiz. Gazeteci-yazar Mine Kırıkkanat’ın eşi.

Yemeği, içmeyi saygı duyulacak derecede sever. Bir kusuru vardır: Ki aman Allah, böbrek, ciğer, kelle, ayak, bağırsak, dil, kulak... Ben ki patlıcan, kabak, domates, biber, ot, zeytinyağı düşkünü bir Egeli-Akdenizli, bırakın yemeyi, okumaya dayanamıyorum!

İşte o Daniel’ın, Türkiye’de bulduğu malzemelerle bir yemek kitabı yazdığını duyunca merak ettim, acaba neler yumurtlamıştı? Üstelik de Daniel malzemeyi Türkiye’den kullanmakla kalmamış, arşivlere gömülüp unutulan Osmanlı mutfağının yitik zarafetine bir saygı duruşu olarak, Fransız saray aşçılarının halka mal ettiği tekniklerle Türkler için bir saray mutfağı düzenlemişti.

Yemekler tadıldı

Neydi bunlar? Neyse ki Zarifi’de yapılan tanıtım gecesinde kitaptaki tariflerden tadımlar ikram edildi. Tabii ki çoğunda sakatat vardı! Daniel, Pera’daki Balık Pazarı’na bayılır zaten. Ciğerci başka nerede kaldı ki? Balkabağının üzerine koyduğu böbrek, fikir olarak enteresandı mesela. Mine bunların fevkalade sağlıklı olduğuna yeminler ediyor. “Bunların hepsi lazım, hepsi bir yerimize iyi geliyor” diyor.

Daniel’in yemeklerinin ve ‘Alafranga’ adını verdiği kitabının bütün esprisi bu kadarla sınırlı değil elbet. Daniel, kitaba birbirinden güzel desenler de çizmiş. Sanatçı ruhlu çocuk! Ama her zaman asıl takıntısı aşçılıktı. Yazar karısının yanında önce fotoğrafçı oldu, sonra ressam. Derken şiir kitabı yazdı, sonuçta özüne döndü ve yemek pişirme zevkine edebiyat kattı! Kitap tanıtımı için yapılan klibi gördükten sonra Daniel’in bundan sonraki sanatsal arayışını beyazperdede yapacağından eminim. Komedi filmi tadındaydı klip! Hazır, İstanbul’da daha fazla kalmaya hazırlanırken, yok mu dizilerde bir rol filan?.. İyi şarkı söyler ve dans eder, benden söylemesi!

Daniel Colagrossi’den...

* Et ve balık yemeklerini daha çok severim. Ama iyi hazırlanmış her türlü yemeği severek yerim. İçkiyi biraz fazla kaçırdığım zaman kokorece bayılıyorum.
*Konuklarımın kim olduğu çok önemlidir. Mesela kırmızı etten hoşlanmayan varsa onu mönüden çıkarırım. Ördek seviyorsa, ördek yaparım. Fransa’da özel soslar vardır. Kırmızı et için şaraplı bir sos hazırlarım, kanatlı hayvanlar içinse beyaz.
*Marketten alışveriş yapmaktan hoşlanmıyorum. Reyondan alıyor, kasaya gidip ödüyorsun. İletişim yok. Oysa pazara gittiğinde seçebiliyor, pazarlık edebiliyorsun.
*Türkler mutfak konusunda tutucu. Her yerde aynı tarzda yemek yapıyorlar.
*Boza, ayran ve şalgam suyu asla içmem. Yoğurttan da çok hoşlanmıyorum.

( 15.10.2011 tarihli Cumartesi Postası'ndan alınmıştır. )

Haberin Devamı