Dünya Türkiye-AB flörtünde son durum

Türkiye-AB flörtünde son durum

Paylaş
Türkiye-AB flörtünde son durum

5 yılda sadece 13 fasıl açıldı, 18'i bloke oldu, 1'i kapandı

Avrupa ailesine girmek için 51 yıl önce başvuru yapan Türkiye hâlâ mücadele veriyor. Müzakerelerin başlaması için 35 başlığın açılması gerekiyor. Oysa 5 yılda sadece 13 fasıl açıldı, 18’i bloke oldu, 1’i kapandı.

Ancak Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, üç yıl sonra Türkiye’yi AB standartlarına kavuşturacaklarını söylüyor.

AB ile Türkiye arasında yaşanan bu çetin sürece ilişkin derleme, gazete HaberTürk'te Bahar Bakır imzasıyla yayımlandı.

Türkiye’nin Avrupa ailesine başvurusunun üzerinden 51 yıl geçti. O gün doğan bebekler bugün 51 yaşına bastı.

6 ülkenin işbirliğiyle kurulan ilk birliğin adı ise 4 kez değişti. AB’nin temeli sayılan Avrupa Kömür Çelik Topluluğu (AKÇT) Belçika, Batı Almanya, Lüksemburg, Fransa, İtalya ve Hollanda’nın katılımı ile kuruldu. 1957 yılına geldiğinde Avrupa Atom Enerji Topluluğu ve Avrupa Ekonomik Topluluğu oluştu ve aralarındaki ticari engeller kaldırıldı.

Türkiye’nin başvurusu da işte bu dönemde geldi.

Aradan geçen 51 yılda ise 6 üyeye 21 üye daha eklendi. Yakın gelecekte 4 üye daha eklenecek; ama Türkiye’nin beklemesini ne kadar sürdüreceği belirsiz. İşte Turgut Özal’ın “Uzun ince bir yol” diye tanımladığı Türkiye’nin AB süreci ve geleceği...

“Müzakerelerin tamamlanması için 35 başlığın açılması gerekiyor; oysa 18’i Fransa ve Kıbrıs Rum kesimi tarafından bloke edilmiş durumda...”

Sözün sahibi, Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış...

Bu durumda ne yapacakları sorusunu da yine kendisi yanıtlıyor:

“2013’e kadar biz görevimizi tamamlarız; hücum futbolu oynamaya devam edeceğiz...” Türkiye tam yarım asırdır AB hedefinden vazgeçmeden hücumda oynuyor.

Bu mücadelede AB’ye “kavuşamama” durumu Türk halkında fena halde bir bezginlik yaratsa da bir devlet politikası olan AB’ye üye olma idealinde bir nebze dahi eksilme görülmüyor.

Bağış’a göre halkın yüzde 60’ının AB hayali eksiksiz devam ediyor.



Her ne kadar Türkiye’nin ve uluslararası toplumun gündeminde şu aralar en çok tartışılan konu, “Türkiye’nin ekseni doğuya mı kaydı?” sorusu olsa da aslında cevap tarih kitaplarının tozlu sayfalarında yatıyor.

SİYASAL ENGELLER VAR

Türkiye’nin üyelik müzakere süreci üç sütun üzerinde duruyor, bunlar zaman zaman birbirine karışıyor ya da karıştırılıyor: Kopenhag Kriterleri’ne tam olarak uyum sağlanması ve siyasi reformların derinleştirilmesi, AB Müktesebatı’na tam uyum sağlamak ve sivil toplum diyalogu.

Müzakerelerde gelinen aşama değerlendirilirken, aslında ikinci sütun yani AB müktesebatına uyumda nelerin yapıldığı tartışılıyor. Ancak, Ankara’nın “teknik” diye nitelendirdiği bu sütunun önüne de “siyasal” engeller çıkarılıyor, Kıbrıs sorunu bahane ediliyor.

TÜRKİYE’NİN AVRUPA BİRLİĞİ KARNESİ

5 yılda 35 fasıldan 13’ü açıldı... Bunlar, Bilim ve Araştırma (Avusturya 2006), İşletme ve Sanayi Politikası, İstatistik,Mali Kontrol (Almanya 2007), Şirketler Hukuku, Fikir Mülkiyeti Hakkı (Slovenya 2008), Sermayenin Serbest Dolaşımı, Bilgi Toplumu ve Medya (Fransa 2008), Tüketicinin ve Sağlığın Korunması, TRANS Avrupa Ağları (Portekiz 2007), Vergilendirme (Çek Cumhuriyeti 2009), Çevre (İsviçre 2009), Gıda Güvenliği Veterinerlik ve Bitki Sağlığı Politikası (İspanya 2010).

Bilim ve araştırma faslı geçici olarak kapandı. Türkiye’nin üye olacağı tarihte bu fasılla ilgili yeni bir düzenleme olursa, o da üstlenilecek.
Açılan diğer fasıllar ise siyasi nedenlerden dolayı kapatılamıyor.

2006 yılında alınan kararla, Türkiye’nin Rumgemi ve uçaklarına hava ve deniz sahasını açmaması nedeniyle AB tarafından askıya alınan 8 başlık bulunuyor. Bunlar,Malların Serbest Dolaşımı, İş Kurma Hakkı ve Hizmet Sunumu Serbestisi,Mali Hizmetler, Tarım ve Kırsal kalkınma, Balıkçılık, Taşımacılık Politikası, Gümrük Birliği, Dış İlişkiler.



Türkiye için “imtiyazlı ortaklık” öneren Fransa, doğrudan üyelikle ilgili olduğu gerekçesiyle 4 faslı bloke ediyor. Bunlar, Ekonomi ve Parasal Politika, Bölgesel Politika ve Yapısal Araçların Koordinasyonu,Mali ve Bütçesel Hükümler, Kurumlar.
Rumlar tarafından bloke edilen 6 başlık var. Bunlar, İşçilerin Serbest Dolaşımı, Enerji, Yargı ve Temel Haklar, Adalet Özgürlük ve Güvenlik, Eğitimve Kültür, Dış Güvenlik ve Savunma Politikaları.

Türkiye, önümüzdeki dönemde Sosyal Politika ve İstihdam, Kamu Alımları ile Rekabet Politikası başlıklarını açabilecek.

VE BİR AB FIKRASI

‘Tüm Türkiye İngilizce konuşsun’ öyle gelin

TÜRK diplomatlar arasında dilden dile dolaşan bu fıkra Türkiye’nin yılan hikâyesine dönen üyelik çabalarını ironik bir şekilde ortaya koyuyor.
Yıl 2050...

AB Komisyonu Başkanı odasında otururken, yardımcısı içeriye heyecanla girer, sıkıntılı ses tonuyla sorar:

- Türkiye tümisteklerimizi yerine getirdi; söz verdiğimiz gibi AB’ye alacakmıyız?

Başkan kendinden emin yanıtını verir:

- Henüz olmaz. Git duyur, Tüm Türkiye İngilizce konuşacak, Türkçe’yi yasaklıyorum.

- Ama efendim onu 5 sene önce yaptılar. Hatırlamıyor musunuz?

- O zaman söyle, kokoreç yasaklansın.

- Onu yemeyi 2005’te bıraktılar.

- O zaman kınayı yasaklayın.

- Onu da çoktan bıraktılar.

AB Başkanı kara kara düşünür ve kararını açıklar:

- Dağıtın o zaman Avrupa Birliği’ni...

BAĞIŞ: HÜCUM FUTBOLU OYNUYORUZ



Türkiye-AB ilişkileri böyle iken, süreci yürüten Başmüzakereci Egemen Bağış, Türkiye’nin 5 yılda geldiği noktanın fotoğrafını şöyle çekiyor:
“Hükümete gelmeden önceki Türkiye fotoğrafında siyah-beyaz rengin ve toz bulutunun hâkim olduğunu görürsünüz. O fotoğrafların verebileceği yegâne mesaj umutsuzluktur, karamsarlıktır. Ama artık fotoğraf da değişmiştir, Şimdi çektiğimiz o aydınlık, berrak fotoğraflara her baktığımızda geleceğe yönelik heyecanımızı tazeliyoruz. Fasıl açmak gazoz kapağı açmaya benzemez. AB sürecine fasıl sayısı üzerinden bakmamak gerek. Şu kadar fasıl açıldı, şu kadar kapandı diye bakarsak hedefimizden saparız.

‘2013’Ü BEKLEYİN’

Hele bir AB standartlarını yakalayalım, üyeliği ondan sonra konuşalım. 18 başlıkta müzakereleri açamıyoruz. O engeller aşıldığında hem açılan fasılların kapatılması hemde fasılların açılması mümkün olacak. Özellikle Kıbrıs konusunda kaydedilen gelişmeler bu durumda belirleyici olacak. Ancak şu bilinmeli ki, ne Kıbrıs’taki kapsamlı çözüm müzakerelerinde ne de AB ile katılım müzakerelerinde masadan kalkan taraf Türkiye olacak. Türkiye olarak, hücumda kalmaya, göze hoş gelen hücum futbolu oynamaya devam edeceğiz. Bizmış gibi yapmıyoruz. AB üyesi olacağımıza inanıyoruz ve somut adımlar atıyoruz. 2013’te Türkiye’yi AB standartlarına kavuşturacağız. Karamsar olacağımız, hedefimizden sapacağımız bir durumsöz konusu değil.”

(Gazete HaberTürk)

4

Haberin Devamı