Türkiye ve Rusya’nın stratejik güç birliği

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Rusya’ya her gidişinde küresel sisteme etki edecek sonuçlarla dönüyor.

Daha önceki Saint Petersburg ve Moskova ziyaretlerini takip etmiştim. Uçak düşürme krizi sonrasında iki ülke ilişkilerinin normalleşmesi sağlanmıştı. Ankara ve Moskova arasında varılan mutabakat Fırat Kalkanı operasyonunun önünü açmıştı. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin başarılı harekatıyla Cerablus ve El Bab güvenli yerler haline gelmişti.

Son Soçi zirvesinden de hayati sonuçlar çıktı. Suriye’de çatışmasızlık bölgelerine karar verildi. Buna göre Türkiye, Rusya ve İran uzlaşılan sürecin garantörü oldular. Erdoğan’ın ifadesiyle eğer çatışmasızlık fikrine uyulursa Suriye krizi yüzde 50 oranında çözülecek.

Bu gelişmeler Türkiye ile Rusya’nın sadece ikili ilişkileri onarmadıklarını aynı zamanda bölgesel barış ve işbirliği için ciddi adımlar attıklarını gösteriyor.



Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Soçi ziyaretine bu kez televizyonların temsilcileri davetliydi.

İlişkilerin rayına oturmasında Erdoğan’ın cesaretli ve kararlı duruşunun ağırlıklı rolü var.

Soçi randevusuyla Erdoğan ve Putin son bir yıl içinde 5 kez bir araya gelmiş oldu. 14-15 Mayıs tarihleri arasında Çin’deki İpek Yolu zirvesinde Erdoğan, Putin ve Çin lideri Şi Cinping üçlü formatta buluşacak. Karadeniz Ekonomik İşbirliği’nin (KEİ) 25. yılı için 22 Mayıs’ta İstanbul’da yapılacak toplantıya da Putin’in gelme ihtimali var.

Kısa süre içinde Rusya ve Türkiye yeniden bu düzeyde yakınlaşınca gelişmeler dünyanın da dikkatini çekmeye başladı. Nitekim İngiliz The Economist dergisi Türkiye’nin Rusya’dan S-400 füzesi almak istediğini hatırlatarak bu durumun NATO’da tehdit olarak görüldüğünü yazdı.

Türk-Rus birlikteliği bazı çevrelerde bu kadar rahatsızlık yarattığına göre provokasyonlara ve sabotajlara da hazır olmak gerekir. Suriye’de Türk askerlerine ve uçaklarına yapılabilecek bir saldırı veya Türkiye’yi ziyaret eden Rus turistlere yönelebilecek terör eylemi beni ciddi olarak endişelendiriyor. Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) ve Rus muadili FSB’nin de bu riskin farkında olduğunu düşünüyorum.

Erdoğan’ın son dönemdeki uluslararası temaslarının çoğunda askeri işbirliği ve güvenlik konuları birinci derecede önem taşıyor. Zira bu gezilerin neredeyse tamamında Genelkurmay Başkanı Org. Hulusi Akar ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan da yer aldı.

Soçi yolculuğumuz sırasında Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Mustafa Varank uçağın çevresinde devriye uçuşu yapan F-16’lara dikkat çekti. F-16’lar resmi heyeti taşıyan Airbus A330’a Türk hava sahası boyunca eşlik ediyor. Esenboğa kalkışında ise bir askeri helikopterin uçağa uzaktan eşlik ettiğini gördüm.

Türkiye’nin karşı karşıya bulunduğu riskler ve 15 Temmuz’da yaşadığımız alçakça darbe kalkışması düşünülünce bunlar son derece önemli ve yararlı tedbirler.