Gündem Cumartesi Anneleri 20 yıl sonra aynı yerde toplandı

Cumartesi Anneleri 20 yıl sonra aynı yerde toplandı

Paylaş
Cumartesi Anneleri 20 yıl sonra aynı yerde toplandı

"Cumartesi Anneleri" olarak bilinen kayıp yakınları, Galatasaray eylemlerinin başlangıç tarihi olan 27 Mayıs 1995'in yıldönümünde yine aynı meydanda toplanarak basın açıklaması yaptı

21 Kasım 1980'de gözaltına alındıktan sonra kaybedilen Hayrettin Eren'in kardeşi İkbal Eren, grup adını yaptığı açıklamada, "Benzer olayların tekrarının önlenmesi bakımından gözaltına alınan kişilerin avukatları ile görüşmesini engelleyen ve kamuoyunda ‘İç Güvenlik Yasası' olarak bilinen yasa ve diğer düzenlemeler yürürlükten ve uygulamadan kaldırılmalıdır" dedi.

Kayıp İsmail Bahçeci'nin kardeşi Umut Bahçeci de, "Ağabeyim bu ülkede kaybedildi. Bu ülkenin emniyet birimleri tarafından gözaltına alındı. Türkiye Cumhuriyeti Devleti istediği takdirde buradaki insanların akıbetini, faili meçhulleri ve bu cinayetleri işleyen kişileri bulup yargıya teslim edebilir. Benim ismim Umut Bahçeci dedim ama soyadım artık Cumartesi oldu Umut Cumartesi oldu. Biz burada büyük bir aile olduk, Cumartesi ailesi olduk" diye konuştu.

"Cumartesi Anneleri" olarak bilinen kayıp yakınları, hak arayışlarının yıldönümünde İstanbul'da bulunan Çağlayan Adliyesi önünde yaptıkları eylemin ardından, akşam saatlerinde de 20. yıl önce eylemlerin başlattıkları Galatasaray Meydanı'nda basın açıklaması yaptı.

Meydanda toplanan kalabalık grubun ön tarafına kayıpların fotoğrafları ve karanfiller konuldu, mumlar yakıldı. 21 Kasım 1980'de gözaltına alındıktan sonra kaybolan Hayrettin Eren'in kardeşi İkbal Eren grup adına basın açıklaması yaptı. Gözaltında kayıpları kamuoyuna taşımak için burada olduklarını belirten Eren, Cumartesi Anneleri'nin taleplerini de sıraladığı açıklamada şunları söyledi:

"20 yıl önce bugün 27 Mayıs 1995 tarihinde kayıplar bulunsun, failler yargılansın talebiyle Galatasaray'da bir araya geldik. 7 Şubat 2009 tarihinden itibaren de Galatasaray'daki sesimize Diyarbakır, Urfa, Batman, Cizre ve Yüksekova'dan kayıp yakınlarının ve hak savunucularının da sesi katıldı. Kayıpların bulunması, faillerin yargılanması için yaptığımız başvuruları karşılıksız bırakan yargı, TBMM İnsan Hakları Komisyonu'nun bu konudaki suç duyurularını da karşılıksız bıraktı."

ÖZEL HAKİKAT KOMİSYONU KURULSUN

Gözaltında kayıplar başta olmak üzere, Türkiye'deki insanlığa karşı suçların hangi nedenlerle işlendiği ve bu suçları işleyen faillerin açığa çıkarılabilmesi için yasal statü olan bir özel hakikat komisyonu kurulması, Türkiye'nin Birleşmiş Milletler Bütün Kişilerin Zorla Kaybedilmeden Korunmasına dair Uluslararası Sözleşme'nin tarafı olması gerekmektedir. Türkiye, ceza kanununda sözleşmede de belirtildiği gibi zorla kaybetmeyi yasaklayan ve bu suçu bir insanlık suçu olarak niteleyen hükme yer verilmelidir. Savcılar resmen harekete geçmeli ve kayıp vakalarının yaşandığı dönemlerdeki Emniyet ve Jandarma birimlerinin sorumlularını tespit etmelidir. Benzer olayların tekrarının önlenmesi bakımından gözaltına alınan kişilerin avukatları ile görüşmesini engelleyen ve kamuoyunda ‘İç Güvenlik Yasası' olarak bilinen yasa ve diğer düzenlemeler yürürlükten ve uygulamadan kaldırılmalıdır."

BU İTİRAFLAR MÜCADELEMİZİN SONUCU

Basın açıklamasının ardından kamuoyunda Berfo Ana olarak bilinen Berfo Kırbayır'ın kayıp oğlu Cemil Kırbayır'ın kardeşi Mikail Kırbayır da yaptığı açıklamada şöyle konuştu: "Bir zamanlar Cumartesi Anneleri birileri tarafından kullanılıyor diyen dönemin Başbakanı, Cumartesi Anneleri ile beraber Dolmabahçe'de buluşmak zorunda kaldı. Sonuç meclis çatısı altında toplanan İnsan Hakları Komisyonu yani seçilmişler Cemil Kırbayır dosyasını ele aldılar, 30 yıl aradan sonra ve bu süreç içerisinde birbirinden habersiz olan insanlarla buluştular. Tanıkları dinlediler ve Cemil Kırbayır'ın 8 Ekim 1980'de ailenin iddia ettiği gibi güvenlik güçleri tarafından katledildiğini bizzat itiraf etmişlerdir. İşte bu itirafları 20 yıldan beri mücadele eden insanlarının vermiş olduğu mücadele sonucudur."

1992 yılında kaybolan Hasan Gülünay‘ın kızı Deniz Gülünay ise, "20 yıl önce burada oturmaya başladığımız zaman devlete karşı olan öfkemiz aynıydı. 20 yıl geçti değişen hiçbir şey olmadı. 20 yıldır vermiş olduğumuz mücadelenin bir 20 yıl daha devam edeceğinin bilincindeyiz" dedi.

27 Mayıs 1995'te gözaltında işkenceyle öldürülen öğretmen Hasan Ocak'ın abisi Hüseyin Ocak, "Gözaltında kayıpların akıbetleri hala açıklanmadı. Biz burada son kaybımız bulununcaya kadar mücadelemizi sürdüreceğimizi her seferinde söylüyoruz" şeklinde konuştu.

BİZ BURADA CUMARTESİ AİLESİ OLDUK

24 Aralık 1994'te kaybolan İsmail Bahçeci'nin kardeşi Umut Bahçeci, "Ağabeyim bu ülkede kaybedildi. Bu ülkenin emniyet birimleri tarafından gözaltına alındı. Türkiye Cumhuriyeti Devleti istediği takdirde buradaki insanların akıbetini, faili meçhulleri ve bu cinayetleri işleyen kişileri bulup yargıya teslim edebilir. Benim ismim Umut Bahçeci dedim ama soyadım artık Cumartesi oldu Umut Cumartesi oldu. Biz burada büyük bir aile olduk, Cumartesi ailesi olduk" dedi.

İHD (İnsan Hakları Derneği) İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon Üyesi Sebla Arcan da, "Hemen yanımızdaki bu heykel Cumhuriyetin aydınlık yüzünü ifade ediyor. Biz tam 20 yıldır bu meydanda Cumhuriyetin karanlık yüzünü teşhir ediyoruz" dedi.

Basın açıklamasının ardından ellerindeki mumları meydandaki heykelin üstüne bırakan grup, olaysız dağıldı.

Elif Buse KARĞIN- HT