Gündem Gülsuyu'nda olaylar bağıra bağıra geldi

Gülsuyu'nda olaylar bağıra bağıra geldi

Paylaş
Gülsuyu'nda olaylar bağıra bağıra geldi

Akademisyen Serpil Bozkulak, Gülsuyu'nda son olarak 1 gencin ölümüne neden olan uyuşturucu çeteleri ve mahalle sakinleri arasındaki mücadeleyi Posta.com.tr için değerlendirdi

İstanbul Maltepe'deki Gülsuyu Mahallesi'nde Ağustos ayının başında peşpeşe yaşanan silahlı saldırılarda 14 kişinin yaralanması halkının uyuşturucu çeteleri ile mücadelesini gündeme getirmişti. Olayın ardından peşpeşe düzenlenen polis operasyonlarına rağmen zehir tacirleri bölgeyi terk etmedi. Son olarak geçen pazar günü bu durumu protesto eden mahalle sakinleri arasında yer alan 21 yaşındaki Hasan Ferit Gedik uyuşturucu çetelerinin açtığı ateş sonucu ölmüştü.

Muğla Üniversitesi İktisat Anabilim Dalı’nda doktora çalışmalarını sürdüren Serpil Bozkulak'ın 2004 yılında Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Kalkınma İktisadı ve İktisadi Büyüme Bilim Dalı’na sunduğu bitirme tezi, Gülsuyu'nda yaşananların temelinin çok eskiye dayandığını gösterdi. 'Ekonomik ve Kültürel Açıdan Türkiye’de Gecekondulaşmadan Varoşlara Geçiş Süreci' başlıklı tezde yer alan tespitler şunlar:

KENTLERDEN TARİHİ OKUYABİLİRSİNİZ

Tarihi, az da olsa dikkatliyseniz, sadece kentler üzerinde bile okuyabilirsiniz; bir apartmana bakıp “Ortaokulda okuduğum yıllarda yapılmış olmalı” diyebilirsiniz. Kentler içinde bulunduğu sistemin, kapitalizmin sürekliliği içinde gelişmiş ona bağlı olarak da dönüşmüş, kapitalizm de kent mekanı ve kentsel rantlar sayesinde sürekliliğini sağlamıştır. Kentlerde yaşanan değişimler hem hakim iktidarın hem de kapitalizmin değişen öyküsünün izlerini taşır. Adını tatlı içme suyundan, yerleşim yeri olarak seçilmesini de manzarası ve temiz havasından alan Gülsuyu her dönemde direnişin ve sol mücadelenin sembol isimlerinden biri olmuştur.

3 AYLIK HİKAYE DEĞİL

Gülsuyu mahallesi kurulduğu dönem olan 1950’lerden bugüne kadar Türkiye’nin gelişim süreciyle aynı düzlemde izlenebilir. Bu nedenle de son günlerdeki gelişmeler sadece 3-4 aydır olan olaylarmış gibi değerlendirilemez ya da sadece uyuşturucu üzerinden açıklanamaz. Türkiye de var olan her şey Gülsuyu'nda da vardır ne Gülsuyu Türkiye'den farklı dinamiklere sahip ne de bu süreçten farklı şeyler yaşayan bir yerdir. Uyuşturucu, rant, siyasi oluşumlar ne sadece Gülsuyu'nda var ne de bunlara karşı yapılan mücadeleler sadece Gülsuyu’nda yaşanmaktadır.

GÜLSUYU'NDA MAFYANIN TARİHİ

Kuruluş aşamasında mahalleye hiçbir zaman arazi mafyasını sokmamış ve 1980’e kadar örgütlü mücadelenin verildiği kurtarılmış mahalle olarak sembol olan Gülsuyu, darbe sonrasında kurtarılmış mahalle olmaktan çıkıp piyasa mekanizmasının şartlarıyla yaşamaya başlasa da her zaman DNA’larındaki direniş ruhunu taşımıştır. Örgütlü direnişin darbeyle kırılmasıyla 1990’larda da mahalleye mafya girmeye başlamıştır. 2004 yılında mahallede yapmış olduğum alan araştırmasında mahalle halkından görüştüğüm hemen hemen herkesin ortak fikri mafyanın Gülsuyu'nda olduğu ve gençlerin birçoğunun mafya için çalışmaya başladığıdır.

Gülsuyu'nda yaşayan 45 yaşındaki ev hanımı Ö.D., "Gülsuyu nasıl bir yer?" sorusuna şöyle cevap veriyor: "Mafyanın falan olduğu bir yer olarak biliniyor. Sedat Peker’in adamları hep burada. Mafya burada iş yapmasa da Türkiye'deki mafyanın tetikçileri buradan çıkıyor.”

Gülsuyu'nda esnaflık yapan 39 yaşındaki C.C. ise mafya Gülsuyu ilişkisi şöyle özetliyor: “Yok, burada mafya yok ama mafyanın ‘eli’ var. Mafya buraya giremiyor ama mafyanın ‘ayakları’ var. Burada mafyanın kendisi yok adamları var. Özellikle gençler bilirsiniz gençlik kendini bir yere ait olmak ister, güçlü olmak ister.” Gülsuyu’nda 1990 sonrasında mafyalaşmanın yanında uyuşturucu kullanımı da artmış. Bu konu da mahalle halkı tarafından sıklıkla vurgulanıyor.

BAĞIRA BAĞIRA GELDİ!

Yukarıda okuduklarınız bundan 10 yıl önce yapılan bir alan araştırmasında geliyorum diye bağıran bugünkü olayların habercileri aslında. Bu durum Emniyet yetkilerince ne 10 yıl önce bir bilinmeyendi ne de bugün. Ama sanki her şey yeni ortaya çıkmış gibi davranılıyor. Bu ve benzeri mahallelerde örgütlü direnişi kırma adına, neo-liberal politikalarla yoksulluğun yükselmesiyle artan adi suçun bize zararı yok yeter ki siyasi bir olay olmasın mantığıyla bakıldı bugüne kadar. İnşaat ve gayrimenkul sektörü son 10 yılda ekonominin belkemiği haline geldi. Gülsuyu bu sektörlere piyasa olabilecek birçok gecekondu mahallesinden farklı olarak örgütlü bir mücadeleye girişti. Başarılı olduğu için de 'kentsel dönüşümü' henüz yaşamadı.

HİKAYE MANZARADAN İBARET DEĞİL

Gülsuyu muhteşem manzarası ve yüksek rantı ile gayrimenkul şirketlerinin iştahını kabartan bir mahalle olarak mahallelerine sahip çıkmanın sonuçlarını yaşamaktadır. Kendi mahallenizden farkı, kentsel rantını almayı hak etmediği düşünülen bir kesimin yani yoksulların burada yaşamakta olduğu ve bu rantı inşaat şirketlerine yedirmemek için verdikleri örgütlü mücadeleleridir.

Son günlerde yaşanan olaylar ne sadece uyuşturucuyla, ne sadece mafyayla, ne sadece kentsel dönüşümle, ne sadece rantla ne de bu ranta el koymak için mahalleye girmeye çalışan arazi mafyası/inşaat şirketleri/TOKİ ile açıklanamaz. Hepsinin toplamından daha büyük olan bir sürecin sonuçları yaşanmaktadır.

Ama 20 yaşında bir çocuğun uyuşturucu çetelerine karşı yürüyüş yaparken öldürülmesi ve cenazesinin polis ablukası nedeniyle gömülememesini de hiç bir şey açıklayamaz.

twitter.com/serpilbozkulak

2