Nedim Şener Cumhurbaşkanı, Dink soruşturmasında devrede ama...
HABERİ PAYLAŞ

Cumhurbaşkanı, Dink soruşturmasında devrede ama...

Haberin Devamı

Gazeteci Hrant Dink 19 Ocak 2007 günü öldürüldü. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan olarak o tarihte Dink ailesine taziye için gittiğinde, bu suikastın çözülmesi konusunda namus sözü verdi. Tam 8.5 yıl oldu ve adalet arayışı hala sürüyor. Yalnızca katil ve onu azmettiren birkaç kişi dışında kimse yargılanamadı.

Suikastta kamu görevlilerinin kusur ve kasıtları etkin soruşturulmadığı için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi(AİHM) 2010 yılında Türkiye’yi mahkum etti. Soruşturma yeniden açıldı. 2011 yılında savcı Muammer Akkaş elinin altındaki dosyayı uykuya yatırdı. “25 Aralık Savcısı” diye bilinen Muammer Akkaş, Jandarma ve MİT personeli gibi polislerin de sorumlu olduğu suikast dosyasını cemaatçi polisleri kurtarmak adına kapatacaktı ama cemaat operasyonu kapsamında görevden alındı. Utanmazca “tam operasyon yapacaktım görevden alındım” diye açıklama yaptı ve kaçtı.

Daha sonra görevlendirilen Savcı Yusuf Hakkı Doğan, Muammer Akkaş’ın zaman aşımından kapatmaya hazırlandığı soruşturmayı yeniden ele aldı. Ama o da Yargıtay’a gitti. Ardından Gökalp Gökçü görevlendirildi. AİHM kararına göre “etkin bir soruşturma” yaparak Dink suikastında sorumluluğu olan cemaatçi olsun olmasın tüm polislerin sorumluluğunu tek tek tespit etti ve iddianamesini yazdı. 19 Ekim günü İddianameyi Başsavcılığa gönderdi. Ama Başsavcılık iddianameyi 20 Ekim günü hemen iade etti. Savcı Kökçü, 21 Ekim günü tekrar gönderdi ama Başsavcılık 3 Ekim günü yeniden iade etti.

İddianamede cemaatçi polisler Ramazan Akyürek ve Ali Fuat Yılmazer şüpheli. Onların yanında şimdi İstihbarat Dairesi Başkanı olan Engin Dinç, eski İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah, İstihbarat Şube Müdürü Ahmet İlhan Güler, Trabzon Emniyet Müdürü Reşat Altay da şüpheliler arasında. İddianamenin iade edilmesinin nedeni de buna bağlanıyor.

Erdoğan devrede

Aslında ilk kriz Engin Dinç’in şüpheli olarak ifadesinin alınması konusunda çıktı. Adalet Bakanlığı’ndan üst düzey bürokratlar ve Adliye’deki üst düzey yöneticiler Engin Dinç’in ifadesinin alınmasına karşı çıktığı iddiaları basına yansıyordu. Ama konu Cumhurbaşkanlığı’na yansıdı. Edindiğim bilgilere göre Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan devreye girerek, “Savcıya kimse engel olmasın, kimin ifadesini almak isterse alsın. Soruşturma gittiği yere kadar gitsin” diyerek Engin Dinç’in ifadesinin alınmasının önünü açtı. Ardından iddianame tamamlandı ama bu kez Adliye içinde direnç başladı. 19 Ekim tarihli iddianame “teknik eksiklik” gerekçesiyle iade edildi. Bunun üzerine soruşturma Savcısı iddianameyi ikinci kez Başsavcılığa gönderdi.

10 bin sayfanın üzerindeki “Selam Tevhid” soruşturması iddianamesini bir günde okuyup mahkemesine gönderen Başsavcılık, Dink suikastı ile ilgili 140 sayfalık iddianameyi neredeyse iki hafta elinde tuttu. Başsavcılık iade için gerekçe arayıp durdu. Bu arada iddianamenin iade edilmesi sonrası Adliye’deki krizden Cumhurbaşkanlığı’nın da haberi oldu. Oradan ne tepki geldiğini öğrenmek için uğraşırken, dün ikinci iade haberi geldi.

Başsavcılığın iade gerekçesini soruşturmanın tamamlanmamış olmasına bağlandığı bildiriliyor. Bu konuda soruşturma yapanlar benimle de görüştü. Birkaç gün önce yaptığım görüşmede olayın Jandarma boyutunun olduğunu söylediler. Halen tutuklu olan polislerle suikast öncesi ve sonrası irtibatlı olan Trabzon ve İstanbul Jandarma personelinin de aynı soruşturmaya dahil edilmeleri gerektiğini anlattılar. Suikasttan bir gün önce ve suikast günü katil Ogün Samast’ın etrafında 6 kişi belirlenmiş. Bu kişilerden İstanbul’da görevli bir jandarma istihbarat görevlisinin adı da belirlenmiş.

Dink ailesi üyelerinden öğrendiğim kadarıyla iddianamenin iade gerekçesine bu düşünceler yansıtılmış. Buna bağlı olarak Engin Dinç’i soruşturma dışına çıkarma girişimi Adliye’de karşılık bulmuş gibi görünüyor.

İade gerekçesi olarak basına yansıyan haberlere bakarsanız, Savcı Gökalp Gökçü’nün Trabzon ve İstanbul’daki Jandarma personeliyle ilgili “eksik soruşturma” yaptığı zannedilebilir. Oysa Savcı Gökçü’nün Dink suikastında sorumluluğu olan Trabzon ve İstanbul Jandarma personeli hakkında 2015/124764 sayılı bir soruşturma açtığı biliniyor. Dolayısıyla Başsavcılığın basına yansıyan iade gerekçesi hukuki gibi görünse de bazı isimlerin dosya dışına çıkarılması isteğine yönelik olduğu yorumları yapılıyor. Bu isimlerin başında da İstihbarat Dairesi Başkanı Engin Dinç geliyor.

Zaten Hrant Dink suikastının 8.5 yıl boyunca aydınlatılamamasının en büyük nedeni işin ucunun İstihbaratçılara dayanıyor olmasındandır. Suikast öncesinde, suikast işlenirken ve suikasttan sonra İstihbarat Dairesi Başkanlığı koltuğunda şimdi bu suikasttan tutuklu Ramazan Akyürek oturuyordu. Aynı suçtan tutuklu olan Ali Fuat Yılmazer aynı dairede Şube Müdürlüğü yaptı sonra İstanbul İstihbarat’ın başına getirildi. Bu ikili meşhur Ergenekon operasyonlarını yapıyor diye siyasi iktidarın kollamasıyla delil karartmadan tutun her türlü hukuksuzluğa imza attılar. Bir süredir Dink suikastı şüphelisi Engin Dinç İstihbarat Dairesi Başkanlığı koltuğunda oturuyor. O da belli ki “cemaatçilerle mücadele” ediyor diye siyasi koruma altında.

Ama onlar ne yaparsa yapsın gerçek yolunda ilerliyor.

Onlar farkında değil belki Dink suikastı aydınlandı aslında. Sadece hukuka uygun bir yargılama ve vicdanlara uygun adil bir karar bekleniyor.

Sıradaki haber yükleniyor...
holder