Tuğçe Erçetin Çünkü barış çok güzel
HABERİ PAYLAŞ

Çünkü barış çok güzel

Taraflar seçilir; birileri veya bir şeyler daha çok sevilir, belki de sadece uygun görülür. Değerler, ideolojiler, inançlar farklı olduğundan dolayı farklı algılar oluşur. Bence güzel. Fakat bazı ölümler daha kıymetli, bazı yaşamlar daha kabul edilir görülmeye başladığında hepimizin hayatını etkileyecek, çocukların gelecekteki yaşamlarını söndürecek bir ortam da yaratılır. İşte bu kötü.

Bazı sıfatlar yerleştiririz, kendimizce uygun olan sıfatlar: “terörist, gerilla, şehit, çapulcu, hain, kahraman, vatansever…”. Kime hangisini söyleyeceğimiz de bize bağlıdır, ama “şehit ve kahraman” genelde bir “devlet” ile milli eğitim ve kuvvetli medya baskısı ile yerleştirilmiş “milli” söylem içinde özellikle tercih edilir kendinden olanları seçtikten sonra. Kendinden olmayanlar için neler söyleniyor zaten ortada… Kime ne söylenmesi gerektiğini birilerine parmak sallayarak söylemeyeceğim tabii. Fakat bu dildeki ayrımın bugün nelere sebep olduğunu, neler kaybettirdiğini biliyor muyuz? Senden, benden ve bizden çok şey çalıyor bu ayrım; önce insanlığımızı, sonra karşılıklı bir barış umudunu ve en son ise baskıcı bir otoritenin gücünü arttırıyor.

Haberin Devamı

Memlekette meydana gelen çatışmaların tek taraflı olduğunu söylemek mümkün mü? Devletin eskiden beri baskılar oluşturmadığını söylemek peki? Ölümler, ihlaller tek taraflı olabilir mi? “Çözüm süreci” dedikten sonra Roboski, Gever, Lice gibi yerlerde çocukların yaşamına bombalar sokulduğunda artık çok değeri kalmamış çiçekleri fırlatmak mümkün mü? Değil. Ama tüm bunlar karşılıklı ölümlerin hiçbirini de meşrulaştırmaz. Özellikle bu dönem ülkeyi yıkıp yakan ve bunda önemli rolü olanlar belli, “kaos olacak” dediler, oldu. Ama bu kaosun sorumluları hedeflenen kişiler değil, bize bu şekilde yansıtılıyor. Gezi’den sonra birçok kişiden şunu duyduk: “yıllardır medya bize başka gösteriyormuş, biz aslında doğruları duymamış ve görmemişiz”. Tam da öyle, peki şu an bir farkı var mı? Şu anda da sanki tek bir taraf suçlu gibi değil mi?

Hep “Asala kuklaları, Rum tohumu, Çingen hırsız, Hain Kürt, Ermeni Dölü, fahişe kadın, dinsiz Alevi, ahlaksız eşcinsel” sorumlu olmadı mı her olumsuzluklarda? Yine aynı. Ama şu var ki, bir yerde birileri bir şeyleri araştırmak istemiyorsa orada kötülük vardır, orada faşizm vardır. Bize kalan ise, yıllardır sürdürülmeye çalışan “insanlık” mücadelesi altında haksızlıkları duymak ve görmek, elden geldikçe de ses çıkarmak. Çok sevdiğim bir dostum, o kendini bilir, bir yürüyüşte sessizlik olduğunda “Yarın çok geç olacaaaak” diye bağırdığında çok gülmüştük, hatta “teyzeler gibisin” bile demiştik ne yalan söyleyeyim. İşte o dostum o gün çok haklı bir tepki vermişti aslında, hatta belki hep beraber geç bile kalmıştık. Çünkü barış çok güzel, geldiğinde çok mutlu olacağız, hem de hepimiz.

Haberin Devamı
Sıradaki haber yükleniyor...
holder