Nedim Şener ''Türkiye Milleti'
HABERİ PAYLAŞ

''Türkiye Milleti'

İşte siyaset budur; bir yanda elinde silah, polisi uykusunda ensesinden, askeri arkasından vuran, tuzakla, mayınla asker şehit eden, hendek kazıp saçma sapan özyönetim ilan eden teröristleri himaye eden sözde barış güvercinleri, diğer tarafta Leyla Zana’nın tavrı.

Toplumun bir bölümü kızsa da, tepki gösterse de, zamansız bulsa da siyasetin şiddet savunuculuğu değil söz işi olduğunu gösterdi. TBMM’deki milletvekili yemin töreni sırasında siyasetin tecrübe işi olduğunu, toplumsal barışa gidecek yolun da buradan geçtiğinin en iyi örneğini verdi. Anayasa’daki milletvekili yemin metnini neredeyse birebir okudu sonuna geldiğinde “… Anayasaya sadakatten ayrılmayacağıma; büyük Türkiye milleti önünde namusum ve şerefim üzerine and içerim” dedi.

Haberin Devamı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Metnin orijinalindeki ‘Türk milleti’ yerine ‘Türkiye milleti’ ifadesini kullandı. Karşı çıkarsınız ya da desteklersiniz, seversiniz ya da sevmezsiniz ama siyaset işte budur. Söz tam da yerinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) çatışı altında söylenmiştir. Buna karşı olanlar da söze sözle karşılık verecektir.

Neden tam doğru yerde diyorum; çünkü siyasetin yapılacağı yer TBMM’dir de ondan. Dikkat edin bu sözün söylendiği yerin adı ‘Türkiye Büyük Millet Meclisi’. Meclisin adında bile ‘Türkiye’ kelimesi geçiyor. TBMM’den hiçbir zaman ‘Türk Meclisi, Türklerin Meclisi’ gibi kavramlarla söz edilmedi.

Hepimizi temsilen Mustafa Kemal Atatürk ve kurucular 23 Nisan 1920’de TBMM’yi ‘Türkiye Büyük Millet Meclisi’ adıyla açtılar. Evet hepimiz Türkiye denilen ülkenin yurttaşlarıyız. Burası hepimizin vatanı.

Kimse bana olmadığım bir kimliği dayatamayacağı gibi başkasına da bu yapılmamalı. Herkes eşit herkes özgür hissetmeli kendisini bu ülkede. Birlik içinde ve kardeşçesine.

Bazıları asıl amacın milletvekili yemini değil Anayasa’daki ‘Türk milleti’ kavramının değiştirilmesi olduğu yorumları yapacak, yapıyor. Endişelenmekte, tepki göstermekte haklı da olabilirler. Buna taraftar olan çıkacak, karşı olanlar konuşacak.

Çünkü şiddet yerine TBMM’de siyaset konuşacak. Dolayısıyla bu söz doğru yerde ve doğru insan tarafından söylenmiştir. Leyla Zana doğru insandır çünkü, HDP’yi yönetenlerin ‘ergen siyasetçi’ tavrı yanında olgunluğunu da sergilemiş bir insandır. Onurlu ve kalıcı barış için Çatışmaların en yoğun olduğu günlerde Eylül ayında kendisini ortaya koyarak taraflara şöyle seslenebilmişti; “Müzakereden kimsenin bir kaybı olmayacak.

Haberin Devamı

Müzakereden niçin korkuluyor onu anlamakta zorluk çekiyorum. Gençler öleceğine biz ölelim. Bütün taraflara nefsimle bir ay tartışarak şunu iletmek istiyorum. Ölümleri durdurmazsak ben ölüm orucuna yatacağım. Kimseye gücün yetmeyebilir ama nefsime gücüm yeter. Ölümleri seyretmektense, ölümü tercih ederim.” Elbette bu sözün bir muhattabı devletti.

Ama Leyla Zana’nın durduğu yer açısından bakıldığında mesajın adresinin PKK olduğu çok netti. Peki tüm bunlar ne için? Leyla Zana’nın yemin etmeden önce Kürtçe olarak söylediği gibi; Onurlu ve kalıcı bir barış için.

Sıradaki haber yükleniyor...
holder