90'lardaki gibi bir OHAL değil

Cuntacı askerler tarafından gerçekleştirilen kalkışma büyük oranda püskürtülmüş olsa da henüz “kurumlar güvende” ya da “risk geçti” diyemeyiz.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın El Cezire’ye verdiği röportajda, o süreçte istihbarat zafiyeti olduğunu açıklaması ve kendisinin geç bilgilendirildiğini ifade etmesi yaşananların vahametini gözler önüne seriyor.

Hele bazı komandoların silahlarıyla birlikte kayıp olması tatsız senaryoları akla getiriyor.

Buna karşın halkın ve siyasilerin büyük dayanışması moralimizi yükseltiyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan krizin başından bu yana cesur bir liderlik ortaya koydu.

Başbakan Binali Yıldırım da soğukkanlı yaklaşımı ve deneyimiyle çok kötü gelişebilecek olayları belli bir yerde durdurdu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan 3 aylık Olağanüstü Hal (OHAL) ilan edildiğini açıkladı.

Devletin OHAL dâhil darbe girişimine karşı almakta olduğu önlemleri yerinde buluyorum. Daha ileri gidilip sıkıyönetim ilan edilseydi günlük hayatın akışını yönetmek çok daha zor olurdu.

Uluslararası derecelendirme kuruluşu Standart and Poor’s’un Türkiye hakkındaki olumsuz açıklaması moral bozucu etki yarattı.

Fakat daha önemlisi diğer iki kurum; Moody’s ve Fitch’in değerlendirmesi olacak. Mali sistemin sağlam olması Türkiye’nin artıları arasında.

Ekonomik kayıpların sınırlı kalacağını ve Türkiye’nin hızlı bir toparlanma sürecine gireceğini tahmin ediyorum.

Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci ile görüştüm, ne durumda olduğumuzu sordum.

Bakan, bu zor süreçten elde edilecek toplumsal dayanışmayla kısa zamanda toparlanma işaretlerinin geleceğini anlattı.

Zeybekçi dünya ekonomisinin ciddi bir durgunluktan geçtiğini, bunun da Türkiye’yi bir anlamda olumsuz ayrışmaktan kurtardığını ifade etti.

Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli yarın sabah 10.00’da CNN Türk’te konuğum olacak.

Piyasaların ve ekonomi oyuncularının beklediği önemli konu başlıklarını gündeme getireceğim.

Bu arada TRT’deki yayıncı arkadaşlarıma bir kez daha geçmiş olsun mesajımı iletiyorum.

Tıpkı CNN Türk gibi onlar da darbe girişiminde travmatik saatler yaşadı.

TRT’nin İstanbul ve Ankara stüdyoları baskına uğrarken çok hızlı bir refleks gösterip TRT World’ün Londra stüdyolarını devreye soktular.

Yayını oradan devam ettirmeleri, dünyanın gelişmeleri takip edebilmesi adına önemli bir başarıydı.