Giriş
Son dönemde Türk basınının çok rağbet edip sürekli mikrofon uzattığı Amerikalı savcı Preet Bharara gazetecilerin ısrarlı soruları karşısında Türkiye hakkında konuşmaya devam etmiş.
Türkiye’de adalet meselesinden, hükümetlerin durumuna kadar bir dizi konuda fikir beyan etmiş. Ben, savcıların başka ülkelerin siyasi süreçleri ve hukuk modelleri üzerine tartışmaya girdiklerine pek tanık olmadım.
Gidip Amerikalı savcıya “Ne olacak bu Türkiye’nin hali?” diye sormanın biraz komik olduğunu düşünüyorum.
Evet, kabul ediyorum; Türkiye’de yargılama süreçleri sıkıntılı, birçok davada adalet tecelli etmiyor.
Ama bunu çözecek ülke Amerika, kurtarıcı da Amerikalı savcı Bharara değil.
Türkiye’de çalışan bir meclis, siyasi partiler, sivil toplum kuruluşları ve demokratik örgütler var.
Çalışmayan kurumları düzeltmek elimizde. Savcıların kapısına gidip zorlama demeçler alarak kendimize 3. dünya ülkesi muamelesi yapmanın anlamı yok.
AB son dönemin en sert Türkiye raporunu yayınladı. AB Bakanı Volkan Bozkır’a Ankara’nın yanıtını sordum. “Yok hükmünde sayacağız” dedi.
Türkiye’nin bu tepkisi, raporun sert içeriğinden çok Ermeni soykırımı iddialarından kaynaklanıyor.
Avrupa Parlamentosu’nun (AP) yeni Türkiye Raporu’nda, geçen seneki raporun iade edilmesine yol açan ve Ankara’yı, 1915 olaylarına ilişkin Ermeni iddialarını soykırım olarak tanımaya çağıran ifadelere atıf yapılıyor.
Bakan Bozkır bence tepkisinde haklı. AB, kimseye faydası olmayan beyhude bir çaba içine gireceğine çatışmaların kontrolden çıkmak üzere olduğu Dağlık Karabağ konusuna yoğunlaşsa daha iyi eder.
Zira Ermenistan, Birleşmiş Milletler’in açık kararlarına rağmen Azerbaycan topraklarını hukuksuzca işgal altında tutmaya devam ediyor.
Milli Eğitim Bakanı Prof. Dr. Nabi Avcı, Brüksel ziyaretinde Suriyelilerle ilgili çok çarpıcı bazı rakamlar açıkladı. Türkiye’de bulunan ve okul çağına gelen Suriyelilerin sayısı 830 bine ulaşmış.
İnanılmaz bir sayı. Bunların halen 330 binine eğitim imkânı sağlanıyor. Bakan yıl sonuna kadar okula giden ya da öğretmenlerden destek alan çocuk sayısının 450 bine ulaşacağını açıkladı.
Dünyada hiçbir ülke, bu kadar kısa sürede bu kadar büyük bir kitleye bu imkânı sunamazdı.
Öte yandan Türkiye, Ortadoğu’da bu kadar etkili olmayı hedeflerken kritik kurumlarda Arapça bilen personel yok denecek kadar az.
Türkiye bir yandan da iyi düzeyde Arapça bilen insan sayısını artırmak zorunda.
