A. Yavuz Kocaömer Adım Adım
HABERİ PAYLAŞ

Başrollerinde Haldun Dormen, Asuman Dabak ve Yüksel İnan’ın rol aldığı ‘Adım Adım’ filmi 6 Mayıs’ta gösterime girdi. Filmde, engelli bireylerin, eski dansçı Şevket’le kesişen hayat hikayeleri, dans ve müzik sayesinde hayata tutunuşları anlatılıyor.

Memet Sefa Öztürk

Gökhan rolünde oynayan Memet Sefa Öztürk, İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı Klasik Bale mezunu. 8 yıl önce geçirdiği trafik kazası sonucu omurilik felçlisi olan Memet Sefa, tekerlekli sandalyede bale yapan ilk sanatçımız. Can Filiz, geçirdiği bir trafik kazası sonucu omurilik felçlisi olup halen amatör olarak tiyatro ile uğraşıyor. Doğuştan görme engelli olan Umran Sevinç, Ege Üniversitesi Konservatuarı Türk Sanat Müziği Bölümü’ne birincilikle girip ikincilikle mezun olan bir kardeşimiz. Piyano, gitar, keman ve ut çalıyor. Yine Devlet Opera ve Balesi’nde, balet olarak görev yaparken yaklaşık 2 yıl önce bir trafik kazası sonucu omurilik felçlisi olan Bora Acar Zöngür, Devlet Opera ve Balesi’nde Halkla İlişkiler Müdürü olarak görev yapıyor. Down Sendromlu olan Can Ayan, 3 senedir Altay Spor Kulübü Özel Sporcular Yüzme Şubesi’nin sporcusu. Amatör fotoğrafçılık yapıyor ve çeşitli fotoğraf sergileri açıyor

‘Artık sondayım’

Filmin sonlarına doğru üstat Haldun Dormen şöyle söylüyor: “Bazen hayat ‘Artık sondayım’ dediğiniz anda yeniden başlar. En kırıldığınız andan... Siz darmadağın olursunuz ama hayat akıp gitmeye devam eder. Ve inanın sizin dağınıklığınız onu pek de enterese etmez. Böyleyken akla hep yok olmak gelir, gözden kaybolmak. Kabullenmemek... Çok çalıştık, istedik, azmettik, bazen güldük, bazen pes etmenin eşiğine geldik. Yorulduk ama dans böyle bir şey işte, emek ister, disiplin ister... Hepimizin hayatları ne kadar da aynı ve ne kadar da ortak sorunlarımız var. Aşklarımız, yaralarımız, kırgınlıklarımız ve kahkahalarımız tabii... Hep aynı yerden, aynı ses ve aynı telden...

Haberin Devamı

Sonra gençler söz alıyor

Peki ya siz? Sizin hayatlarınız? Siz ne kadar anlamlısınız? Kimse birbirine öteki değil. Mecburi bir istikametten zaten bahsetmiyorum ama kimse diğeri değil. Baktığınız her şeyi görmelisiniz. Unutmayın bir gün uyanırsınız ya da bambaşka bir hayata doğarsınız ve bir dokunuşa ihtiyacınız olur. Tek başınalık bir yerde tak eder canınıza. Nefes alamazsınız. Nefes almadan yaşamak mümkün mü? Sorgulayın. Adım atın... Adım adım hayatınızda neler değişiyor kendiniz seyredin. Ve bu hayata günü geldiğinde her biriniz anlamlı bir şekilde veda edin... Hayatımıza dokunan, değen, el uzatan, adım adım bize yaklaşan herkese sonsuz teşekkürlerimizle.”

Bir ses şöyle sesleniyor

Filmin sonuna geldiğinizde bir ses size şöyle sesleniyor: “Ben engelsizim. Bacaklarım tutmuyor, duyamıyorum, göremiyorum. Engelsizim. Sen engellisin! Aştığım engelleri göremiyorsun.

‘Yaşamaya üşen’

Küçük bir insan olduğunu gizleyen büyük arabanla geçeceğim yolu tıkıyorsun. Otobüste gözlerini üzerime dikiyor, asansörü meşgul ediyor, yerime park ediyorsun... Ama sen daha merdiven kullanmaya üşenip yürüyen merdivenleri kullan. Kumanda uzakta kaldı mı reklamları izle, otobüsü yakalamak için koşmaya üşen. Uyanmaya üşen, kalkmaya üşen, yürümeye üşen, koşmaya üşen, dans etmeye üşen. Nefes almaya üşen, düşünmeye üşen. Sevmeye üşen Oblomov! Yaşamaya üşen! Bir şey diyeyim, hissedemiyorsun da sen.

Haberin Devamı

‘Tüm engeller senin zihninde’

Ben hissedebiliyorum. Bak, ben hissedebiliyorum. En kötüsünü de en iyisini de, dolu dolu. Hayalini kuramayacağın şekilde, en saf, en naif duygularla. Sen bana inanmadıkça, hor görmedikçe, aşağılamadıkça beni. Önümde hiçbir engelim yok, her şeyi yapabilirim ben. Cehennem çaresizliğini yaşayıp geri döndüm. Sigaramı yaktım aynı cehennem ateşiyle. Her şeye rağmen yaşıyorum çünkü, buradayım ya ben, Hah, işte sen beni göremedikçe engellisin. Engelin de sensin. Bacaklarım tutmuyor, duyamıyorum, göremiyorum. Ama bak bana, buradayım. Şu an. Şimdi ve sonra. Ne dersen de. Bütün. Sağlam. Ayaklarım senden daha sağlam basıyor yere. Varımla yoğumla hayata tutundum ve zerre bırakma niyetim yok! Ya engelim olacaksın ya da kolum, bacağım, istediğini seç! Çünkü engelsizim ben. Tüm engeller de senin zihninde.”

Engellileri anlayamadık

Geçen hafta pazar günü bir alışveriş merkezindeki sinemalardan birinde ‘Adım Adım’ filmini izledim. 200 kişilik salonda sadece 4 kişi vardı. Bu çok anlamlı filmin tanıtımında ve duyurulmasında eksiklikler olabilir. Ama film vizyona girdikten bir gün sonra, yani cumartesi günü konuştuğum birçok arkadaşıma “Yarın ‘Adım Adım’ filmine gidiyorum” dediğimde hepsi “Aaa duyduk” dediler. Dolayısıyla az tanıtıma rağmen, birçok insan filmi öğrenmiş. Yine de salonda yukarıdaki durum vardı. Nedeni ise belli. Ülkemizde hâlâ engelli insanların neler yapabileceğini, ne gibi başarıları üstlenebileceklerini, olaylar ve yaşananlar karşısındaki duruşlarını anlayabilmiş bir toplum değiliz.

Ertesi gün unutuluyor

Biz onları hâlâ acınacak, üzülecek varlıklar olarak görüp hatta mümkünse, evlerimizin bodrumlarına, hatta kafeslerin içinde saklıyoruz. Bunun da değişmesinin yolu, her zaman yazıp söylediğimiz gibi eğitimden geçiyor. Bu konuda da Milli Eğitim Bakanlığımızın önemli bir çaba gösterdiğine de şahit olmadık. 3 Aralık Dünya Engelliler Günü ve 10-16 Mayıs Türkiye Engelliler Haftası da bazı belediyelerin ve siyasilerin yaptıkları ‘Dostlar alışverişte görsün’ tarzındaki etkinlikler de zaten ertesi gün unutuluyor.

Mutlaka izleyin


Bu film, özellikle engelsiz insanlarımızın, engelliler hakkındaki görüşlerinin değişmesi için, engelli kardeşlerimizin de neler yapabildiklerini görmeleri bakımından çok önemli. İsteyen okuyucularımız filmi izledikten sonra görüşlerini bize maille gönderebilirler. Onlara da burada yer veririz. Ama lütfen filmi izleyin.

Haberin Devamı
Sıradaki haber yükleniyor...
holder