Giriş
Amerikan askerlerinin üzerlerinde YPG üniformasıyla çekilmiş fotoğraflarına Ankara’dan gelen tepkiler büyüyor. En son dün Cumhurbaşkanı Erdoğan “Bize verilen söz bu değil” diyerek en üst perdeden Amerika’nın samimiyetini sorguladı.
* * *
Suriye’deki YPG üniformalı Amerikan askerleri vesilesiyle yeniden karşımıza çıkan “Amerika bizim dostumuz mu yoksa düşmanımız mı?” sorusu herhalde yakın tarihimizin en sık sorulan sorularından biridir. Ve son derece haklı bir sorudur.
* * *
Bulunduğumuz coğrafyanın en etkili ve hakim gücü Amerika’ya rağmen PKK’nın 30 yılı aşkın süre Türkiye’de kan dökebilmesi, bırak onu var olabilmesi mümkün mü? Bin Ladin’i karınca deliğinden bulup çıkaran Amerika’nın, Öcalan 20 yıl boyunca dünyayı tavaf ederken bundan bihaber olması mümkün mü? Amerikalıların 2003’te Erbil’deki Türk birliğine yaptığı muameleyi hatırlayın. Bu nasıl bir dost ki kafamıza çuval geçiriyor?
* * *
Örneklerin sayısı artırılabilir ancak gerek yok. Tarih ortada... Siyasi, askeri ya da ekonomik anlamda Türkiye ne zaman karışsa Amerika Türkiye’ye dostluğu değil kendi çıkarlarını kollamış ve her ne hikmetse hep karıştıran tarafta yer almıştır. Dolayısıyla YPG’yle ilişkiler konusunda da farklı tavır almalarını beklemek anlamsızdır. Türkiye YPG ve PKK arasındaki bağı ABD’ye anlatmaya çalışarak komik duruma düşmektedir. Bölgede uçan sineklerin rotasını bile belirleyen Amerika bunu bilmiyor mu sanıyorsunuz? YPG’nin kuruluş süreci biraz deşilse tıpkı PKK gibi onun da altından Amerika Merkezi Haber Alma Teşkilatı’nın çıkacağından şüpheniz olmasın.
* * *
Aslına bakarsanız “Amerika dostumuz mu düşmanımız mı?” sorusuna en güzel cevabı Amerikalılar kendileri vermiş. “Amerika’nın dostu yoktur, menfaatleri vardır.”
