Yazgülü Aldoğan Ankara'dan Brazil'e uzanan yol
HABERİ PAYLAŞ

Ankara'dan Brazil'e uzanan yol

Fransa’nın Türkiye Büyükelçisi Laurent

Bili, Brezilya’ya gidiyor. 2011’de geldiği Türkiye’den gözü arkada kalarak ayrılıyor dersek yanlış olmaz. İstanbul’daki Fransız Sarayı’nda gazetecilere verdiği yemekte bir araya geldiğimiz Büyükelçi Bili’nin Türkiye ile ilgili anıları kötü başlayıp iyi bitiyor. Geldiği yıllar Türkiye-Fransa krizinin doruğa çıktığı yıllar. Büyükelçi “Pikniğe bile davet edilmedim!” diyor. Bir kaç dost dışında kapıyı çalan yokmuş. O günden bugüne, iki ülkenin ilişkisi, diplomasinin de ince ayarıyla, düzeliyor.

Haberin Devamı

Çok iyi Türkçe konuşan Bili’ye Fransa’nın milli bayramı 14 Temmuz dolayısıyla verilecek davette veda edeceklerin sayısı o kadar çok ki, davet iki bölümde yapılıyor. Görevde bulunduğu sürede Cumhurbaşkanları Sarkozy ve Hollande’ın Türkiye’ye gelmesi, kendisi için büyük onur tabii ki; bir de dağıtılan onur nişanları. “Sanıldığı kadar çok değil” diyor. “Sanat ve kültür alanında olduğu için dikkat çekti” deyip Ajda Pekkan ve Candan Erçetin’e verilen nişanları çok sempatik bulduğunu, Yaşar Kemal ve Zülfü Livaneli’nin tabii ki hak etmiş olduğunu tekrarlıyor. Bili, Türkiye’de çok sevilen bir diplomat oldu. Brezilya gibi çok uzak ve çok farklı bir ülkeye onu uğurlarken “Kolay gelsin ve tekrar buluşmak üzere” diyoruz. Bu kadar sevilerek anılacak olması ne güzel.

Dizi yerine siyaseti izleyince...

Bir kaç gün dinleneyim diye Ada’ya bir arkadaşımın evine kaçtım. Çamlar altında yürüyüş yapıyor, kuş cıvıltılarına kulak verip kafa dinliyorum. Ama iç yolculuklar daha yorucu. Gece olunca kendimle başbaşa kalmamak için kanallar arasında dolaşıyorum. Şu yaz dizileri nasıl da saçma! Senaryoları dökülüyor. Hepsinde bir kötü niyetli, işleri karıştıran var; bir iyi niyetli ama saf, şaşkın kız. Sakar da. Ne yapmaya çalışsa bozuyor. Esas oğlan, zengin ve muktedir. Burnundan kıl aldırmıyor. Klişeler bir diziden ötekine değişmiyor! Boşverip siyasi tartışmaları izlemeye geri döndüm. Heyecan dorukta, tansiyon yüksek; klişeler aynı! Dizideki iyi niyetli saf genç kız, bizim CHP! Güzel ama biraz elden geçmesi gerekiyor. Ne yapsa yaranamıyor, kırıyor, döküyor. “Gel sen başkan ol” dedi, yemediği laf kalmadı. “Ben başkan olayım” dedi, hakaret işitti. İyi niyet yetmiyor, şamar oğlanına döndü! Kötü kalpli, entrikacı ise MHP. Her gün başka bir yalan atıyor. İşleri karıştırıp çözümsüzlüğe götürüyor.

Haberin Devamı

Gözü esas oğlanda ama belli etmiyor. Hem yan cebime koy diyor, hem naz ediyor. Zengin ve muktedir olan, ikisinden birini mi seçsin, burnundan kıl aldırmadan yalnız yaşamaya devam mı etsin... Bir yandan da aile mirasına konmak için evlenmeli. İki kızı da beğenmiyor ama birini seçmek zorunda. O arada vakit kazanıyor, işleri toparlıyor, bankadaki hesapları boşaltıyor, yeni işler alıyor. Etraf da boş durmuyor, laf taşıyanlar, iki tarafa da senden yanayım diyenler, çıkarını kollayanlar!.. Siyasi yaşamda entrika daha bol, karakterler daha gerçekçi. Kötüsü çok, iyisi yok, iyi olanında da beceri ve akıl yok! Sonbahara kadar, anlaşıldı, bize çözüm yok.

Boşanmayan kalmasın

Yeni anne olmuş kadınlar, üstelik de şiddet gerekçesiyle ayrılmak istiyor! Ece Erken’e ne kadar şaşırmadıysam, Bade İşçil’e o kadar üzüldüm. Bir defilede tanıştığı sosyete playboyuyla 3 ay içinde evlenmesini yadırgamıştım. Evlilik sonrası verdiği röportajlarda bir peri masalı çiziyordu; evlilik ve çocuğun tadını çıkarmak için çalışmadı bile. Meğer sıradan bir gecekondu kadını gibi şiddet görüyormuş!

Haberin Devamı

Boşanma dilekçesini önce geri çekti ama o evlilik toparlanır mı? “Sığanacak yerim yok, ayrılacağım” demiş! Ece Erken çok isteyerek yaptığı ilk evliliğinde de şiddet görmüştü. Şöhretli, güzel kadınlarla evlenen erkekler onları ekranda gördüğü gibi istiyor evde de. Can Tanrıyar da Petek Dinçöz’ün pijamalı,terlikli haline tahammül edememişti. Oysa seks sembolü bile olsa, lohusa kadın, süt kokar, bakımsızdır, öncelikle annedir! Bizim playboyların tahammül edemediği bu! Bir de bu coğrafyanın erkeklerinin genlerine işlemiş şiddet ve baskı kültürü. Sadece dayakla da kalmıyor, yılda 300 kadın öldürülüyor! Ferahlatan tek haber, bir kadın “Hep kadınlar mı ölecek” deyip kendisini fuhuşa zorlayan kocasını öldürdü! Ona iyi hal indiriminin en ballısını istiyoruz!

Sıradaki haber yükleniyor...
holder