Giriş
15 Temmuz gecesi Türkiye kanlı bir askeri darbe girişimine tanıklık ederken yüzlerce vatandaşımız devletin içine sızan bir terör örgütü tarafından katledildi. AK Parti’lisinden CHP’lisine, MHP’lisinden HDP’lisine herkes bu terör örgütünün kimliği konusunda mutabık: FETÖ.
Kaldı ki 15 Temmuz darbe girişimi sırasında gözümüzün önünde yaşananları hatırlayalım:
- Paralel devlet yapılanması yönelik soruşturmalar kapsamında aranan polisler, darbeci askerlerin içinden çıktı.
- Genelkurmay Başkanı Akar’ın yaveri Yarbay Levent Türkkan ifadesinde FETÖ bağlantısını açıkça itiraf etti. Yaver, FETÖ talimatıyla Genelkurmay Başkanı’nın odasına dinleme cihazı yerleştirdiğini de detaylarıyla anlattı.
- Sivas 5. Piyade Er Eğitim Tugayı Komutanı ve Garnizon Komutanı Tuğgeneral Fatih Celaleddin Sağır 10 yıl boyunca FETÖ’yle ilişkisi olduğunu itiraf etti.
- Darbecilerin görevlendirme listesinde “MİT TIR’ları” davasından tutuklu generalin adının bulunması.
- 15 Temmuz gecesi rehin alınan Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’a “Sizi kanaat önderimiz Fethullah Gülen’le görüştürelim” teklifi yapılması.
Kusura bakmayın ama 15 Temmuz’daki darbe girişiminin FETÖ’nün işi olduğuna dair aklında şüphe bulunanın aklından şüphe edilir. 15 Temmuz gecesine kadar Gülen ve cemaatiyle ilgili herkesin farklı bir düşüncesi olabilir. Ancak o gece yaşadığımız vahşet göstermiştir ki, “idealleri” uğruna kendi halkını katleden bu yapıya “cemaat” değil olsa olsa “terör örgütü” denir.
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, FETÖ lideri Fethullah Gülen’in Amerika’dan başka bir ülkeye geçebileceğini söyledi. Böyle bir durum Amerika-Türkiye ilişkilerinde onarılması zor hasarlara yol açar. Türkiye bugüne kadar müttefiklik hukuku gereği Amerikan devleti kimi talep ettiyse şartsız şurtsuz, delil istemeden teslim etti. Gereğini yapma sırası şimdi sıra Amerika’da...
Demokrasi uğruna meydanlara çıkıp can veren yüzlerce şehidin hesabını sormak bu devletin namus borcudur. O hesap ya sorulacak, ya sorulacak.
