Yazgülü Aldoğan Bak, işte buna bir imza atardım!
HABERİ PAYLAŞ

Bak, işte buna bir imza atardım!

Haberin Devamı

“Bu suça ortak olmayacağız” adlı bildiriye imza atan akademisyenlerin başına gelmeyen kalmadığı için bu kez bir başka akademisyen grubu “fikir ve ifade özgürlüğü için” bir başka bildiri imzalamış. “İfade özgürlüğü olmadan demokrasi olmaz, fikrin cezalandırılması akademik özgürlüğe darbedir” deniyor.

Bildiriyi imzalayan akademisyenler de ilk bildirideki fikirleri desteklemek için değil, ifade özgürlüğü için bu bildiriyi hazırlamış. Bir akademisyen olarak ben de ilk bildirideki üslup ve fikirlere katılmamakla birlikte bu bildiriye imzamı atardım.

Yeri gelmişken, barış için daha kapsamlı bir bildiri bekliyorum: Yüzlerce gencin militana dönüştürülüp hendek savaşlarında ölmesini ve öldürmesini kınayan, sivillerin çaresizliğini dile getiren, bunun yanısıra bölgede huzur ve barış için silah dışında başka yollar aranmasını da isteyen, onlarca şehit için canı yanan, yakınlarıyla empati yapabilen, devlete düşman teröriste dost değil, kanla siyaset yapılmasına karşı bir bildiri! Kim hazırlayacak?

Gülümse bana canımı al!


Tüketici en çok kime güveniyor? Erkeklerden Cem Yılmaz, kadınlardan Gülben Ergen’e! İPSOS ve MediaCat dergisinin yaptığı “Ünlüler Güven Endeksi”ndeki ilk on’a baktığımız zaman birinin sözünü dinlemek için tüketicinin aradığı nitelikler; güleryüzlü, yakışıklı, karizmatik olmak!

Murat Boz gibi mesela, ki ikinci sırada. Acun ilk sıradan 4’üncülüğe düşerken Cem Yılmaz’ın yükselmesine ne demeli? Millet komik seviyor.

Gülben de Allah için sürekli gülümsüyor ve pozitif enerji yayıyor. Listenin en suratsızı Kıvanç Tatlıtuğ, ama O da öyle yakışıklı ki, surat assa bile inandırıcı geliyor demek. Listede ilk on’a giren ikinci kadın ise Hülya Avşar. Bu ünlülerin reklamlarda bu kadar oynaması boşuna değil.

Bu araştırmaları firmalar da yaptırıyor. Ben en çok niye şaştım biliyor musunuz, Arda Turan’ın olmamasına! Türkiye’nin en popüler figürlerinden biri olan Arda Turan, geçen yıl pek çok reklamda oynadı. Bu yıl da 4 markanın reklam yüzü olmuş ve 2016 yılı için 4 milyon euroluk bir reklam gelirine imza atmış. Acaba biraz da hayır işlerine harcıyor mudur o kadar parayı?

Amerikalılar’dan yine bir günah çıkarma filmi

Bu kızılderililere yaptıkları soykırım, eziyet, işkence Amerikalılara o kadar koymuş ki yıllardır yaptıkları filmlerde işleye işleye bitiremediler vicdan azaplarını. Neredeyse bütün dallarda Oscar’a aday gösterilen Diriliş filmini basın gösteriminde izleyince bu kadar para, bu kadar eziyet, bu kadar büyük prodüksiyon bir intikam temasını anlatmak için değer miydi diye düşündüm.

Film, ilk bakıldığında bir babanın oğlunu öldürenden intikam alma duygusunu işliyor. Ama bana kalırsa bilinç altındaki tema beyaz adamın topraklarını, hayvanlarını, servetlerini ellerinden alıp hepsini öldürdükleri Amerikalı yerlilerden, bilindik deyimle kızılderililerden bir tür özür dileme. Gerçi filmde kızılderililer de kötü ama kim iyi ki, hepsi vahşi! Zaten iki saati aşkın sürede kaç kilo kırmızı boya kullanıldı, sormak lazım.

Filmin önemli bir bölümüne bakamadığımı da itiraf edersem niye gittin o zaman diye sorma hakkınız olacak tabii, ama hayatta kalmak adına kesilen, biçilen, yenilen herşey insanlığın ilk dönemlerini hatırlatıyor. Çoluk çocuk götürmeyin, kadınlar da pek kaldıramaz! Çekimler ve makyaj, kostüm, efekt, her şey müthiş. Leonardo di Caprio da bir Oscar alacağım diye kendini öldürmüş, sürüm sürüm sürünmüş. 4 kez aday gösterilip alamadığı heykelciği bu kez kaldıracaktır, jürinin bir gıcığı yoksa. Filmde en beğendiğin neydi derseniz, yavrularını korumak isteyen anne ayının Grass’a attığı o muhteşem dayak var ya, işte ona bayıldım desem?.. Benim Oscar adayım Spotlight, onu da pazara yazacağım!

Sıradaki haber yükleniyor...
holder