Hakan Çelik Batı ile ilişkilere sarılma zamanı
HABERİ PAYLAŞ

Batı ile ilişkilere sarılma zamanı

Rüzgar tersten esmeye başladı!

“Ortadoğu’dan bize hayır yok” demek istemiyorum ama artık gerçekçi bir gözle bakma zamanı geldi. Bu haliyle Ortadoğu, Türkiye’nin dış politika yöneliminde ana eksen olamaz, olmamalı. ABD merkezli German Marshall Fund’un son araştırması Türkiye halkının yüzde 50’den fazlasının Avrupa Birliği hedefine sarılmaktan yana olduğunu gösterdi. Oysa AB’nin popülaritesi son yıllara kadar giderek geriliyordu. Bu yeni veri birçok açıdan önemli.

[[HAFTAYA]]

Son yıllardaki gelişmelere bakın: Türkiye’nin bölgeye barış getirme, arabulucu olma ya da etkisini artırma gayretleri türlü nedenlerle havada kalıyor. Mısır, Suriye ve Irak’ta Türkiye’nin aleyhinde gelişmeler yaşanıyor. Türk vatandaşları çok geniş bir coğrafyada hedef alınıyor, kaçırılıyor, şirketlerimize saldırılar düzenleniyor. “Yakınımızdaki ülkelere, komşularımıza sırtımızı dönmeyelim” ama Türkiye’nin çıkarları doğrultusunda daha rasyonel hareket edelim. Batı ile ilişkilere dört elle sarılma zamanıdır. Vatandaşlar arasında AB’ye olan ilginin tekrar artması kadar önemli bir faktör de Dışişleri Bakanlığı’nda Mevlüt Çavuşoğlu, Avrupa Birliği Bakanlığı koltuğunda da Volkan Bozkır gibi önemli isimlerin bulunması.

Haberin Devamı

Çavuşoğlu ilk ziyaretlerini yakın coğrafyaya yaptı, ancak Türkiye’nin Batılı perspektifini öne çıkardı. AB Bakanı Bozkır uzun süre büyükelçilik yapmış olmanın getirdiği avantajla göreve gelir gelmez farkını hissettirdi, Avrupalıların diliyle konuşmaya başladı. Volkan Bozkır, AB standartlarını “kamyonun damperi istemdışı kalktığında fren yapıp durmaktır” örneğiyle tarif ediyor. Çok haklı. Türkiye’nin AB’ye uyumu aynı zamanda yüksek standart demektir. Hızlı trenin güvenliği, inşaatın denetimi, havaalanlarının altyapısı, karayolu sinyalizasyonu, içme suyunun temizliği, gıda maddelerinin hijyeni ancak bu yolla sağlanır. Türkiye’ye gelen doğrudan yatırımın çok büyük bölümü AB kaynaklı. Dış ticaretimizde de Avrupa’nın açık ara ağırlığı söz konusu.

Ortadoğu’dan alabileceğimiz yüksek standart yok! Tam tersine Türkiye’nin NATO ve AB yolundaki performansı, çoklu yaşam sisteminin renklerini koruyabilmesi ve Batı hukukunun parçası olması Ortadoğu halkları için cazip bir durumdur. “Batı ile ilişki” derken sadece AB sınırını kastetmiyorum. Avustralya, Kanada, Baltık Cumhuriyetleri, Güney Kore ve Japonya dünyanın çok farklı noktalarında olsalar da Batı sisteminin parçaları. İşte bu dünya ile köprülerin sağlamlaştırılmasına ihtiyacımız var.

Haberin Devamı

Stratejik füze alım ihalesinde Fransızİtalyan ortaklığının Çin dışında ciddi bir seçenek olarak değerlendirmeye alınması, Ankara’nın denge arayışına somut bir örnek. Unutmayalım ki, Türkiye’nin Batılı kimliğinin zayıflaması Ortadoğu’daki etkinliğinin de azalması anlamına gelecektir.

Sıradaki haber yükleniyor...
holder