Giriş
Türkiye ile Batı arasındaki ilişkiler geriliyor. Sözlerin şiddeti artıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Müslüman bir ülke olduğumuz için bizi almıyorlar” iddiasında bulunurken, Avrupa Birliği’ne ağır suçlamalar yöneltiyor.
Batı’nın çifte standartlı olduğu, sır değil. Dünyanın yoksul ülkelerine yukarıdan, küçümseyerek baktıkları da...
Dünyadaki adaletsizliğin temelleri, Batıdan bağımsız olarak anlaşılamaz. B.M. Güvenlik Konseyinde, “veto hakkına sahip” 5 ülkeye Erdoğan’ın gösterdiği tepki, anlamlıydı.
Rusya’dan ABD’ye
Batı’nın Suriye’de önce Esad’ı devirmeye niyetlenip, bu süreçte, Türkiye’yi de işin içine (zorlayarak) kattıklarını da unutmamak gerekiyor. IŞİD tehdidi kendilerine yönelinceye kadar, bölgedeki vahşeti seyrettiler.
ABD’nin stratejilerinden biri, Türkiye’nin güney sınırlarında, bir “Kürt özerk yapılanması” oluşturmak.
Ankara'nın bütün itirazlarına rağmen, bu proje, esas olarak yoluna devam ediyor. Suriyeli sığınmacılarla ilgili Türkiye'ye verilen sözler konusunda da, gerginlik artıyor.
77 kriterin yerine getirilmesi, özellikle Terörle Mücadele Kanunu'nun değiştirilmesi talebi, Ankara'nın tepkisine neden oluyor.
Öfkeli tepkiler
Yalnızca “haklılık” söylemi üzerinden dış siyaset yürütülemez. Karşılıklı uzlaşma ve karşılıklı çıkar bunu belirler. Söylediklerinizi uygulayacak bir gücünüz yoksa, öfkeli tepkilerle sonuç alınamaz. Ankara’nın Batı’ya yönelik tepkileri tırmanışta. Batı'dan da buna karşılık veriliyor.
Rus uçağının düşürülmesi, Moskova ile ilişkilerin kötüleşmesi, AB ile kavga kıyamet...
ABD ile de, Suriye başta olmak üzere bir dizi konuda iniş çıkışlı bir ilişki var. “Suç sizde” demenin bir mantıgı var mı hala? Belki bazı noktalarda...
Retoriğin sertleştiği ve aşırılaştığı ortada. İçeride kullanılan kutuplaştırıcı dil, Batı’ya da yönelmiş durumda. Batı’yı eleştirirken, gerçeklerden kopmamak gerek.
Demokrasi, insan hakları, sosyal adalet gibi en temel konularda, tüm çifte standartlara rağmen, Batı, bizim çok ilerimizde. “Terörle Mücadele Kanunu sizde de var” demenin anlamı yok.
Özgür Gündem'e dayanışma nöbetine gidenlerin tutuklandığı bir tablo, kimseye “demokrasi” adına anlatılamaz.
Düşünce ve ifade özgürlüğü alanındaki sorunlar da; Batı ile olan öfke ve tepkiye dayalı ilişki de, sürdürülebilir olmaktan hızla uzaklaşıyor.
