Giriş
Seviyoruz sevmediğimiz insanları içeri tıkmayı! Cezalandırma, yasalar üzerinden yapılıyor görünse de aslında devletin bir ‘parmak sallama’ aracı olarak kullanılıyor. Şu aralar içeri atmayı beklediğimiz bir diğer isim de Uzay Bilimleri ve Astronomi Profesörü Dr. Rennan Pekünlü. Avrupa’da olsa Rennan Pekünlü uzaya uydu yollama projelerinden birinde çalışıyor olurdu ama bizde saray yapmaktan araştırma yapmaya para kalmıyor.
[[HAFTAYA]]
Üstelik Pekünlü’nün çok da büyük bir suçu var: Türbanlı öğrencilerini derse almamış. Ve bunlardan birinin açtığı davada yargılanıp 2 yıl hapis cezasına çarptırılmış! Pekünlü, AKP iktidarından önce böyle bir davayla yargılanmazdı.
Yasayı hatırlatmıştı
Yargılansa bile böyle bir ceza almazdı. Çünkü o zaman YÖK’e göre türban serbestisi yoktu ve hatta Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Leyla Şahin kararı da türbanı üniversitede siyasi simge olarak kabul ediyordu. Rennan Pekünlü’nün öğrencisini engellemediği ve yasaları hatırlatıp uyardığını söylemesi onun mahkum olmasına engel olamadığı gibi Anayasa Mahkemesi de yeniden yargılanma isteğini reddetti.
Yasalara göre iç hukuk yolları tükendiğine göre uluslarası hukuk yollarının kullanılma hakkı doğmuştur. Bir üniversite hocasını nam olsun ve örnek olsun diye 20 Kasım’da alelacele içeri tıkmaktansa AİHM’in kararını beklemek gerekir.
Ama siyasi başarısının büyük bölümünü türban üzerinden yapmış bir partinin döneminde bu mümkün mü, göreceğiz! Hafta sonunu geçirdiğim Antalya’da Avrupa Birliği’nin eğitim programına katılan hakimlerle karşılaştım. Aralarında okurlarım vardı. “Sizden ADALET istiyoruz dedim. En büyük eksiğimiz, Adalet! Dik durun ve topluma yeniden ADALET dağıtın.”
ANTALYA YENİ BİR OTEL KAZANMIŞ
Hafta sonu Antalya’daydım. Şehrin en eski otelci ailelerinden Barutlar, Dedeman Oteli’ni alıp baştan ayağa yenilemiş, Akra Barut adıyla şık bir şehir oteli yapmışlar. Havaalanına çok yakın, öyle “her şey dahil” dağınıklığı içinde değil.
Değişik lokantalarında ciddi restorancılık yapıyorlar, lezzet ve gayreti Antalyalılar da fark etmiş. Piyano Festivali’ne de konaklama sponsoru olmuş; dünyaca ünlü sanatçıları ağırlıyorlar. Bu otelin denize ve dağlara bakan manzarasını çok severim, son yıllarda çok bakımsız kalmıştı, büyük bir yatırımla geri kazanılması çok önemli.
Ahmet Barut’la konuştuk. Antalya’ya bu yıl, Rusların başını çektiği 12 milyon turist gelmiş. Şehir de ayak uydurabilse bu yoğunluğa...
Oteller güzel, iklim güzel, coğrafya güzel...
Tanıtım ve gusto eksik!
TOPLUMSAL VİCDAN RAHATLADI
Deniz Seki hapiste. Tamam mı, rahatladınız mı? Başınız göğe erdi mi? Kutsal aile kurtuldu mu? Neydi Deniz’in asıl suçu? Uyuşturucu kullanmak mı? Onu bu işe bulaştıranlar dışarıda, alınları açık dolaşıyor ama.
Ayrıca yasalarımızda içici olmak tedaviyi gerektiriyor, asıl suç satıcı olmak. Deniz Seki’nin satıcı olmadığını da hepimiz biliyoruz. Onun suçu, arkasında birilerinin olmamasıydı. Ailesi ve sevenleri dışında yapayalnız bir kadın. Ama kalbine söz geçirememiş, sanatçı duyarlılığı içinde bir başka sanatçıya aşık olmuş.
Yuva yıkmış! Bedelini ödesin. Sürünsün. Kardeşinin dediği gibi içeri atmak yetmez, asalım, taşa tutalım.
Yurt dışına kaçmayı bile beceremeyip aynı şehirde bir siteden o siteye gidebilmiş anca. Ve peşinde ‘görsek de ihbar etsek’ diyenleriyle.
Küçüktü suçu. Büyük olsa, büyük oynasa, büyük ödese, sahnedeydi, alkışlarlaydı.
Saatleri, uçağı neyi yoktu ki, peşkeş çeksin!
