Nedim Şener Biz yalnızca gerçeğin sesiyiz iyi dinleyin...
HABERİ PAYLAŞ

Biz yalnızca gerçeğin sesiyiz iyi dinleyin...

Haberin Devamı

Terör örgütü PKK önceki gün Dağlıca’da yaptığı alçakça saldırı ile 16 askeri şehit etti. 6 asker de yaralandı. Hepimizin başı sağolsun.

Tarihin en alçak terör örgütlerinden olan PKK’nın 16 askerimizi şehit ettiği 6 askerimizi yaraladığı, acının en sıcak saatlerinde demokrasiden nasibini almamış bir grup vandalın Hürriyet gazetesini basması, neden değil sonuçtur. İktidara yakın medyayı takip ettiğinizde; “Geliyorum” diyen bir baskındır.

Bu baskın “iktidarın tabancası” olmuş gazetecilerin Doğan Grubu’nu uzun süredir hedef göstermesinin sonucudur.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir açıklamasının yayınlanış tarzı tek başına bu ilkelliği ortaya çıkarmaya yetmez. Hürriyet Genel Yayın Yönetmeni Sedat Ergin’in söylediği gibi “..Velev ki hata var. Bu hata taşlı sopalı saldırıyı meşru göstermez…”

İşin en acısı gazete sütunları, televizyon ekranları gibi sosyal medyayı da operasyonel olarak kullanan bu gazeteciler Hürriyet’e yapılan baskının baş aktörleri olarak tarihteki yerlerini aldılar. Demokrasi eksikliği olan her ülkede iktidarların medya üzerinde baskısı vardır ama Türkiye’deki gibi gazetecilerin “gönüllü olarak”birbirlerini boğazladığı bir ülke olduğunu sanmıyorum.

Birbirine düşman gazetecilerin tahammül edemediği ifade ve basın özgürlüğüne, sokaktaki vandallar saygı gösterir mi? Bir işaret ile gazete basarlar. Amaç bellidir; korkutmak, sindirmek. Ama bu yeni değil.

Daha birkaç yıl önce hükümete yakın gazeteciler ile Fethullah Gülen Cemaati gazetecileri Doğan Grubu’nu kendilerince “hizaya sokmak” için uğraşırlardı. Köşelerinden, manşetlerinden Doğan Grubu’nu “Ergenekon Terör Örgütü” üssü gibi gösterirlerdi. İktidar cemaat el ele tarihin en ahlaksız vergi cezalarını yazar bir yandan da Aydın Doğan ve kızlarının telefonlarını yasadışı gerekçelerle usulsüz olarak dinlerlerdi.

Devran döndü, iktidar cemaat birbirine düştü. Ama değişmeyen şey Doğan Grubu’na yapılan baskı oldu.

Bu kez “İktidarın tabancası” gazeteciler Doğan Grubu’nu önce terör örgütü DHKP-C ile ilişkilendirmek için uğraştılar. Manşet üstüne manşet attılar. Akla ziyan bu iftiralar kısa süre sonra tarihin en alçak terör örgütlerinden birisi olan PKK ile ilişkilendirmeye kadar vardı. İsim isim Doğan Grubu çalışanlarını hedef gösterdiler. Doğan Holding Onursal Başkanı Aydın Doğan’ı operasyonlarla tehdit ettiler, hala da ediyorlar. Bunların bir tek amacı var; korkutmak, sindirmek.

Aydın Doğan bunu şöyle özetledi; “Burada dikkat çekici olan, hem iktidar yanlısı hem de tamamen iktidar karşıtı medyanın bizi çapraz ateş altına almasıdır. Her iki kesim de bizi yanına çekmeye çalışıyor. 37 yıllık yayıncılık hayatımda böyle bir baskı ile karşılaşmadım. Diğer taraftan, aynı zamanda paralelci olmakla da suçlanıyoruz. Biz devlet içinde kendi amaç ve gündemine göre hareket eden, başına buyruk özerk yapıların varlığına tabii ki karşıyız. Bu tür yapılarla hukuk içinde kalınması koşuluyla her türlü mücadelenin verilmesi gerektiğine inanıyoruz. Ancak bu mücadele hiçbir zaman basın özgürlüğü pahasına olmamalıdır.”

Olayın özeti budur aslında. Onlar da biliyorlar; bizlerin terörle, teröristle ilişkimizin olmadığını, karşı olduğumuzu. Amaçları korkutarak yanına çekmektir. Hep yaptıkları gibi. Bizi de “kendi sesi haline gelen gazetecilere” çevirmek istiyorlar. Ama unutuyorlar; biz yalnızca gerçeğin sesiyiz. İyi dinleyin...

Sıradaki haber yükleniyor...
holder