Giriş
Yeni anayasa dindar olmalı, laiklik kalkmalı” dedi TBMM Başkanı Kahraman. Yer, İstanbul Üniversitesi, Yeni Türkiye, Yeni Anayasa paneli. Ortalık karıştı. Tutunacağımız tek dal laiklik kaldığı için tepkiler yüksek oldu.
Cumhurbaşkanı, AKP sözcüsü ve hepsi konuştuktan sonra Başbakan, böyle bir niyet olmadığını kem küm beyan etti. Kahraman ise “şahsi görüşüm” açıklamasını yazılı yaptı, biraz geri basarmış gibi göründü ama konu pimi çekilmiş el bombası gibi ortada duruyor!
1) Bu tavır, Turgut Özal zamanından beri uygulanan bir yöntem. Ortaya tepki çekeceği bilinen değişiklik fikir olarak atılır. Tartışma başlar.
Karşı çıkanların karşısına tabii ki destekleyenler olur. Cin şişeden çıkmıştır bir kere, tartışma menziline girmiştir, maksat da budur.
Geri basılır ama o virüs gibi yayılmaya devam eder. Ta ki yeterli ve gerekli ortam oluşana, herkes alışana kadar.
Sonra uygulamaya konulur!
2) Kahraman, boşu boşuna TBMM başkanlığına aday gösterilmemiştir. Geçmişi belli, yapacakları yaptığından belli.
Meclis başkanı olarak yapacağı en önemli kutlamayı bile şehitleri bahane ederek iptal etti. Laik cumhuriyetin her kurumuna adeta tepkili.
Türkiye seninle gurur duyuyor!
Kulaklarıma inanamıyorum: Ankara’da protokol tribününde linç edilmeye kalkılan Amedspor yöneticisi Avukat Haldi Mızrak “Baktım ki aşağı atacaklar, bari boynum kırılmasın diye yavaş yavaş bıraktım kendimi” diyor.
Zaten biri sırtına hınçla yumruk atıyor, diğeri saçından çekiyor, utanç verici, utanç! Bir diğer utanç verici olan ise gözaltına alınan 4 saldırganın hemen serbest bırakılması.
İmzaya tutuklama Yani birisini linç etmeye kalkabilirsin ve tutuksuz yargılanırsın. Ama bir bildiriye imza atarsan tutuklu yargılanırsın, en azından burnun sürtsün diye bir süre...
Ama siyasi holigansan, solcu, Kürt, muhalif birine saldırdıysan, sırtın sıvazlanır, Türkiye seninle gurur duyar!
Hele linç etmek için saldıran Ankaragücü yöneticilerinin Diyarbakır’da nasıl ağırlandığı, aynı masada nasıl yiyip içtikleri fotoğrafı var ki, insanlığımdan utandım!
Güçlü anne, projeci anne, sporcu yetiştirir!
Bu yıl Brezilya’da, Rio’da yapılacak olimpiyatlara katılacak sporcularımızdan güreşçi Taha Akgül’e, P&G şirketi, “Teşekkürler Anne” kampanyası çerçevesinde bir armağan veriyor: Anne ve babasını kendisini izlemek için Rio’ya götürüyor.
Global bir kurum olan P&G, bütün dünyada uyguladığı bu kampanya ile sporcunun arkasındaki güçlü annelere teşekkür ediyor.
Taha Akgül’ün annesi Gülbahar Hanım, evde hepsi sporcu üç oğlu ve eşine hizmet ediyor, sağlıklı beslenmelerini sağlıyor, teşekkürü hak ediyor! Firmanın yaptırdığı reklam filminde de çocuklarının yanında duran ve başarılarıyla mutlu olan anneler “Güçlü anne” sloganıyla yüceltiliyor.
Ben de diyorum ki onlar aynı zamanda projeci anne! Kendi gerçekleştiremediklerini çocuklarına proje olarak yüklüyor ve başarıya yönlendiriyor.
Taha Akgül de sakatlanıp sporu bırakmış ama annesinin cesaretlendirmesiyle güreşe geri dönmüş, Rio’da altın için yarışacak, ağır sıklet, serbest güreş sporcusu, boylu boslu, aslan gibi delikanlı.
Geçende Türkiye’ye ilk kez teniste bir şampiyonluk kazandıran Çağla Büyükakçay başarısını anlatırken her sabah beşte okula gitmeden önce annesiyle antrenmana gittiğini anlatıyor.
Başarmanın yolu çok çalışmak ve azimden geçiyor, bir de sırtını dayayabildiğin bir aileden, seni gözü yaşlı izleyen bir anne, gururlu bir babadan!
