Yazgülü Aldoğan Bulsak da yüzlerine tükürsek!
HABERİ PAYLAŞ

Bulsak da yüzlerine tükürsek!

Haberin Devamı



Ayşe Nine umutla ocakta kalan oğlunu bekliyor. Herkes onun masum acısına gözyaşı döküyor.


O kadar yoksullardı ki. O kadar çaresizlerdi ki. O kadar güçsüzlerdi ki. Torba yasayla iki asgari ücret şartı getirilince AKP’li Saffet Uyar’ın Has Şekerler Maden İşletmesi işi durdurmuş. İşçilerin içerde üç maaşı var. Çalışırsa belki alacak diye işverenin her dediğine razı oluyor. İki maaş yatırılacak, işçi birini işverene geri verecek! Öğle yemeği yok, işçi evinden getirecek. Servis yok, işçi aracı kendi ödeyecek. Tuvalet molası yok, su şişesine işeyecek! Ve güvenlik yok: İşçi, ölmeye girecek.

O kadar çaresizlerdi ki bunların hepsine peki dediler. O kadar güçsüzlerdi ki, kimseye seslerini duyuramadılar. Ve bütün bunlar Türkiye’nin en güçlü liderinin döneminde oluyor. O kadar güçlü ki tek adamlığa oynuyor, bütün maden ruhsatlarını o veriyor. O kadar güçlü ki madene taziyeye gitti diye orada çalışan AFAD personeline yemek verilmiyor!

[[HAFTAYA]]

O kadar güçlü ki Çankaya’yı beğenmiyor da kendine yeşil granitlerden milyon dolara koca bir saray yaptırıyor! Yönettiği ülkede maden işçisinin hayat odası yok, onun sarayında bin oda var! O saray bana Çavuşesku’nun Bükreş’in ortasına yaptırdığı sarayı anımsatıyor. Gezmiştim: Soğuk mermerler, devasa merdivenler, odalar, odalar... Çavuşesku milyon dolarlara o sarayı yaptırırken halkı karneyle benzin peşinde koşuyor, gece şehirde elektrik kesintisi yapılıyordu. Üç gündür ortada üç bakan var. Madenin işletmecisi Saffet Uyar ortalarda yok. “Benim oğlum yüzme bilmezdi, nasıl çıkacak oradan?” diye soran Ayşe Nine’nin adına, bulsak da yüzlerine tükürsek!

Onun sarayı var, ihtişamlı!

Sabah uyanınca elim gitmiyor televizyonu açmaya? Bakalım ne felaketle karşılaşacağız! Ve buyrun günümüze düşene: Isparta Yalvaç’ta bahçeye meyve toplamaya giden işçileri taşıyan araç devrilip sürükleniyor. Ayakta giden çoğu kadın işçiden 17’si ölüyor, bir o kadarı ağır yaralı! Bu felaketler doğal afet değil. Bu felaketler ülkenin kötü yönetildiğinin işareti.

Bu felaketlerin hepsinin nedeni yoksullluk, çaresizlik, kuralsızlık. Bu kuralsızlıklara göz yummak. Madendeki, trafikteki, iş yaşamındaki her türlü hak yemeye, adaletsizliğe göz yumdun mu, düzeltmedin mi, birileri ödüyor faturayı. O ödeyenler hep yoksullar, çaresizler. Ve bir AKP milletvekili gerine gerine televizyonda bu rezillikleri tartışırken “Beni siyaset yapmaya zorlamayın, ne var yani, halkımız bizi beğeniyor ki hâlâ yarısı oy veriyor” diyebiliyor!

Kalleşsiniz! Alçaksınız! Şerefsizsiniz!


Diyarbakır’da bir astsubay daha eşiyle pazardan meyve alırken ensesinden kurşunlanarak öldürüldü. Tek kelimeyle kalleşçe. Bir subaya sivil giysileri içindeyken pusu kurup arkasından vurmak yakışıyor mu sözüm ona “kurtuluş savaşı yapan gerilla”ya? BDP-HDP tasvip etmediklerini, kınadıklarını açıklamış. Batı’da yüzbinler Cumhuriyet’in kuruluş yıldönümünde sokakları doldurmuş yürürken Doğu’da binler silahlı peşmergenin geçişine sevgi gösterileriyle eşlik ediyordu.

Irak Kürtleri zor durumdaki Suriye Kürtlerine yardıma giderken Türkiye Kürtleri sanki zafer kutlaması yapıyor! Bir kere Suriyeli Kürtler Iraklılara çok da bayılmıyor. 2 bin pazarlığı yapılmıştı, gide gide 200 kişi gidiyor, onlar da savaşmayıp sadece silahları kullanmayı öğretecekmiş. Türkiye iki milyon Suriyeliye bakıyor, yaralıyı tedavi ediyor ama hiç birine yaranamıyor. Hem madem o peşmerge hemen geçemeyecekti Kobani’ye, niye ille de 29 Ekim’de silah göstere göstere geçit yaptı ki Mardin’den Urfa’ya?

Sıradaki haber yükleniyor...
holder