Elif Yılmaz Can-ı gönülden teşekkürler
HABERİ PAYLAŞ

Can-ı gönülden teşekkürler

Yeni Akit ve Yeni Şafak’a yapılan korkunç saldırı sonrası, hükümetin zirvesi dahil neredeyse tüm kademelerindeki yetkili ve etkili isimler;

- telaşla sıraya girip teker teker kınama mesajları yayınladığı için,

- hiç vakit kaybetmeden geçmiş olsun mesajlarını ilettiği için,

- peş peşe iki gazeteye ziyaretler yapıp, bu korkunç saldırı karşısında basını yalnız bırakmadıkları için,

- yaptıkları açıklamalarla ‘Basın özgürlüğü nedir? Basına saldırı neden lanetlenmelidir?’ mevzusunu halka, saldırı gününden bu yana bıkmadan usanmadan anlattıkları için,

Haberin Devamı

- saldırganların tebrik değil tevkif edileceği güvencesini verdikleri için, bir basın mensubu olarak çok ama çok teşekkür ederim.

Ortak değerlerimiz olduğunu bilmek ne güzelmiş...

---

Lidere yakışan budur
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, kendisine hakaret ettiği iddiasıyla 18 yaşındaki bir genç kıza avukatının dava açtığını öğreniyor. Davayı hemen çekip, genç kıza ağabey tadında bir mektup yazıyor.

Ve özetle diyor ki; “Sen gençsin, geleceğimizsin, seni bu ithamla hakim önüne çıkarmak bana yakışmaz. Benim görevim size barışın, kardeşliğin hakim olduğu bir ülke teslim edebilmek.”

Tebrikler, bir lidere de bu yakışır.

---

Çok korkuyorum
-Konu komşu siyaset yüzünden birbirine böyle kin beslememişti.

-Türk Kürt’ü, Kürt Türk’ü böyle düşman bellememişti.

-Yunanistan ile bile kavgamız it dalaşından öteye geçmemişti. Ve bunların hepsi ne hikmetse, ‘Barış, kardeşlik, dostluk, vatanseverlik’ kelimelerinin ağızlardan hiç düşürülmediği dönemde oldu.

*

Şimdi de birilerinin Şam’ın Emevi Camisinde namaz kılma rüyası, kanlı kabus gibi ülkemize çöküyor. Ve ben, ‘Vatanseverlik’ kelimesi ne kadar çok telaffuz edilirse, o kadar çok korkmaya başlıyorum.

---

Masal gibi...

İspanya Kralı Juan Carlos’un kızı Prenses Cristina bu hafta yine yolsuzluk davasında sanık olarak hakim karşısındaydı. Çiçeği burnunda gazeteci arkadaşımız, haberi okurken masasında kendi kendine şöyle mırıldanıyordu: “Milletin ülkesine bak ya, prensesler bile yolsuzluktan yargılanabiliyor. Masal gibi...”

*

Bunu duyunca 20 küsur yıllık bir gazeteci olarak öyle iç çektim ki...

Sanırım meslek hayatımın sesli özetiydi.

---

Pembe boyalı katil



Sivas’ta sadece kadınların bindiği, şoförlerinin de kadın olduğu ‘pembe taksi’ faaliyete geçmiş. Amacı da maşallah çok ulvi; Kadın güvenliği...

*

- Ben o ilde erkek taksici olsam “Kardeşim, biz ahlaksız mıyız? Bizi nasıl bir utançla karşı karşıya bıraktınız” diye hesap sorardım.

- Ben o ilde yaşayan kadın olsam “Katile, tecavüzcüye, tacizciye iyi hal indirimi yapılan ülkede, sarı taksiye binersem, başıma da bir şey gelirse, ben mi suçlanacağım?” diye derin endişeye kapılırdım.

- Ben o ilde yaşayan insan olsam “Katilin semirdiği kafayı boğmak yerine pembeye boyayıp, kadını cellatına mı teslim ediyoruz” diye ortalığı ayağa kaldırırdım.

*

Hanımlar, beyler uzun lafın kısası; mesele aslında sadece sizin ilin meselesi değil memleketin meselesi. Rengi de zaten pembe değil. Kan kırmızı!

---

Paralel evren turizmi
Dünyanın en büyük tur operatörü TUI Group diyor ki; Türkiye’de yaz rezervasyonları yüzde 40 düştü. Düşüşün en büyük nedeni; güvenlik riski. Turizm Bakanı Mahir Ünal da diyor ki; Türkiye algısı ve imajı üzerinde oynanıyor. Türkiye’ye yönelik bu imaj saldırısının temel taşıyıcısı da paralel yapı.

*

-Şimdi ben, “Saldırı derken IŞİD ile imajı karıştırıldı sanırım” diye saf saf konuşmayacağım.

-“Ankara katliamı, Suruç dehşeti, Diyarbakır HDP mitingine bombalı saldırı, Sultanahmet patlaması hangi ülkede yaşandı peki?” diye tuhaf sorular sormayacağım.

- Memleketin yarısının yangın yerine dönmesinden falan hiç bahsetmeyeceğim.

-Hükümetin anlattığı ile yaşadığım ülkenin aynı yer hatta aynı evrende olup olmadığı konusuna asla girmeyeceğim.

-Niye? Çünkü çözümden yanayım.

*

Sadece bir önerim var: Biz bu yaz turizm için, şu ‘Paralel evrenin’ tanıtımını yapalım. Hiç öyle milyon dolarlık reklamlara, Jennifer Lopez’i getirmeye de gerek yok. Bizim siyasilerin hepsini turizm elçisi olarak kullanalım. Bu evrenin tanıtımını onlar kadar iyi yapan pazarlamacı zaten bulamayız.

*

Yüzde yüz garanti veriyorum turizm rekoru kırarız. Çünkü, nerede yaşarsa yaşasın hiç kimse, bizim siyasilerin anlattığı o huzurlu, güvenli ülkeyi rüyasında bile göremez.

---

Naçizane tavsiyem
Başka sinema



Cannes ve Altın Küre’de kazandığı başarı sonrası yolunu heyecanla gözlüyordum. Ama bekle ki gelsin. Sağolsun, Başka Sinema yine hızır gibi yetişti. Ve bu hafta nihayet ‘Saul’un Oğlu’nu seyredebildim.

*

Film Yahudi soykırımı üzerine çekilen filmlerden hem teknik hem anlatım olarak hayli farklı. Basitçe şöyle ifade edeyim: Koltukta seyirci kalmıyorsunuz. 107 dakika boyunca, ölüleri yakmakla görevli Yahudi mahkûm Saul karakterine ilişik şekilde Auschwitz toplama kampında dolaşıyorsunuz. Dehşete bizzat kendi gözlerinizle tanık oluyorsunuz. Film sonunda üzerinize öyle bir yük çöküyor ki, koltuğa çakılıyorsunuz.

Baharın müjdesi
‘Kirli Suyunda Parıltılar’, ‘Prensesin Uykusuyum’, ‘Hayat Kaçık Bir Uykudur’ gibi başarılı albümleriyle tanınan rock grubu Redd’in hayranlarına müjde: Grubun ‘Mükemmel Boşluk’ adlı albümü 4 Mart’ta çıkıyormuş. Bahara az kaldı, birazcık daha sabır...



Müzik mucizesi
Dünyanın en önemli müzik ödüllerinden Grammy’de bu yıl bir mucize yarışacak. Evet bir mucize! Afrika ülkesi Malawi’deki en ağır suçluların tutulduğu hapishanede kurulan Zomba Prison Band müzik grubu, yaptıkları albüm ile dünya çapında müzisyenlerle yarışacak. Albümü Spotify’da dinledim, bayıldım. Dili anlamasam da efkarı içime işledi. 15 Şubat’taki Grammy’i merakla bekliyorum.

Haberin Devamı
Sıradaki haber yükleniyor...
holder