Giriş
Sokaktaki vatandaşa sorsak çok umru mu bilmiyorum ama bizim fena halde canımızı sıktı bu TBMM Başkanı’nın yine bir bahane bulup 23 Nisan Milli Egemenlik Bayramı resepsiyonunu iptal etmesi. Atamız bunu çocuklara armağan ettiği için dünyada çocuklarla kutlanan ilk ve tek bayram!
Şehitler bahane
O gün Meclis Başkanı bir resepsiyon verir, kutlamaları kabul eder. Şehitler var diye iptali nafile bir bahane. Ayrıca aynı gün, Gençlik ve Spor Bakanlığı ve Başbakanlığa bağlı TİKA tarafından desteklenen ve dini cemaatler tarafından düzenlenen “Ümmetin renkleri buluşuyor” etkinliği yapılabiliyor! Ülkeyi yöneten güçler cumhuriyet ve değerlerinden hoşlanmıyor malum. Neyse ki Cumhuriyet Halk Partisi, Meclis’de bir kutlama yapacak. Ayrıca özel kurumlar, sivil toplum 23 Nisan’a çeşitli etkinliklerle sahip çıkıyor. 15. yılını kutlayan Eti Çocuk Tiyatrosu, Kanal D ekranında oyunlarını sergileyecek. İstanbul Devlet Tiyatrosu 800 çocuğu ağırlayacak. Konserler var. Micky Mouse bile İstanbul’da geçen bir çizgi filmde lokum satıcısı rolüne soyunmuş. Ne ki, Walt Disney, AKP’nin Osmanlı pazarlamasından o kadar etkilenmiş ki çizilen atmosfer, Türkiye değil, Osmanlı! İçim acıyo
Duygu, daha yazılacak çok yazı vardı!
Duygu Asena’yı 19 Nisan’da doğum gününde anmaya başladık. Kadir Has Üniversitesi’nde buluşup yazdıklarından pasajlar okuduk, anılarımızı anlattık, gazetecilikten, kadınlık hallerinden bahsettik. “Kadının Adı Yok” ne muhteşem bir kitap başlığı, kaç kez basıldı bilen yok, 60’tan sonrasını hatırlamıyoruz! Duygu Asena, haksızlıklara karşı çıktığı için giderek kadın hakları savunuculuğuna soyunmuş olsa da, aslında her konuda başkaldırıyordu! Hayat onu gazeteci yapmıştı; kadın dergileri çıkardı. Her yaştan, her baştan kadına hitap etti. Güzeldi, tatlıydı, yumuşaktı, ama yazıları kışkırtıcı, sertti. Ancak bundan anladıklarından! Yaşıyor olsaydı ne çok isyan eder, o öldürülen, dövülen, tecavüz edilen kadınlara nasıl da sahip çıkar, “cinsel istismar”a uğramış çocuklar için nasıl da kıyameti koparırdı.
Her ölüm erken
Daha yazılacak çok yazı vardı ama Duygu, erken gitti. Onu daha iyi anlamak için yazılarından derlenmiş kitabı Şadan Öymen hazırladı. “Kahramanlar hep Erkek”, 26 Nisan’da Akbank Sanat’ta, kaçırmayın. 2 Mayıs’ta da fotoğrafları sergilenecek, kardeşi İnci Asena’nın katkısıyl
Üç kıtaya yayılan eğitim kurumu
Doğrusu bilmiyordum, duyunca da şaşırdım, BUEK’in kurucusu, başkanı Enver Yücel’le sohbet ediyoruz, meğer Bahçeşehir Uğur Eğitim Kurumları (BUEK), Washington, Berlin ve Batum’da da üniversite açmış! Şimdiki hedefi ise dünyanın en büyük ilk 3 eğitim kurumu arasına girmek, ki NewYork ve Londra’da okul açarak, 2016’da da yaklaşık 63 milyon dolarlık yatırımla 2’si İstanbul’da (Çekmeköy, Taşdelen), Ankara, İzmir, Kuşadası, Siirt, Elazığ, Hatay, Malatya, Iğdır, Çorum, Isparta, Samsun (lise), Karabük’te yeni kampüsler açarak bu hedefine ulaşacakmış.
35 bin öğrenci
Enver Yücel’i televizyonda eğitim programı yaptığım yıllardan tanırım. 1968’de Uğur Dersaneleri ile başladığı özel eğitimciliğe orta öğretimde ve sonra yüksek öğretimde yatırımlar yaparak bugün böylesine geniş bir ağa ulaşması, her şeyden önce ekonomik başarı. Şaka değil 35 bin öğrenci, 171 okuldan bahsediyoruz ki birçoğu, sadece batıda değil, doğu ve güneydoğu Anadolu’da! Zaten bu büyümeyi anlatmak için eğitimcileri değil, ekonomi yazarlarını çağırmış! Bir eğitimciyle eğitim konuşmadan olur mu, çocuk ne öğrenirse 5 yaşına kadar öğrenir diyerek okul öncesi eğitimin önemine işaret ediyor. Güney Kore örneğini vererek ekonomide gelişmek için mutlaka bilişimsel düşünce, dijital eğitim, çift dil gibi konulara değiniyor. Devletin yaptığı ise tam tersi, kodlama yazımı öğretmek yerine imam hatip okulları açıyorlar!
Fen ve bilişim
Oysa fen ve teknoloji alanında ilerlemek gerekiyor. Bahçeşehir Okulları öğrencilerinin üniversiteye yerleşme oranı ise yüzde yüz olduğunu öğreniyorum. Üniversite öğrencileri ise mutlaka bir yıl başka bir üniversitede de eğitim görüyorlar. Bu da bir 23 Nisan armağanı diyorum
