Yazgülü Aldoğan Darbe teşebbüsü bir gecede olmadı
HABERİ PAYLAŞ

Darbe teşebbüsü bir gecede olmadı

Bu ülkede en az üç darbe görmüş biri olarak, üstelik en kanlısını ve en kaotiğini de yaşamak zorunda kaldığım için elbette çok çok üzgünüm. Kafamda sorular sorular... Gerçekten de 15 Temmuz 2016 gecesi saat 16.00’da MİT haber verene kadar kimse bir darbe kalkışması olacağını bilmiyor muydu? Geriye gidelim. Ordunun Atatürkçü ve en parlak subaylarının “darbe yapacaklar” iddiasıyla gözaltına alınıp Silivri’de sürüm sürüm süründürüldükleri, Türkan Saylan gibi bütün hayatını çocukların eğitimine harcayan bir sivil toplum gönüllüsünün üstüne çullanıldığı günlere... Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’ın yaverinin itirafları o kadar bağlantılı ki bu geriye gidişle. FETÖ, özellikle Anadolu’nun okumak isteyen, zeki, parlak çocuklarına el atıyordu. Onları maddi manevi destekliyor, önlerini açıyor, ışık evlerinde büyütüyor, beyinlerini de bir gün ülkeyi ele geçirmek üzere zehirliyordu. Türkan Saylan ve arkadaşları bunun için Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ni kurdu. İşte bunun için, daha sonra yurt dışına kaçmak zorunda kalacak olan Gülseven Yaşer eğitim vakfı kuracaktı. FETÖ’cülerin yoksul çocukları okutmak gerekçesiyle yasadışı örgütlemesine engel olabilmek için o çocuklara sahip çıkmak, onları çağdaş, Atatürkçü, bilimsel düşünce ve demokrasiye uygun yetiştirmek için. ÇYDD’ye bunun için düşman olundu.

Haberin Devamı

Devleti ele geçirmek

FETÖ’nün üç hedefi vardı: Mülkiye, Harbiye, Adliye. Çünkü kaymakam ve idari kadroları, askeriyeyi, hukuk kadrolarını ele geçirirseniz ülkeyi yönetirsiniz. Hangi amaçla, nereye gitmek için? Dini cemaat olan Fethullah Cemaati’nin hedefi Türk İslam Cumhuriyeti’ydi. Nitekim o parlak öğrenciler özellikle SBF, hukuk fakülteleri, askeri okullara yerleştirildi. Bir kısmı yurt dışında açılan Gülen Okulları’nda öğretmen olarak istihdam edildi.

Askere darbe

Gülen Okulları yurt dışında öğretim misyonuyla kaldığı sürece kimsenin itirazı olamazdı. Türkiye lobisini oluşturacak, ticari ilişkileri canlandıracak bir oluşum olarak süregiderdi. Ama yurt içi ve dışındaki bu ticari ilişkilerin örgüte kaynak sağlamak için kullanıldığı, özellikle Anadolu’da ticari ilişkilerin baskı ve kollamayla örgüt tarafından denetlendiği, akademik çalışmalarla bile ortaya çıkarıldı. Ülkeyi ele geçirme girişiminde en büyük engeli Türk Silahlı Kuvvetleri’nin müdahalesi olarak gören FETÖ, Balyoz ve benzeri davalarla ordu içindeki Atatürkçü güçleri temizlemeyi de “askeri vesayeti kırma” adı altında siyasi iktidara ve kamuoyuna kabul ettirdi. O dönem haksız iddialarla darbe yapmakla suçlanan subaylar isim isim FETÖ mensuplarını ihbar ettilerse de kimseye dinletemediler.

Haberin Devamı

Büyük temizlik

İşte Genelkurmay Başkanı Akar’ın yaveri Yarbay Levent Türkkan’ın anlattıkları bu yılların özetidir. Türkiye’nin çağdaş, demokratik, laik bir hukuk devleti olması, ülkenin rayına oturmasına neden olacak. Türkiye çok badire atlattı. Bu badireyi de ders çıkararak atlatacağına inanıyorum. Cumhuriyet tarihinin en büyük kadro temizliği yapılıyor. Devletin içine sızmış bir çete temizlenirken ortaya çıkan görüntü, ortada devlet kalmadığı! Elli-altmış bin kişi! Aileleriyle birlikte ne kadar büyük bir rakam! Umarız ve inanmak istiyoruz ki kurunun yanında yaş da yanmayacak. Hukuk adil bir biçimde işleyecek, adalet yerini bulacak

Haberin Devamı

idam, ceza değil can almadır

Ne Apocuyum, ne FETÖ’cü. Ne darbeciyim, ne şucu bucu. Yıllarca aynı şeyi savundum: İnsan hakları, demokrasi. Darbe diye ayaklanmaya kalkışıp da kendi halkına ateş edenlere öfkem büyük, “Madem başaramadınız, son kurşunu kafanıza da mı sıkamadınız şerefsizler” diye ben söylendim ilk. Ama ülkemde darağaçları kurup insanların devlet tarafından sallandırılmasına da karşıyım. Devletin görevi öldürmek, asmak, kurşuna dizmek değildir. Çünkü en adil hukuk bile hata yapabilir. Geri dönüşü yok! İdam, yanlışta geri dönülemeyecek bir uygulamadır. Bir tek kişiyi bile haksız yere assanız vicdanınız nasıl rahat edecek? Üstelik de müebbet gibi çok daha ağır bir ceza varken bırakın insanları öldürüp kurtarmayı. Onlar en ağır cezaları hak ediyorlarsa alsınlar ama hayatları boyunca da vicdan muhasebesi yapsınlar

PKK ve IŞiD beklemede

Teşekkür mü etmeli, nasıl anlamalı bilemedim. Kanlı ayaklanma girişiminden bu yana ne PKK’dan bir saldırı var, ne IŞİD’den bir canlı bomba eylemi. Oysa meydanlar insan dolu, ortam müsait. Bu sessizlik nedendir diye düşünürken bunları iyi analiz eden birine sordum: Durumdan istifade eden pozisyonuna düşmek istemiyor da olabilirlermiş, nasıl olsa birbirlerini yiyorlar, biz fazlalık etmeyelim diye düşünüyor olabilirlermiş! İkisi de manidar

Sıradaki haber yükleniyor...
holder