Dinle uyut, baskıyla korkut, yardımla avut!

Bizimkisi züğürt tesellisi. Elin ekonomik krizden kırılan memleketinde yıllardan sonra ilk kez bir radikal sol parti seçim başarısı kazandı ve liderleri 40 yaşındaki Alexis Tsipras (Çipras) hükümeti kurdu diye bir sevinç, bir sevinç!.. Küçücük Yunanistan Avrupa’ya meydan okuyarak bağımsız politikalar izleyebilecek mi göreceğiz ama bizim seçimlere 6 ay kaldı diye yüzde 50’lik iktidarın dibine kadar dini motifleri kullanmasını yaşlı gözlerle izliyoruz.

Hayır, samimi olsalar, başımın üstünde taşıyacağım da, tamamen duygusal! En hassas damarı buldular: Dinle uyut, baskıyla korkut, yardımla avut! Somali’ye gitmiş, “Bu yolda şehadet olabilir” demiş. Somali yollarında niye şehit oluyorsun? İnternette site üzerine site kapattırıyor, başta Cumhuriyet Gazetesi, Kadıköy Belediyesi gibi hâlâ laik ve zinde kalmış güçleri parçalasınlar diye dincilerin önüne atıyorlar: Peygambere hakaret ediliyormuş.

Kimsenin kimseye hakaret ettiği yok, sadece insanların fikirleri yüzünden öldürülmesine karşı çıkılıyor. “Madem öyle başbakan niye gitti Paris’teki yürüyüşe?” diyorsun ama bu gürültüde duyan kim? Zaten dertleri anlamak değil, saldırmak ve kamplaştırmak için bahane bulmak! Kendi yarattıkları ekonomik krizi bile Merkez Bankası’nın faiz politikasına yıkıp kendi politikalarından mağdur duruma düşmüş gibi yapıyorlar ya, ben ne diyeyim? İyice dibe vurmadan yukarı çıkılmaz. Yunanistan vurmuştu. Demek ki biz daha dibe vurmamışız. Ağırlıksız dalış, yavaş iniyoruz... Nefesimiz yeter inşallah dibe vurana ve geri çıkana kadar.

[[HAFTAYA]]

IŞİD’i kim destekliyor?

İnternet sitelerine düşen flaş haberler Kobani’nin IŞİD’den temizlendiğini bildiriyor. Bir kurtuluş söz konusu ise de Kobani’den geriye bir şey kalmadığı ortada! IŞİD’e karşı koalisyon güçlerinin uçakları bombalamadan önce de pek bir şey yoktu şimdi herhalde hiç bir şey yok! Kobanililer muhtemelen Suruç’ta! Dünyanın başına bela olan IŞİD konusunda Türkiye’nin tavrını açıklayan çok çarpıcı iki mülakat yayınlandı dün. Bunları birleştirdiğiniz zaman düşünceleriniz netleşiyor.

Hürriyet’te Cansu Çamlıbel’in konuştuğu Türkiye uzmanı ABD’li stratejist Michael Werz “Türkiye Musul Konsolosluğu’nun düşmesi, Kobani olayında istihbarat hataları ve yanlış okuma yüzünden seyirci kaldı. IŞİD’e karşı koalisyona üye olmadı. İncirlik Üssü’nün kullanılmasına da izin vermiyor. Bu büyük bir endişe kaynağı” dedi.

Amerikan dış politika dergisi Foreign Affairs’e konuşan Suriye lideri Esad “Suriye’de olanlardan Erdoğan sorumlu, çünkü o El Kaide’nin tabanını oluşturan Müslüman Kardeşler ideolojisine bağlıdır. Müslüman Kardeşler, 20’nci yüzyılın başlarında şiddet içeren siyasi İslam’ı özendiren ilk siyasi İslami örgüttür. Erdoğan bu değerlere inandığı için hâlâ IŞİD’i desteklemekte” diyor. Suudi Arabistan ve Katar’ın Türkiye üzerinden IŞİD’i desteklediğini iddia eden Esat’a eleğe dönmüş sınırlarımız ortadayken “Yok öyle bir şey” diyecek halimiz var mı?

Anneme sapık olduğumu söylemeyin!

Furkan Vakfı Kurucusu Alparslan Kuytul’u dinleyince aklıma Fransız reklamcı Jacques Seguela’nın kitap başlığı geldi: ‘Anneme Reklamcı Olduğumu Söylemeyin, O Beni Genelevde Piyanist Sanıyor’. Kuytul da şunu der gibi: “Anneme sapık olduğumu söylemeyin, o beni dindar sanıyor!” Kuytul’a göre İslam hayal aleminde yaşamıyor, gerçekçi: “Annen de olsa, diz kapağının üstü tahrik eder. Diz kapağından yukarıya, hatta sırtına bile bakamazsın” diyor ve devam ediyor: “Tozpembe hayallerde gezmiyor İslam. ‘Olmaz canım, annesiyle olur mu, bacısıyla olur mu?’ İslam hayal kurmuyor, gerçeği söylüyor. ‘Olur’ diyor. Biri yapmazsa biri yapar. ‘Olur mu?’ diyenlerin başlarına geliyor.” Bu inanışa göre erkek çocukların anne sütü emmesi de caiz değil, üç aydan sonra işin zevkini çıkarırlar! Psikolojide annesine ilgi duyma sapıklığına OEDİPUS kompleksi deniliyor.