Elif Yılmaz Diriliş değil hortlayış
HABERİ PAYLAŞ

Diriliş değil hortlayış

Susurluk Skandalı’nı hatırlıyorsunuz.

Bir kamyonun çarptığı Mercedes’ten devletin tüm pisliklerinin ortaya saçıldığı, büyük vatanseverlerle yüzleştiğimiz o meşhur kazayı...

O kazayla;

- Türkiye; kınalı elleriyle hayatlarının baharında gencecik çocuklarını toprağa verirken, “Vatan için öldüler” diye cenazelerinde nutuk atanların, aslında mezar taşlarından kendilerine kale kurduğunu

- ‘Vatan-millet menfaati’, diye diye onlarca garibanın ocağını söndürürken, kendilerinin uyuşturucu, silah paralarıyla nasıl saltanat içinde yaşadıklarını

Haberin Devamı

- Varlığını varlığına armağan ettiğimiz büyük devletimizin nasıl bir cinayet şebekesi, suç çetesi haline getirildiğini

- Kısaca; büyük vatanseverlik masalıyla, yıllarca bir pisliğin içinde milletçe nasıl uyutulduğumuzu

- Bir milletin, oluk oluk akan kanıyla siyasi vampirlerin nasıl beslenip semirdiğini

Öğrenmiştik...

Dönemin Başbakanı’nın bu pislikleri örtbas etmek adına “Devlet için kurşun atan da, kurşun yiyen de şereflidir” deyip çakma vatanseverlik edebiyatının en unutulmaz repliğini tarihe nasıl armağan ettiğine de şahit olmuştuk...

Bunları niye mi yazıyorum? Şimdilerde tarih şuuru kazanmak en önemli milli meselemiz ya hani....

Benim de bir katkım olsun istedim. Kuruyemişçi açılışına bile Osmanlı’ya ışınlanıp Mehter Takımı getiriyoruz ya hani...

Öyle uzun yolculuğa gerek yok, bir de yakın tarihi ziyaret edelim dedim.

Osmanlı dizisindeki Ertuğrul Gazi karakterini, sanki gerçeği dirilip de gelmiş gibi protokolle karşılayan tarih şuuruyla, giderek şuursuzlaşırken, aslında hangi tarihi karakterlerin hortlayabileceğini bir düşünelim istedim.

Yoksa, kötü mü ettim!?

***



ŞAHANE BİR BELGESEL

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde 5 üniversiteli kadın Niğde’de sokağa çıkıp eylem yaptı.

“Tacize, tecavüze uğramak istemiyoruz” diye kısacık bir basın açıklaması okuyup arkasından da “Kadınlar özgür olsun” diye iki kere slogan attılar.

Sonra, çevrede toplaşan erkeklerden biri “Bunlar terörist. Niye alkışlıyorsunuz” diye çemkirmeye başladı.

Bu adamdan cesaret alan başka bir erkek “Şehitlere niye eylem yapmadınız?” diye kadınların üzerine yürüdü. Bir ayda 84 kadının öldürüldüğü ülkenin erkekliğini tabii ki bu da kesmedi.

Haberin Devamı

Hızını alamayan bir hıyar da yerde oturan genç kadınlara tekme savurdu. Ah be tutmasalardı, nasıl güzel ağız burun kıracaktı oysa ki. Hevesi kursağında kaldı.

Polis geldi. Ne yaptı peki? İleri demokrasisine kayyum atanan ülkemin polisi, o tekmeci hıyara değil de onlara tepki gösteren erkeğin üzerine abandı.

Ben olanları TV’de seyrettim. Siz internetten bulup izleyebilirsiniz.

Bu kısacık görüntü, Türkiye’de her türlü terörün, memleketin nasıl koca bir mezarlığa dönüştüğünün kısa metrajlı şahane bir belgeselidir.

Ha bu arada; o 5 kadın da delikanlılığın kitabının gerçek yazarlarıdır. Kendilerine buradan selamlar, saygılar...

***

İNSANLIK DİPLOMASI

Yalova’da okuyan Diyarbakırlı R.E. adlı genç kızın evi basılıyor.

Evi basanlar da aynı yüksek okuldan 6 genç kız. R.E.’yi darp edip, bu anın fotolarını çekiyorlar.

Arkasından Diyarbakırlı kızın alnına rujla T.C. yazıp eline de Türk bayrağı vererek fotoğrafını çekip paylaşıyorlar.

Haberin Devamı

Haberi okuduğumda tüylerim diken diken oldu. Ne acı; yüksek okul tahsili yapan bu kızlar, bunca yıl ‘Vatanseverlik’ ile ‘faşistlik’ arasındaki farkı öğrenememiş.

Diploma alsalar ne olacak ki?

İnsanlıktan zaten çoktan sınıfta kalmışlar. Yazık çok yazık...

***

TARİHE GEÇEBİLİRİZ

İzmir’de çete kurmak, yağma, yaralama, tehdit suçlarından 15 yıla kadar hapis istemiyle yargılanan sanık, bu haftaki duruşmasında ‘Vereceğiniz karara da, heyetinize de saygı duymuyorum’ diye mahkemeye restini çekti.

Vallahi şaka maka, dünyada anarşizmin kitleselleşip iktidara geldiği tek ülke olarak tarihe geçebiliriz ha...

Hazır olun.

***

BİRİNCİLİK KÜLÜNK'ÜN

Cumhurbaşkanı’nın Anayasa Mahkemesi ile ilgili açıklamasından, sonra yüksek yargıyı taşlama yarışında en ağır sözler hangi AKP’liden gelecek diyordum ki...

AKP İstanbul Milletvekili Metin Külünk “Anayasa Mahkemesi’ni kapatalım” diyerek ipi göğüsledi. Külünk’ü aşabilecek bir tek cümle var.

O da ‘AYM üyelerini vatan hainliğinden asalım.’ İdam cezası da ülkemizde 2004’te kaldırıldığı için bu yarışta birincilik Külünk’e kaldı.

Geride kalanlar üzülmesin, bir sonraki mevzu için tetikte bekleyip, yaratıcılıklarını geliştirsinler...

***

KADINLAR ÇİÇEKTİR

Osmanlı tuğrası önünde, sarkık bıyıklarıyla verdiği pozdan anladığım kadarıyla ‘milli değerlerine’ sıkı sıkıya bağlı Emre A. adlı şahıs kendisinden boşanmak isteyen karısını sokak ortasında öldürmeye kalktı.

‘Ya benimsin ya kara toprağın’ şeklindeki felsefi akımının güzide üyelerinden olan bu şahıs, tetiği çekti, eşini vurdu.

İkincisini sıkıp tam kadını öldürmek üzereyken komşu kadınlar balkondan saksıları kafasına yağdırdı. Kadın ölümden kurtuldu.

Böylece ‘Kadınlar çiçektir’ klişesi de gerçek anlamına kavuştu. Umarım ders olmuştur...

***

SAYENİZDE KENDİMLE BARIŞTIM

Bu hafta, muktedirin ‘kadınları ‘kurtaracak müthiş planını öğrendik, biliyorsunuz. Türk tipi kadın hakları modeli...

‘Memleketimizin refahı için en hayırlısı’ olduğu dışında hakkında hiçbir şey bilmediğimiz Türk tipi başkanlık modelini çözmek için milletçe boğuşurken, yine bir muamma ile baş başa bırakılmak hiç iyi olmadı.

Ama neyse ki imdadımıza Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü’nün etkinliği yetişti.

Emine Erdoğan’ın burada yaptığı “Harem aslında bir okuldur” övgüsüyle, en azından Türk tipi kadın hakkı denilen modelin tapusunun nerede, kimde olduğunu öğrendik.

Ben de, harem kriterlerini düşününce, hayatımda ilk kez tipten kaybettiğime ahlanıp vahlanmadım.

Aksine tipsizliğime şükrettim. Kendimle barıştım. Sağolun, varolun

Sıradaki haber yükleniyor...
holder