Giriş
Ringde dayak yiyen boksöre döndük, bir yumruğu hazmedemeden öteki geliyor: Milli değil, Dini Eğitim Şurası’nda Türkiye’yi IŞİD’leştirecek nesli yetiştirecek kararlar için düğmeye basıldı. Öyle isteğe bağlı filan da değil. Parmağını burnumuza sallıyor: “İsteseler de istemeseler de öğrenecekler...” İstemeseniz de zorunlu din dersi, zorunlu Osmanlıca, zorunlu namaz, zorunlu tesettür! Fatih’in Çarşamba’sı hakim oluyor bütün ülkeye, sokaklarda başı açık kadınları sayabiliyorum artık!
Böyle giderse yakında bütün okullar Osmanlı’daki mahalle mektebine dönecek! Yetmiyor, RTE dün Din Şurası’nda artık saklamadığı niyetini açıklıyor: Laikliği kaldırmak! “Din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması da ne oluyor” demeye getirirken ettiği cumhurbaşkanlığı yeminine ve anayasaya ters düşüyor, ne gam! Oysa ne konuşulmalıydı eğitim şurasında?
Teknolojiye uyum, bilgisayar, matematik, fen derslerinin etkinliğinin arttırılması... Uygar dünyayla adapte olmak için İngilizce... Sağlıklı yaşam için obeziteyle savaş, spor, yüzme... Çevre bilinci, müzik, kültür, sanat... İnsan hakları, eşitlik... Çocuklarımıza öğretmemiz gerekenler bunlar! Bu dünya için, ahlaklı, sağlıklı, gelişmiş bireyler olsunlar diye. Ama ne diyor, “İsteseler de, istemeseler de!..” Zaten öyle de oluyor. Despot!
[[HAFTAYA]]
Artık hiç birimizin can güvenliği yok!
Artık Türkiye’de iktidara karşıysanız, muhalifseniz, can güvenliğiniz yok. Fikirlerinizi açıklamanız, yazmanız, sosyal medyada paylaşmanız durumunda başınıza gelebilecekler vahim! Gidişi görüp de istifa etmiş AKP Elazığ eski Milletvekili Feyzi İşbaşaran attığı tweetler nedeniyle gözaltına alındığı Beyoğlu Karakolu’na girerken kapıda bekleyen organize bir grup tarafından linç girişimine maruz kalıyor, kurtuldum sanırken gece tutulduğu karakol odasında Sedat Peker’in avukatı tarafından dövülüyor!
Gözaltındaki bir sanığın içeri sokulan bir avukat tarafından dövülmesi skandal değilse nedir ve hangi hukuk devletinde gerçekleşebilecek bir olaydır? Sindirme, korkutma, caydırma faaliyetini görüyor musunuz? Silivri mahkemeleri dönemi kapandı ama boşuna rahatlamayın: Feyzi İşbaşaran çıkarıldığı mahkemede tutuklandı. Tutuklu bulunduğu sırada Sedat Peker’in adamları tarafından şişlenme olasılığı yüzde kaçtır? Sedat Peker, avukatının İşbaşaran’ı “ziyaret ettiği sırada kendi kendisini, başını duvarlara vurmak suretiyle yaraladığını” yazmış, buyrun inanın. Bu eski milletvekilinin suçu twitter’dan arada bir AKP ve liderine saydırmakmış.
Hani başkalarının yazdıklarından çok daha fazlası değil! Ama artık hiç bir eleştiriye, karşı çıkışa tahammül yok. Hele içlerinden çıkıp ters düştü diye eski milletvekilini linç edeceklerdi! Hakaret varsa mahkemede hesabını verir. Mafya usülleri de ne oluyor? Şimdi gel de gönül rahatlığıyla yazı yaz, tweet at!
Hukuk varsa işe yaramalı!
İdama mahkum edilmiş birinin infazı, son itiraz karara bağlanmadan yapılabilir mi? O kişinin öldürülmesi, geri dönülemeyecek bir hata değil midir? Urla’da ağaçların kesilmesine mahkemeye itiraz ediliyor ama santral yapacak firma hemen gelip kesiyor. Hukuk, zararı önleyemeyecekse ne işe yarar? Yanlış nerede? Yürütmeyi durdurma kararı vermeyende!
