Giriş
Tarihi geçmişi dışında sıkıcı bir taşra kentini dünyanın gastronomi (yemek kültürü) merkezi yapmak için bir mutfak şefi yetmiş: Lyon ve Paul Bocuse’den bahsediyorum! Paul Bocuse, kendi “yeni” mutfağını geliştirdikten sonra Fransa’daki gelişmiş gastronomiye katkıda bulunmak için şeflere yıldız vermeye başlıyor. Bu “yıldızlı” şefler o kadar büyük rağbet görüyor ki uluslararası bir yarışma başlıyor.
[[HAFTAYA]]
1987’den beri Fransa’da düzenlenen Bocuse d’Or şef yarışmasını kazanmak için bugün dünyanın 60 ülkesinden 2 bin şef yarışıyor, finale ise 24 ekip kalıyor. Bu yılki yarışmanın sonucu açıklanırken salondaydık. Finale kalan ülkelerin 4’er kişilik ekipleri sahneye dizilip heyecan içinde beklerken salon, ülkelerin bayraklarıyla yapılan tezahüratla inliyordu. Ve sürpriz: Norveç birinci, ABD ikinci, İsveç üçüncü, Fransa ise sadece 7. Balık dalında Japonlar, et dalında Finliler birinci. Türkiye, elemelerde 17. olduğu için finalde yarışamadı.
METRO Grosmarket’in ana sponsor olduğu yarışmada Fransa’nın bu kadar gerilerde kalmasını nasıl karşıladığını yarışmanın ana sponsorlarından Metro Grosmarket’in Güney Avrupa Bölge Direktörü Pascal Gayrard’a soruyorum. “Hep Fransızlar kazanacak değil ya. Çok çalışan kazanıyor, bu yarışmanın ne kadar tarafsız ve uluslararası olduğunu kanıtlıyor” diyor.
Kominin çalışılan yeri temiz tutmasından malzemenin ziyan edilmemesine, yerel bir ürün kullanımından yemeğin tadı ve sunumuna kadar pek çok kriterin rol oynadığı oylamada kazanan 3 büyük ülkenin de gelişmiş olması bileşik kaplar meselesini kanıtlıyor. İyiyseniz, her yerde iyi oluyorsunuz! Türkiye’den 17’nciliğe yükselen Şef Gürcan Gülmez’e Türkiye METRO 2 yıl boyunca sponsor olmuş. Küçümsemeyelim, Türkiye’nin ilk kez katıldığı bu yarışta 17’ncilik de fena değil!
Karpuz Diyarbakır’dan sarımsak Taşköprü’den
Türkiye Metro Market’in en önemli çalışması ise gıdaların üretildiği yerin işaretlenmesi, yerel ürünlerin desteklenmesi. Bir ürün en iyi nerede çıkıyorsa oradan tedarik ediliyor. Bunlar eskilerin “menşei şehadetnamesi” dedikleri türden tescilleniyor. Bu ürünlerin sayısı 49’a çıkmış. Pascal Gayrard’ın söylediği önemli; “Bugün artık müşteri değil, mal bulamayız diye korkmaya başlıyoruz.
Çinliler bizim yediğimizi yemeye başlarsa yiyecek şey bulamayız!” Türkiye METRO Market’in Genel Müdürü Kubilay Özerkan bir üreticiden buldukları eski tohumları ekerek daha tatlı ve aromalı eski Diyarbakır karpuzunu yeniden nasıl yetiştirdiklerini, Ortaca limonu, Karacadağ pirinci için nasıl uğraştıklarını anlatıyor. Sadece üretici değil, tabii ki müşteri de önemli.
