Giriş
AKP’nin cumhurbaşkanı adayı Erdoğan, 13 yıldır ilk kez dünkü grup toplantısında parti örgütünden açıkça şikâyet etti. “Ne yazık ki içimizde de hâlâ bu yapıya (cemaate) gereken tepkiyi koymayanlar var” diye uyardı partilileri. Bu cümle açık ve analize ihtiyacı yok. Ama Erdoğan’ın bu cümleye bağlı olarak bir paragraf sonra sarfettiği sözleri ise cümle cümle analiz edelim.
Dedi ki; “AK Parti’nin geleceğiyle ilgili hiçbir tartışmaya mahal olmadığını defalarca vurguladım.”
Anlamı: Birçok AKP’li parti toplantılarında “Köşk’e çıkarsanız parti zayıflar” endişesini dile getirmişti. Erdoğan yanıt olarak anayasanın cumhurbaşkanına olağanüstü haller için verdiği hükümete başkanlık yetkisini sürekli kullanacağını söylüyordu. Bu Türkiye için başkanlıktan da ileri bir ‘tek adam’ rejimi anlamına geliyor. Erdoğan partiyi bırakmayacağını o gün bugündür her mitingde ima ediyor. Dünkü “Tarafsız değilim, milletin tarafıyım” açıklaması da manidar. Belli ki partide önemli endişe var ve bu Erdoğan’ın yumuşak karnı. Bunu anladık.
Dedi ki; “Kulislerin, dedikoduların, fitne ve nifak girişimlerinin başarıya ulaşma imkânı yok.”
Anlamı: ‘Nifak, fitne’ sözcükleri AKP’nin Erbakan’dan miras siyasi kültüründe parti içi muhalefeti anlatır. Erdoğan ilk kez partisi içindeki bir sorunu kamuya açık etti. Açıkça çıkışmasındaki amaç “Benimle partililerin önünde hesaplaşırsınız. Çekinmem” diye meydan okumaktır. Yoksa zafiyet görüntüsü verme pahasına sorunlarını bizimle paylaşmazdı. Ayrıca bu sorunun kendisine seçim kaybettirecek kadar sıkıntı vermeyeceğini de hesaplamış olmalı.
Devam ediyor; “AK Parti davasının istikametini değiştirmek isteyen, kendini tarihin çöplüğünde bulur.”
Anlamı: Parti içinden farklı istikamette birileri varmış, yine anladık. Buna sıradan partili cesaret edemeyeceğine göre kim bunlar? Ağır toplar olmalı. Örneğin Erdoğan en ileri başkanlık sistemi isterken “Tercihimiz parlamenter demokrasi” diyen Gül, Arınç ya da Çiçek olabilir mi? Hem ağır top hem ters demeçler. Bu suçlamaya muhatap başka zanlı yok gibi.
Diyor ki; “Seçime 1.5 ay var. Önce seçimi tamamlayacağız.”
Anlamı: AKP örgütünü diri tutmaya çalışıyor. Örgüt, 30 Mart’ta liderleriyle ilgili ağır iddialara rağmen dipdiriydi. Yerel seçimlerde partililer “Amcaoğlum da encümene aday” gibi kişisel gerekçelerle canla başla çalışır. Ama bu kez Erdoğan’ın şahsına çalışacaklar. “Örgüt geleceğini Erdoğan’ın ‘başkanlığı’nda görürse yine iyi çalışır.
Diyor ki; “Partinin geleceğiyle ilgili kararları seçimden sonra vereceğiz. Kulisler, dedikodular boşa kürek çekmektir, enerji israfıdır.”
Anlamı: Bülent Arınç geçen hafta Hürriyet’e yaptığı “Gül partiye dönerse ‘Gelme’ diyemeyiz” açıklamayla boşa kürek çekerek enerjisini israf etmiş görünüyor. Zamanında “Cemaatle AKP arasında sorun var gibi” diye yazdığınızda “Fitneci” denirdi. Bugün ilişki “İnerine giriyoruz” kıvamında. Erdoğan-Gül için yazılanlar da aynı fitneci damgasını yedi. Ama dünkü sözlerden sonra mızrak çuvala sığacak mı göreceğiz?
