Nedim Şener Gül'ün açıklamasını polise kim sızdırdı?
HABERİ PAYLAŞ

Gül'ün açıklamasını polise kim sızdırdı?

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün danışmanı Ahmet Sever’in “Abdullah Gül İle 12 Yıl” isimli kitabı, 1980’lerden beri devletin içine sızmış ve yıllarca hukuksuzluklara imza atmış cemaatçi çete elemanlarıyla işbirliği halinde yapılan cemaat gazeteciliğini gözler önüne seriyor. Zaman Gazetesi yöneticisi Ekrem Dumanlı’nın yaptıklarından söz ediyorum; cemaat çıkarları için gerçeği çarpıtarak gazeteciliği kullanan kişiden. Ne demek istediğimi açıklayayım;

Ahmet Sever’in kitabına göre, 3 Mart 2011 günü Odatv operasyonunun ikinci dalgasında Ahmet Şık ile gözaltına alındığımızda 4 Mart günü Cumhurbaşkanı Gül, sabah danışmanlarıyla bu konuyu konuşmuş. Danışmanlardan kimi bizim suçlu olabileceğimizi kimi tepki gösterilmesi gerektiğini söylemiş. Ancak Gül, 5 Mart günü Ahmet Sever’i arayıp, iki gazeteye verilmek üzere yazılı açıklama hazırladığını söylemiş. Gazetelerden biri tutuklandığımda çalıştığım Milliyet, diğeri cemaatin Zaman gazetesi olarak belirlenmiş.

Gül: Kaygı duyuyorum

Gül yazılı açıklamasında, “Olup bitenleri takip ettiğimde intibaım şu ki; kamu vicdanında kabul görmeyen bazı gelişmeler oluyor. Bu hal, Türkiye’nin geldiği ve herkes tarafından takdir edilen görüntüsünü gölgelemektedir. Bundan kaygı duyuyorum” diyordu.

Milliyet, Abdullah Gül’ün verdiği gibi “Kaygı duyuyorum” başlığıyla çıktı. Zaman ise “Umarım hiçbir gazeteci mesleğini başka amaç için kullanmaz” diye sürmanşet yaptı. Zaman manşetini ise “Bu mu gazetecilik?” diye yalanla dolu bir habere ayırmıştı.

Ahmet Sever, kitabında Cumhurbaşkanı’nın tepkisini şöyle anlatıyor;

“Yanına gittiğimde Cumhurbaşkanı’nın verdiği mesajın Zaman’da bu şekilde yansıtılmasına çok şaşırdığını gördüm. Bana durumu şöyle izah etti: ‘Ekrem beyi Tarabya’ya çağırdım. Açıklamamı kendisine verdim. Ardından ‘Sayın Cumhurbaşkanım, peki gazeteciler gazetecilik dışında faaliyette bulunabilirler mi?’ diye sordu. Ben de ‘Elbette bulunamazlar’ karşılığını verdim. Hepsi bundan ibaret.

Olacak iş değildi. Zaman’ın genel yönetmeni Ekrem Dumanlı, Cumhurbaşkanı’nın mesajından rahatsız olmuş, daha da kötüsü haberi çarpıtmıştı.”

İki gün önce adliyeye sevk


Bir de bizim yaşadıklarımız var. 3 Mart 2011 Perşembe akşam üzeri Emniyet’in nezarethanesine konduk. Kapıya gelen polis her gün gözaltı süresinin uzatıldığını bildiriyordu. 4 günlük gözaltı sonrası 7 Mart Pazartesi günü savcılığa çıkarılacağımızı söylediler. Ama polisler 5 Mart Cumartesi günü öğleden sonra bizi alelacele savcılığa götürdü. Sokakta gazeteciler ayaklanmış, yurtdışından tepkiler gelmişti. Telaşı bundan sandım ama neden farklıymış.

Savcı Zekeriya Öz bile o gün için hazır değildi. Öyle ki; polisin aceleyle hazırladığı sorulardan bile habersizdi. Soruları elimdeki fotokopiden ben okudum, ben yanıtladım. Ahmet Sever’in kitabındaki o bölümü ve benim yaşadıklarımı bir araya getirdiğimde ortaya şu sonuç çıkıyor; Belli ki savcılık ve polisler Cumhurbaşkanı’nın açıklamasından haberdar edildi. O yüzden Cumhurbaşkan’nın sözleri gazetelerde yayınlanmadan önce 5 Mart günü bizi tutuklamak için mahkemeye koşturdular. Cumhurbaşkanının açıklaması 6 Mart günü Milliyet’te ve Zaman’da yayınlandı. Biz o saatte Metris’te koğuşumuza yerleştirilmiştik bile. Belli ki biri polis ve savcıyı “Cumhurbaşkanı’nı açıklama yaptı elinizi çabuk tutun” diye uyardı. Şimdi soru şu; bu açıklamayı polis ve savcılara ya Abdullah Gül, ya Ahmet Sever, ya Fikret Bila ya da Ekrem Dumanlı sızdırdı. Sizce hangisi?

Haberin Devamı

Haberin Devamı
Sıradaki haber yükleniyor...
holder