Irkçılık sadece ABD'deki siyah karşıtlığı mı?

Suriyeli mültecilere vatandaşlık verilmesi fikrini eleştirirken işi ırkçılık boyutuna getiren zihniyeti dün eleştirdim. Türkiye’nin Suriye politikasını, mülteciler konusundaki plansız-programsız uygulamalarını, Avrupa’ya karşı bu konudaki tavrını eleştirmek başka bir iş, “Suriyelileri istemiyoruz” demek başka...

Öncelikle şunu bilelim, bugün sayıları 4 milyona yaklaşan Türkiye’deki Suriyeli mülteciler buraya tatil maksadıyla gelmedi. Kirli bir iç savaştan kaçıyorlar. İstirahat için değil, ölmemek için buradalar.

Sokaklarda çoğu zaman dilencilik yaparken rastladığınız o Suriyeli çocuklar, bugün bu sokaklar olmasaydı Suriye sokaklarında patlayan bombalarla, kurşunlarla can vereceklerdi. “Bana ne kardeşim?” demeyi, “Gitsin ölsünler ülkelerinde” demeyi kendinize, yediriyorsanız buyurun deyin! Ama şunu bilin ki bunun adı ne insanlık ne de vicdan... Irkçılığı Amerika’daki siyah karşıtlığına indirgeyenler şunun farkına varmalılar: “Suriyelileri istemiyoruz” lafı bile başlı başına düpedüz ırkçılıktır.

Peki, ne yapalım? Suriye’deki iç savaşın faturasını tek başımıza biz mi ödeyelim? Kundaktaki bebeklerin can verdiği, gençlerin işsizlikten kıvrandığı, binlerce ailenin açlık sınırında yaşadığı Türkiye, 80 milyona yaklaşan nüfusuna hak ettiği demokratik ve insani yaşam koşullarını sağlamakta zorlanıyorken, buna bir de milyonlarca Suriyeli mi eklensin?

Bütün bu sorular ve beraberinde gelen kaygılar son derece haklı. Ancak çaresi milyonlarca insanı çoluk çocuk, kadın erkek, genç yaşlı demeden sınır dışı edip ölümün kucağına bırakmak değil.

Türkiye, kendisine büyük devlet diyorsa bunu göstermenin tam zamanıdır. Suriyeli mülteciler konusunda Avrupa bugüne kadar 3 maymunu oynarken biz, her türlü sosyal ve siyasi riski alarak insaniyetten yana bir tavır sergiledik.

Başta Avrupa olmak üzere tüm dünya bu saatten sonra bu riski karşılıklı olarak paylaşmak zorunda olduğunu hissetmelidir. Uluslararası kamuoyu baskı kurarak Amerika ve Rusya’yı Suriye’deki hakimiyet güç olma hevesinden vazgeçirip bir an önce çözüm için seferber olmaya mecbur etmelidir. Bu gezegende yaşayan herkes şunun farkında varmalıdır ki, Suriye meselesi çözülmediği sürece bunun bedelini tüm insanlık ödeyecek, sadece Türkiye değil.