İşlevsiz meclis hayırlı olsun!

G-20'yi bitirdik, ertesi gün TBMM'yi açtık. Eskiden Ankara'ya gider, açılış törenini izlerdim. 7 Haziran'dan sonra milletvekillerinin yemin törenini ekrandan izlemiştim. Bu sefer umrumda bile değildi! Öylesine bir boşvermişlik, dışlanmış, dışlamışlık, bir yılgınlık hali. Ne Leyla Zana'nın demode yemin değiştirme oyunu umrumda, ne Aylin Nazlıaka'nın müsamere kıyafetiyle dikkat çekme çabası. "Dördüncü parti" konumuna düştükleri için duvar kenarına yerleştirilen MHP'nin hayırcı genel başkanının HDP'li vekillere kıskançlıkla bakışına güldüm.

8 Haziran sonuçlarını değerlendirememiş bir muhalefet, ancak ahımı alıyor! Bundan sonraki 4 yıl; bundan önceki 3 dönem gibi, TBMM, beyhude gayretler içinde RTE'nin oyuncağı olacak. "İndir kaldır elleri" partisi, kukla başbakanıyla fiili başkan rolündeki RTE ne derse onu yapacak. Ülke saraydan yönetilecek. Hukuk ve meşruiyet ayaklar altına alınmaya devam edilecek.

İktidarı ellerinden kaçıran CHP ve MHP parti içi iktidar savaşlarına gömülmüş olacaklar. HDP ise Kandil'le İmralı arasında sıkışmışlığının sıkıntısını yaşamaya devam edecek. Bu meclis, bana umut değil, sıkıntı veriyor! Hele IŞİD gibi bir baş belasıyla sınır komşusu olmuş, sınır illerimizde terörist ağırlarken! Güneydoğu illerimizde adı konulmamış iç savaş sürerken. İşsizlik yüzde onu bulmuş, 2.5 milyon Suriyeliyi ne yapacağımızı bilmezken! Yine de inşallah hayırlı olur diyelim.

Turizm, Antalya'dan sorulur



Paris'te bombalar patladı diye insanlar bir daha Paris'e gitmeyecek mi? Dünyanın en çok ziyaret edilen 5 şehrinden biri Paris. Bugün korkulacak, yarın unutulacak, yine Paris'e gidilecek. Suruç ve Ankara katliamlarından sonra Türk turizmi de ciddi bir darbe yedi. Rublenin düşüşüşle birinci konumdaki Rus pazarından sonra ikinci darbeydi bu.

Antalyalı turizmciler, fiyatları düşürdü, doluluğu düşürmedi. Gelirlerde yüzde 20'lik düşüşle atlatıldı. Üstünde gelen G20 dopingi ise sektöre hayat öpücüğü oldu. Sıkıntı neydi? Güvenlik. Obama'dan Putin'e, 20 dünya liderini burnu kanamadan ağırlamış bir ülke, güvenlik sınavını başarıyla atlatmıştı!

26- 27 Kasım'da, Antalya'da 5. Uluslararası Resort Turizm Kongresi'nde "Geleceğin turizmi, turizmin geleceği"ni tartışmaya hazırlanan turizmciler, üç S'ye dördüncü S'nin katıldığını söylüyor: Sea, Sun, Sund ve Security! Deniz, güneş, kum, turizmine güvenlik, security'nin S'si. G20 ile zirveye katılan heyetlere Antalya - Belek bağımlılığı yarattıklarını söyleyen turizmciler, böyle bir tanıtımı parayla yapamayacaklarını tekrarlarken şimdi sıra 2016 yılında Çiçek ve Çocuk temalı Botanik EXPO Fuarı'nda. 23 Nisan - 30 Ekim tarihleri arasında Antalya'nın Aksu ilçesinde düzenlenecek fuar, sektörünün en önemlisi. Ondan önce Resort Turizm Kongresi'nde geleceğin turizmini tartışmaya sektörün en önemli isimli geliyor. Antalya, turizmden vazgeçmiyor.



Leyla Umar'ı da uğurladık

Sonbahar, yaprak dökümü. Güzel insanları uğurluyoruz. Leyla Umar, döneminin en önemli gazetecilerinden. Onu "kadın gazeteci" sınırlamasına sokmak, yaptığı röportajları Fidel Castro'ya kalkan balığı götürmekle magazinleştirmek yazık olur. Döneminde ve hatta şimdi, kaç erkek gazeteci onun yaptığı bir İdi Amin, Humeyni röportajını yapabilmiş? Bir gazetecide olması gereken en önemli niteliklerden birine sahipti: en tepedeki kişiye bile çok rahatlıkla ulaşıp kanka olabiliyordu!

ABD'de yaşadıkları dönemden ikinci eşi Refik Erduran'ın anlattığı da bunu doğruluyor, evden kimler gelmiş, kimler geçmiş. Tıpkı Ortaköy'deki o bir anılar müzesi gibi olan dünya güzeli şirin evindeki teras partileri gibi. Döneminin bir tür Madame Pompadur'uydu aynı zamanda. Herkesi ağırlar, birbiriyle tanıştırır; iş dünyası, sanatçılar, gazeteciler onun evinde çevrelerini genişletir.

Bir hoş seda bırakarak çekip gittiği dünyada Teşvikiye Camii'nin Hocası, helallik istemeden önce sormaz mı? "İyi bir Müslüman olduğuna şahitlik eder misiniz?" Bunca cenaze törenine katıldım, ilk kez duyuyorum! Ve herhalde sorulacak son kişiydi Leyla Umar! Buraları da kalınacak yer olmaktan çoktan çıktı zaten!