Giriş
STFA denince herkesin aklına Libya’dan başlayarak (1972) Suud, Pakistan, İran, Tunus, Mısır, Katar, Umman gibi hepsi de özel zorlukları olan 24 ülkede, özellikle liman ve yol olmak üzere altyapı inşaatları yapan bir büyük firma geliyor. Tabii ki kuruluş ve Türkiye’deki çalışmaları çok daha eski, 75 yıllık bir ekol. Kuveyt’e ilk kez giriyorlar. İhalesini Koreli Hyndai’den kılpayı kazandıkları iş, birbiriyle arası 7 km. olan Kuzey ve Güney Limanları, mendirek, idare binaları, mekanik işlerin yapımı 490 milyon dolara malolacak ve üç yıl sürecek bir proje. Kuveyt’in içi dışı, temeli petrol. Karadan, denizden petrol ve doğalgaz çıkarıp satıyorlar. STFA’nın yapacağı limanlar ise petrol taşıyan büyük tankerleri limana yanaştıran kılavuz gemileri için. Deniz sığ olduğundan gemiler limana ancak bu kılavuzlarla yanaşabiliyorlar. Limanın dolgu maddesi ise çölde kaya olmadığı için, doğal kaya yerine akropod adı verilen beton üniteler. Bunlar lego gibi birbirinin içine giriyor ve tutunuyor, denizin dalgalarına da azami dayanıyor. 7 ton ağırlığındaki bu akropodlardan tam 26 bin adet dökerek limanı yapacaklar! Projeyi KOC (Kuveyt Oil Company) ihale etmiş, Körfez ülkelerinde şart olduğu üzere STFA’nın iki de yerel proje ortağı var.
[[HAFTAYA]]
Törene Gül katıldı
Cumhurbaşkanı Gül’ün Kuveyt resmi gezisine denk gelen açılış töreni, Kuveyt Petrol Bakanı ve Türk bakanların da katılımıyla görkemli oldu. Akşam ise Alp ve Nur Taşkent kardeşlerin, STFA CEO’su Mehmet Ali Neyzi’nin ve Kuveytli ortakların da katılımıyla yenilen kutlama yemeğinde Kuveytlilerin verdiği önemden, yapılacak işin büyüklüğünü daha iyi anladık. STFA, başta Umman olmak üzere 11 ülkedeki işlerini sürdürürken Fas’da da yeni bir liman projesine başlamış. Yani bir ara girdiği dar boğazdan çıkarak yeniden atağa kalkmış. Öyle de olsun, çünkü Türk müteahhit firmaların yurt dışı çalışmaları hem kendilerine, hem ülkeye; marka, prestij, para ve teknoloji kazandırıyor. STFA, Türkiye’de ise İzmit Körfez Geçişi işini sürdürüyor.
İkisinden biri
Cumhurbaşkanı Gül Kuveyt’te Ağustos’ta yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili “Oturur, konuşur, karar veririz, bana sormadan bir şey yapılamaz, ben de sürpriz yapmam” dedi ama kendisi bundan önceki seçimde bal gibi sürpriz yapmıştı. Yani bu ülkede cumhurbaşkanı ve başbakan olabilecek iki kişi vardır, biri kalkar, biri oturur, öyle mi? Bunları Kuveyt’te dinleyince insan ‘ne farkımız var’ diye düşünüyor tabi!
Kuveyt’te Büyük Camii
Kenti pek gezemedik ama görülecek yer diye gittiğimiz Büyük Camii’den pek etkilendiğimiz söylenemez. Kapalı kıyafetlerimize rağmen giymek zorunda kaldığımız siyahlı halimize güldük! 3 milyon nüfuslu ülkede, on bin kişilik VIP camii yapıp sonra da bayram seyran dışında halka kapamak hangi akıl? Çamlıca da böyle mi olacak? Çölü temsilen sarı, denizi temsilen mavi renklerin hakim olduğu caminin mimarisinin yanında şehirde öyle güzel, küçük ve özgün camiler vardı ki!
