Giriş
Türkiye’de 2002 yılına kadar 6 bin 100 kilometre olan bölünmüş yol 17 bin kilometreye çıktı. 11 yıl önce 26 havaalanı varken bu sayı 50’ye yükseldi.
Ankara-Eskişehir arası hızlı tren seferleri başladı. İstanbul-Ankara hızlı treni de yolda. Metrobüs İstanbul’u bir baştan bir başa geçiyor. Asya ile Avrupa yakasını birleştiren iki köprüye bir üçüncüsü ekleniyor. Yetmedi dün İstanbul Boğazı’nı denizin altından geçen Marmaray hizmete açıldı.
İktidar 11 yılda bu kadar yol, bu kadar tünel yaparak mesafeleri kısaltırken, zihniyetleri, gönülleri birbirinden uzaklaştırdı. Cep telefonu kullanıcı sayısı 23 milyondan 65 milyona çıktı. İnternet abonesi 1.3 milyondan 15 milyona yükseldi. Ama ne siyasetçiler ne de toplum birbirini dinliyor.
Siyasetçi de toplum da çatışma halinde. Dün Cumhuriyet’in 90’ıncı yılı kutlandı. Tam da bize yakışır biçimde(!) İktidar bir tarafta muhalefet diğer tarafta. Cumhuriyet Bayramı değil laf sokma günüydü sanki. İnsanlar sokakta bayram kutlamak istiyordu.
Polis TOMA’sıyla, copuyla karşısındaydı. Başbakan dün “Yol medeniyettir” dedi. Eğer bu söz doğru olsa en çok yolu olan ülkeler demokrasisi en gelişmiş ülkeler olurdu. Medeniyet demokrasidir, adalettir, fikir özgürlüğüdür, basın özgürlüğüdür.
Medeniyet’in tarifi “yol” değil demokrasidir.
