Yazgülü Aldoğan Neden Paris ve nereleri?
HABERİ PAYLAŞ

Neden Paris ve nereleri?

Haberin Devamı




Olay bittikten ve serinkanlı düşünmeye başladıktan sonra analiz etmenin zamanı: Neden Paris? 3.Dünya Savaşı artık her yerde. Sadece Suriye, sadece Beyrut, sadece Afganistan'da değil. Ankara'da, Paris'te! Ve Suriye'deki savaşın kendilerine asla ulaşamayacağını düşünen, cuma akşamı eğlenmeye çıkan Parislileri nerede yakalıyor? Konserde, futbol maçında, lokantada, kafede! Hayatın keyfini çıkarırken. Zaten teröristlerin öfkeleri de buna: siz eğlenirken biz ölüyorduk! Paris, özgürlüğün, aşkın, eğlencenin, müziğin, sanatın, yemeğin, kafelerin kenti.

Ve şimdi o kentte ölüm sessizliği, patlayan lambanın bile yaratabildiği panik, ölüm korkusu var. Terörün yapmak istediği tam da bu. Korku salmak, rahatsız etmek, öldürmek, yok etmek. Haklı oldukları hiç mi yer yok? Var, maalesef var: Afganistan mahvoldu, böyle bir ülke yok artık. Irak'ta kaç kişi öldü, bir düzen kurulabildi mi? Ya Libya'da? Suriye diye bir ülke kaldı mı? İnsanlar canlarını kurtarmak için Ege'nin sularında ölmeye hazır.

Ve bu yangınları kim körükledi, bu coğrafyayı kim karıştırdı, silahları kim satıyor? G20 zirvesine katılan liderlere bakın, onlar: ABD, Rusya, AB ülkeleri. Paris'de 132 ölü var diye dünya ağlıyor ama Ortadoğu'daki ölülerin sayısı milyonu geçti. Evini kaybeden, yeni bir yaşam için yollara dökülen, mülteci olan insanların kaybolan hayatları G20 ülkelerini sadece rahatsız ediyor. Dünyanın bir yerinde kan ve göz yaşı, adaletsizlik ve zulüm varsa, artık herkes nasibini alıyor.



Kapitalizm eşitsizliğin kaynağı!

Cumhurbaşkanı RTE, Ayşe Teyze'me anlatır gibi anlattı: paraları öbür dünyaya götürecek haliniz yok, burada kalıp torun torba yiyeceğine, biraz da işçinize dağıtın! Ali Koç da bir başka oturumda Türkiye'nin en büyük holdinginin veliahtı olarak değil, öğrenci lideri gibi konuştu: Gerçek sorun kapitalizmdir; eşitsizliği ortadan kaldırmak için kapitalizmi ortadan kaldırmak lazım. 2.Dünya Savaşı'ndan bu yana gelir 50 kat arttı ama dağılımı eşitsiz. 50 milyon insan daha iyi yaşamak için göç ediyor. Eşitsizliği ortadan kaldırmak lazım."

Zirveden aklımda kalanlar

G 20 zirvesi'nin aile fotosunda 34 kişi var: AB'yi temsilen 2 komisyon başkanı. İMF, BM gibi uluslararası kurum başkanlarından 7 kişi. Ayrımcılık olmasın diye Senegal, Zimbabve, Endonezya gibi zengin olmayan ülkeler. Ev sahibinin konuğu: Azerbaycan. Devlet Başkanları önde, Başbakanlar arkada, kurumlar en arkada. Bir hata yapılırsa kıyamet kopar, hepsi dünyanın egosu en şişik adamları. Bizimki eskiden başbakan diye arkada dururdu.

Şimdi hem ev sahibi, hem cumhurbaşkanı olarak en ortada, en önde. Turizmcilerimiz umutlu: Antalya'nın güneşli havası, doğal güzelliği, otellerin lüksü ve süper servis akıllarda kaldı.İşimize yarar mı? Ah, Paris Katliamı olmayaydı, Obama bir golf atışı yapaydı.

Zirveyi düzenleyen Ali Babacan'dı; zirvede yoktu; damat Albayrak ise sade milletvekili olmasına rağmen, kayın babasıyla birlikte Obama'yla zirveye katıldı! Başbakan Davutoğlu, Antalya'ya sonradan geldi; bir tek yemek daveti verdi, yok oldu, rol çalmasına izin verilmedi. İMF Başkanı Christine Lagarde'ın eşi "first lady"lerle birlikte tek erkek olarak turistik gezilere katıldı!



Zirvenin En'leri:


En yakışıklı: Kanada Başbakanı Justin Trudeau; babası da başbakandı, annesi Mick Jagger'la aşk yaşamış. Daha 40'lı yaşlarında, sporcu, çılgın bir adam. Kendisiyle fotoğraf çektirmeyen kadın kalmadı! En ajan gibi: zaten eski bir KGB ajanı olan Putin. James Bond filmlerinden çıkmış gibi. En karizma: Obama! Dünyanın bir numaralı ülkesinin bir numarası, olsun o kadar; rahat, sevimli, samimi. Bir de o makas alma pozu olmasaydı, karizma yerlerde süründü! En mutlu: Erdoğan. 8 Haziran şoku, koalisyon sobatajı, Ankara ve Suruç katliamı, 1 Kasım heyecanı ve bingo: yeniden zirvede. Tek parti iktidarıyla, hem ülkeyi, hem partiyi hem zirveyi, hem her yeri o yönetiyor!

Sıradaki haber yükleniyor...
holder