Niye kötüler obur oluyor?

Yaz yakın ya, gazeteler diyet listelerinden yıkılıyor. Ünlü mankenlerin kahvaltıdan 8 çeri domatesle kalkıp günde 3 saat spor yaptığını okudukça, göbeğimde niye istemediğim bir yağ kuşağıyla gezdiğimi anlıyorum.

[[HAFTAYA]]

Önlemenin yolu, akşam yemeğinden vazgeçmek. O da benim en sevdiğim öğün! İşten geç çıkıp eve aç gelip, yiyip içtikten sonra pazartesi ‘Paramparça’ gecesi. Bu dizide en çok takıldığım kötü karakterlerin yemek düşkünü olması. Keriman çiğ fasulyeleri bile yiyor! Balık üstüne midye, üstüne karides götürebiliyor. Yemiyor, yutuyor, onu yerken seyrettiğimde midem bulanıyor ve neden kötülükle oburluğu birleştiriyor bu senaristler diye söyleniyorum! Bir diğer obur ise Cihan’ın babası. Gözü hep sofrada. Kahvaltıda, akşam yemeğinde bir tek o yiyor! Gülseren’in böreklerinin tadına baksa, ona komplo kurmaktan bile vazgeçebilir. Gülseren demişken, terliklerine hastayım. Kılığı kıyafeti, saçı başı değişti, bir tek o canım villada giydiği terlikler değişmedi, haminnine terliği. Dilara’nın evde bile ayağından çıkarmadığı stilettolarıyla zıtlık yaratmak için belli ki, ama bari sevimli bir şey giydirseler? Paramparça’yı niye mi izliyorum? Erkan Petekkaya’nın sevecen, müşfik, güçlü erkek rollerine bu kadar yakışmasını seviyorum. Nurgül Yeşilçay’ı seviyorum. “Bir İstanbul Masalı” değil ama başka da yok ki? Sahi, Gülseren ve Cihan bir yere kaçamak yapmaya gitseler ya artık!

AKP’li bir seçmen profili

İstanbul’da sıkıyönetim, olağanüstü hal, kısmen bitmiş. 1 Mayıs kutlanamama bayramı yeni sona ermiş. Saat 20 sularında Mecidiyeköy’de gazeteden çıkıyorum. Metroya kadar gidiyorum, kapalı. Otobüs yok! Araba istemek için gazeteye dönerken bir taksi bulup atlıyorum. Alınan tedbirlerden konuşmaya başlıyoruz. Taksi şöförü memnun. “İyi oldu, olay çıkmadı.” Diyor. “Kapamasalardı daha iyi olacaktı, millet rezil oldu, turistler yollarda kaldı” diye söyleniyorum. “Sen Cumhuriyetçisin galiba?” diyor. “Sen de AKP’lisin galiba?” diye yanıtlıyorum. “MHP’liyim ama bu sefer AKP’ye oy vereceğim” diye düzeltiyor. “Zaten ikisi aynı taban” diyorum. Çok mu memnunsun, benzin fiyatları filan?” “Çok memnunum. İki ev aldım. Oğullarım da ev aldı, onlar da şoförlük yapıyor. Okumadılar, benim gibi ilkokul terk. Hanımlar evde oturuyor, bizde çalıştırılmaz. Orduluyuz. Çok iyiyiz. Her şeyimiz var.” “Ben çalışıyorum, bir oğlum var, onu okuttum, üniversite mezunu! Biz ev mev alamadık. AKP size iyi bakıyor demek!” diyorum. Sonra başlıyoruz tartışmaya. POSTA’da gazeteci olduğumu öğrenince “Sizin gazeteyi de satın alacağız, öyle istediğinizi yazamayacaksınız!” diyor. Demek bunlar sokakta bile konuşuluyor, havuz medyasının mevcudu yetmemiş, Doğan Medya’yı da satın alırsak dikensiz gül bahçesi hesapları yapılıyor. Pes! Kuştepe’de uyuşturucu ve serserilerden yakınan, durakta taksi kalmadığından şikayet eden şöför arkadaş, kendi de denediği yollardan sonra tövbekar olmuş, duasız senasız konuşmuyor. Kılıçdaroğlu’nun çizdiği MHP-AKP geçişli seçmenin ayağıma gelmiş tipik örneği! Genelde renk vermem ama 1 Mayıs gerginliği, neredeyse kavga edeceğiz, neyse ki gideceğimiz yere geliyoruz da iniyorum. Hayırlısıyla şu seçim bitse diyorum!

‘Hukuki sorumluluğu yok’ diye diye

RTE, “Parlamenter sistem, cumhurbaşkanlığı çöktü” demiş. Geçende de “Ekonomide kriz var!” demişti. Türkler bugüne kadar 16 devlet batırdı. Bunu da batırmak için baştaki elinden geleni yapıyor, doları zıplattı yetmedi, şimdi sistem çöktü diye açık açık ilan ediyor. Hiç sıkılmadan kampanya yapıp 400 milletvekili istiyor! Bütün derdi başkan olacak, istediğini yapacak. E zaten yapıyorsun istediğini ve mahkemeler cumhurbaşkanısın, sorumluluğun yok diye üstüne gelmiyor. Bu “Sorumluluğu yok” gerekçesinin daha ileri düzeyinin kimler için olduğu malum. Ben olsam bu kadar istismar etmezdim!

Yazmazsam çatlarım!

Dünkü gazetede Kılıçdaroğlu röportajım olduğu için yerim kalmadığından 1 Mayıs rezaletine değinemedim. Yeterince de okudunuz zaten ama Kahraman Köpek 030’a bir pati selamı borcum var: Taksim Meydanı’nda yere yatırılıp gözaltına alınan gencin başında bekledi, polisten tekme yedi ve o polis arabasını kovaladı! Taksim’den geçerken yanımda bundan böyle biraz kuru mama olacak, 030 için. Siz de bundan böyle sokak köpeklerine iyi davranın, onlar kimin yanında olmaları gerektiğini biliyor ve en candan dost olabiliyor!