OdaTv daha ne kadar sürecek?

Ne kadar şanssızım. Ne zaman OdaTv davasını izlemeye gidip kapıda yalvar yakar, itiraz, kıyamet, içeri girmeyi başarıp otursam, boynunda kırmızı atkısıyla Yalçın Küçük savunma yapıyor, konuşma yapıyor, şov yapıyor! Silivri’de, Ergenekon’da da öyle. Aslında doğru şeyler söylüyor: “Biz Cumhuriyeti savunuyoruz, onun için tutukluyorsunuz, yoksa biz suçsuzuz!” diye feryat ederken tüylerimiz diken diken. Ama çok uzatıyor.

Diyorum ki bu dava, sözde örgüt davası. Oysa örgüt üyeleri birbirlerini tanımıyordu, arkadaş bile değildiler. Hatta birbirlerinden nefret edenler var. Bunlar nasıl örgüt çalışması yapacaktı ki? Ya Yalçın Küçük? Onu niye katıyorlar bu davalara, sündürsün de sündürsün diye mi? Davanın izleyicileri kalabalık. Herkes giremiyor.

Basın Enstitüsü Derneği’nin yabancı gözlemcileri, milletvekilleri burada. Mahkemenin tek ciddiye aldığı TÜBİTAK raporundan önce Müyesser’i tahliye ettiler. Rapordan sonra tek tahliye yok, oysa o rapor, çok açık ve net şekilde sadece Müyesser Yıldız’ı aklıyordu. Yani Sayın Mahkeme bu raporu daha önce biliyor muydu da Müyesser’i bırakmıştı?

[[HAFTAYA]]

Rapor üzerine konuşulacak ilk davada Yalçın Küçük’ün geçmişe ilişkin anılarını dinlemek ne kadar ufuk açıcı (!). Uzun lafın kısası, Soner Yalçın ve Barış’ları yine dinleyemedim, ancak akşamüstü konuşmuşlar. Hanefi Avcı virüs olayını tek tek açıklamış. Soner “Adalete olan inancımı Silivri zindanına gömdüm, masumiyet karinesi, adil yargılanma yok artık” demiş.

Aklıma geçende yemek yediğimiz Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Adem Sözüer’in sözü geliyor: “Türkiye’de tutuklama kararlarının yüzde 99’u haksız!” Üstelik o tutuklamayla insanlar aylarca, yıllarca yatıyor, hükümlü gibi ceza çekiyor, Mahkeme Başkanı “Şüpheden sanık yararlanır ama hükümde” diyor. Soner’in yanıtı daha çarpıcı: “İki bayram arası tahliye olmaz deseydiniz, daha geçerli bir gerekçe olurdu.” Adaletin tutuklu olduğu bir dava daha, siyasi gerekçeyle süründürüyor!

Sanal ayak izi, CV’den önemli

Çin ve Hindistan’dan sonraki üçüncü büyük ülke hangisi? Çaktınız! Boşuna bana ABD ya da Rusya filan demeyin. Facebook! Üçüncü büyük ülke facebook, çünkü bütün dünyada bir milyara yakın kullanıcısı var. Hem de her yaştan. 7’den 70’e herkes fotoğraflarını ve özel yaşamını “feys”de paylaşmak, bu dünyanın bir parçası olmak istiyor.

3 dakikada bir, 800 bin kişi yeni bir hesap açıyormuş facebook’ta; benim de bulunduğum ve sık kullandığım twitter, linkedin’den sonra üçüncü geliyor. Üç dakikada bir twitter’da profil açıp “şimdi metrodan iniyorum” yazanların sayısı ise bin kadar. Bu malumatfuruşlukları arkadaşım Fatoş Karahasan’ı kızdırmamak için gittiğim konferansta öğrendim! “Valla insan kaynakları beni hiç açmıyor, gelmeyeyim” yaptım ama o, yöneticisi olduğu toplantının sunumlarını daha önce dinlediği için bilişim dünyası ile ilgili çok iyi saptamalar olduğunu söyleyince gidildi.

Bu bilişimciler, insan kaynakçı da olsalar başka bir dünyanın insanları gibi. “İçinizde 69’lu varsa biliyordur” diyor mesela. Yani 60’lıysan sana zaten zombi gözüyle bakıyor! Biz artık yaşımızı göstermiyoruz oğlum... Bilişim dünyasında yaşayanlara GDOL (cidol) diyorlarmış, yani “generation do it onliners”; online olmayı başaran herkes, yani mobil bağlantılı ve güçlü demek. Pek de kalabalıklar. Mesela youtube’da geçen hafta en çok izlenen videonun seyirci sayısı 5 milyona yakın! Ne miymiş bu video? Uzay!

Meraktan izlemişler. Gençlere bir tuyo: İK’cılar iş başvurularında CV’lere bile bakmadan o kişinin sanal ayak izine bakıyorlarmış, facebook’una koyduğu fotoğraflardan attığı twitlere, arkadaş profiline kadar... Ona göre işe alıyor ya da almıyorlarmış. Öyle komiklik olsun diye koyduğunuz manyak fotolara dikkat edin yani. Dalga geçiyorsam da ben de burnum telefonuma gömülü, mobil yaşayan neslin bir temsilcisiyim.

Tecavüz manzaraları

Denizli’de, 8 yaşındaki çocuğa tecavüz iddiasıyla gözaltına alınan genç, polise verdiği ifadede “Ben de 7 yıldır aynı kişi tarafından tecavüze uğruyorum” demiş! Ya başka bir insan müsveddesinin tecavüzüne uğramış ördeğin başına gelenler? Tedavi edilen zavallı hayvanı sahibi ‘murdar oldu’ diye kesmeye hazırlanıyormuş. Hayvanın ne suçu var? Bence onu bir sığınmaevine koysunlar, aynı kaderi paylaşan kadınlar ona bakar. Sanık genç de doğru söylüyordur, tecavüzcülerin çoğu tecavüz mağdurudur!