Elif Yılmaz Önce şükür sonra teşekkür
HABERİ PAYLAŞ

Önce şükür sonra teşekkür

‘Demokrasi adası yapacağız’ denilen Yassıada’nın yeni halinin fotoğrafını görünce aramızda geçen diyaloglar:

- Yok daha neler. - Mümkünatı yok.

- Kesin fotoşop.

- Tamam da, bu kadar da değil.

- Kesin sahte, asla gerçek olamaz.

- Ya tamam olamaz da yine de bir baktırsak mı?

- Neye baktıracağız. Hiç gerek yok, böyle bir şey mümkün olabilir mi?!

***

Ama duramadık araştırdık. Sonuç: Kalan ömrümüzde ‘Bu kadarı da olmaz!’ ve türevi cümleler kuranın ağzına terlikle vurmaya and içip dağıldık.

Çünkü; ‘Demokrasi adası’ diye iddialı bir ütopyaya girişip, distopya yaratabilme ‘başarısı’ gösterilen bu dönemde, ‘şaşırmak’ kavramı malulen emekliye ayrılmıştı.

Haberin Devamı

Bu arada; 2015’te imara açılan adayı çöle çevirenler de bir açıklama yapmış.

Tam tahmin ettiğim gibi bu arkadaşlar da ‘çevrecinin daniskasıymış.

’ Bilmem kaç misli ağaç dikeceklermiş adaya. Görüntünün çoraklığı da zaten mevsimselmiş!

Düşündüm de adamlar haklı. Memlekette esen rant kasırgasını düşününce, bizlerin adanın hâlâ yerinde olduğuna şükretmemiz lazım aslında.

En azından uçaktan bakınca hâlâ adayı görüyoruz di mi? Ben kendi adıma önce şükür, sonra bu arkadaşlara teşekkür ediyorum.

Ey ruh gelince ara

14 yıl içinde başlatılan Kürt sorunu ile ilgili projelerin artık adlarını bile hatırlamıyorum. Bir ara, ‘açılım’ diyerek, Nihat Doğan’dan Alişan’a kadar açılmıştık. Kahvaltılı toplantılarda kanaat önderi gibiydiler. Katılanlar katılmayanları kınıyordu falan. Kerametleri kendilerinden menkul trol ve troliçelerin akil heyetlerine alındığı süreçler de yaşadık.

Gerçi bu projelerin ne olduğunu da milletçe bir türlü anlamadık. Çünkü, iktidar saatlerce konuşuyor, ama asla ve asla işin aslını astarını anlatmamayı başarıyordu. Yıllarca sadece, ‘kardeşlik ruhu’ üzerine bol bol güzelleme dinledik. Hamaset içinde boğulduk.

Önceki gün de Mardin’de en yeni kardeşlik projesinin startı verildi. Adı da ‘Birleştirici Ruh Hareketi.’ Bu sefer hedef, sadece Türkiye’de değil Ortadoğu’da kardeşlik süreci başlatmakmış.

Bu sözleri duyunca insan 14 yıl boyunca edilen ve verilen sözleri hatırlıyor. Sonra bir memleketine, bir de Ortadoğu’ya bakıyor. İçini bir korku sarıyor. Ortada bir ruh kaldıysa şayet, koruma altına alınması için UNESCO’ya başvurası geliyor. Eyy Ruh! Gelince acil ara...

Haberin Devamı

14 Şubat

Önümüz 14 Şubat... Yani ‘Sevgililer Günü...’ Birlik ve bütünlüğe çok ihtiyacımız olduğu günlerden geçerken, aman diyorum, gün karşıtları ve yandaşları birbirine girmesin. Tam da yeni bir kardeşlik projesi başlamışken üstelik... Aşk diye tartışırken maazallah, ‘Milli birlik ve bütünlüğü bozmaktan’ hain filan ilan edilmeyin. ‘He canım he’ deyip geçin...

Isınmak için gazoz için

-Memlekete hakim olan kutup soğuğunda üşüyorsanız şayet; size ısınmak için naçizane bir tavsiye: ‘İftarlık Gazoz.’

-Yüksel Aksu imzalı filmin yerel gibi görünen hikâyesindeki o insanlar, o mahalle, o cami, o Ramazan... Hepsi size çok tanıdık gelecek.

-Hatıralar canlanacak. Sadece yüzünüz değil, gözlerinizin içi gülecek. Bir yandan da mazide kalanların hasreti basacak ruhunuzu, sürekli iç çekilecek.

Haberin Devamı

-Sonra büyüyeceğiz... Gülücükler gözyaşına dönüşecek. Ama ağlarken bile baştan aşağı sevgiyle sarıp sarmalanıp içiniz ısınacak. Hatta ısınmayı bırakın yanacak, kana kana filmdeki Cibar Kemal’in gazozlarından açıp içmek isteyeceksiniz.

-Salondan çıkıp, mevcut hayata giriş yaptığınızda ise dikkat. Ayazı fena çarpıyor. Aman! Kalbinizi sıkıca sarın.

‘İftarlık Gazoz’un başrol oyuncuları Cem Yılmaz ve Berat Efe Parlar’ın başarılı performansları öyküyü içinize işleyecek kadar sahici yapıyor.

Hayal bile edemeyiz

-“Ben kadın gibiyim. Aynı anda iki durumu da yönetebilirim. Bu konuyla ilgili büyük yeteneğim var...” Bu cümleler dünya futbolunun en popüler ismi İspanyol Teknik Direktör Guardiola’ya ait.

-Türkiye’de bir futbol adamının böyle bir cümle kurabileceğini hayal edebiliyor musunuz? Evet mi? Atmayın!

-‘AMK’ adıyla bir spor gazetesinin kimsenin yüzü kızarmadan çıkabildiği, “Size etek giydirip gezdiririz” cümlesini hakaret niyetine kullanan bir adamın yüzde 50 halk oyu almış partiden vekil seçilebildiği ülkeyiz biz. Ne ‘Evet’i! Ne hayali?!

İki seksen uzandım

-Orhan Pamuk okuyunca; gün boyu okuduğum ve yazdığım tüm cümleleri çöpe atasım geldi. Öyle bir kompleks ki bu, arkadaşa yazılan sıradan iki satır bile kırk kere silinip tekrar kuruldu. Sizden mi saklayacağım: Bu yüzden son romanı ‘Kırmızı Saçlı Kadın’ı okuduktan sonra, bu hafta köşeyi yazmak da biraz ızdıraplı oldu.

-Kitaba gelince... Erkekliğin bu kadar hakim göründüğü bir öykünün sonuna kadar gizlenen kadınlığı beni benden aldı. ‘Baba-oğul ilişkisi’yle yola çıkıp ‘Otorite-isyan kavramları’nı erkekçe sorgulayıp, kadın kahramana ulaştığımda hissim aşağı yukarı şöyle idi: Olayı çözdüğünü sanan kibirli egom iki seksen yere uzanmıştı.

Yine bir gün ahlaksızız...

-Gezgin Fatih Koparan, çıktığı Afrika seyahatinde çektiği fotoğrafların bazılarını Instagram’da paylaşıyor. Bunlardan biri yukarıdaki, Etiyopya’daki Dassanech Kabilesi’nin kadınlarına ait fotoğraf. Bu görsel, bazı takipçileri tarafından şikayet edilip, Instagram tarafından ‘Topluluk kurallarına aykırı olduğu’ gerekçesiyle siliniyor. Fatih Koparan yanlışlık olduğunu düşünüp fotoğrafı tekrar paylaşıyor.

-Ancak yine aynı uyarıyı alıyor. Bunu öğrenen ben dahil bir çok kişi, tepki olarak hesaplarımızda aynı fotoğrafı paylaştık. Bir çoğu yine şikayet üzerine kaldırıldı. Benim hesabımda ise fotoğraf hâlâ duruyor. Niye mi? Böylesi bir fotoğrafta, gördüğü kadın memesini pornografik, ahlaka aykırı bulan ahlakı ne takip ediyorum ne de beni takip etmesine izin veriyorum da ondan!

Sıradaki haber yükleniyor...
holder