Giriş
Selahattin Demirtaş’ın şu açıklamasını çok önemsiyorum: “Ben yüz defa PKK silah bıraksın desem, işte diyorum, PKK beni dinlemez. Öcalan’ı dinler.”
Bir parti başkanı terör örgütüyle partisi arasına daha nasıl set çekebilir? “Muhatabı orada” diyor. Son dönemde PKK’nın silah bırakmaktan vazgeçtiği, ateşkesi de bitirdiği ve “kontrollü terör” başlattığı ortada. Bunu ne için yapıyor? Öcalan’ı tekrar devreye sokmak ve siyasi aktör haline getirmek için.
Çünkü seçim atmosferine girilirken AKP, milliyetçi oyları MHP’ye kaptırdığını görüp masayı devirdi ve Öcalan’la siyasi heyetlerin görüşmelerini kesti.
Dolmabahçe fotoğrafı yırtılıp atıldı. Neredeyse eski savaş ortamına geri dönülecekti. Nitekim bu tavır hâlâ devam ediyor ki sınıra şimdiye kadar hiç olmamış oranda asker sevkiyatı başladı.
HDP’ye görüşmeye giden AKP heyeti, koalisyon görüşmesi yapmaya değil, bunları konuşacak kişilerden oluşan heyetle didişmeye gitti.
Seçim süresinde HDP’ye en ağır sözleri söylemiş Yalçın Akdoğan ve Efkan Ala ile mi koalisyon konuşulacak? Zaten gitmeden de HDP ile koalisyon yapılmak istenmediği söylendi.
Niye? Orada da 80 milletvekili var, MHP’de de. Biri anahtar parti, biri dış kapının mandalı parti! Demirtaş gayet net konuştu: “PKK’nın muhatabı Öcalan’dır, bir an önce görüşmelerin başlaması gerekir.”
Etrafımız ateş çemberiyken en son isteyeceğimiz şey, içerde de savaş ortamıdır herhalde!
Niye hep sana var da ona yok?
HDP İstanbul Milletvekili Garo Paylan’ın sorusu çok önemli: “Ramazan ve Kurban Bayramlarında köprü ve yol geçişleri ücretsiz. Bu uygulamayı doğru buluyorum ama niye Noel, Paskalya, Roş Aşana ve Çarşamba Sor gibi bayramlarda değil?”
Hatta devam edelim: Ramazan süresince İstanbul metrosunun çalışma süresi bir saat uzatıldı. 24.00’ten 01.00’e çıkarıldı.
Oruç tutan vatandaşların daha çok sokakta kalmak isteyecekleri düşünüldü madem, İstanbul gibi kültür ve sanat etkinliklerinin yoğun olduğu bir şehirde, eve gitmek için metrodan faydalanmamız ramazan dışında niye mümkün olmuyor?
Gece hayat, saat 24.00’de bitebilir mi? Müslüman ve dindarsan bayramında seyranında her türlü hizmet var, değilsen yok!
Hepsi gelip bir tek noktaya dayanıyor: Anayasamızda yazdığı gibi laik bir devlet miyiz, yoksa Sünni Müslümanları kayıran ve onlara artı hizmet eden bir ümmet devleti mi?
Meclise başka dinlerin temsilcileri girdikçe bu soruları daha çok gözümüze sokacaklar.
AKP-MHP koalisyonu yürürlükte!
Üç partiyle yapılan görüşmelerden sonra koalisyon yapabilecek iki parti AKP-CHP mi kalıyor?
Bakmayın siz MHP’nin nağme yapmasına, şu ana kadar zaten ortada bir AKP-MHP koalisyonu yok mu? Meclis başkanlığı seçiminde vardı, RTÜK üyeliği seçiminde vardı; bundan sonraki her aşamada da olacaktır!
MHP sadece zora girmek istemiyor, “Siz azınlık hükümeti kurun, biz dışarıdan destekleyelim” derken sevabına ortak, günahına değil anlamında! Seçimde de, bak biz muhalefetteydik diyecek, esip gürleyecek.
Bu durumda en zor iş, CHP’ye düşendir: Hem paçayı kaptırmayacak, hem AKP’ye engel olacak, hem iş yaptıracak bir koalisyon hükümeti kurabilmek ve bütün bunlar için AKP’ye güvenebilmek.
Seçmen aslında bütün partilere, iktidar olsunlar diye oy verdi. Hiç kimse yoktur ki ben oy vereyim, sen kenarda dur desin.
Öyle ya da böyle, uğraşıp yönetecekler. Başka yolu yok, çünkü bir tekrar seçimde de değişecek çok fazla bir şey yok!
