Rağmen

Sınırda atılan havan toplarına, bizim İstanbul sahilleri, her gece havai fişeklerle cevap veriyor... Yâni vur patlasın, çal oynasın.

[[HAFTAYA]]

Uzaktan ahkâm kesiyoruz. Oralardaki acıyı yaşamadan, dökülen kan ve gözyaşlarını görmeden, masabaşında uzmanlık taslıyoruz. Yazdıklarımız ve konuştuklarımız bari bir işe yarasa. Hayır. Sadece birbirimize gol atmanın peşindeyiz. Bütün yaptığımız bu.

Bizim bu halimize bakıp, Kandil’dekilerin üslubuna hiç şaşmamalı. Ne diyor Çete Reisi Vekili: - Öcalan ancak barışa karar verir, biz ise savaşa karar veririz. Vay be. Bu arkadaş, kan dökmeyi özlemiş... Pusu kurup, mayın döşeyip, karakol basıp insan öldürmeye pek hasret kalmış. Haklıdır: “Kandil, yan gelip yatma yeri değildir.” - E git IŞİD’le savaş, Kürt kardeşlerimize yardım et. Hayır... Oralara gitmek zahmetli iş... İlle Hakkari’de, Şırnak’ta bomba patlatacak.

Biz Çözüm Süreci diye her gün yırtınırken, onlar hâlâ tehdit peşindeler. Eh, aramızdaki Kandilciler de bunların en sadık müttefiki olduğuna göre, akıntıya kürek mi çekiyoruz acaba? “Bırakın kopsun inceldiği yerden” diyeceğim ama dilim varmıyor. Pire için yorgan yakılmaz... Ayrıca, Kürt Halkı yarı yolda bırakılmaz... Bırakmayacağız... Aysel Hanım Mehmetçiğe taş atsa da, yollarına gül döşeyeceğiz...

Haa... Hükümetin de tepesinde boza pişireceğiz. ‘Çabuk ol’ diye.