Sakıp Ağa, Londra'da Akademi'ye girdi!

Sakıp Sabancı’nın vefatının 10. Yılı olan 2011’de Sabancı Ailesi, Kutluğ Ataman’a bir portre sipariş eder. Sanatçı, “Ben bir portre ressamı değilim, ama Sakıp Bey o kadar çok insanın hayatına dokundu, o kadar çok insana yardım etti ki ancak onlarla birlikte bir adamın portresi olabilir” fikrinden yola çıkarak siparişi kabul eder. Ve ortaya inanılmaz bir eser çıkar; on binlerce lcd panelde on binlerce insan fotoğrafından oluşan bir video yerleştirmesi! Sakıp Ağa’nın ülkesinde teknolojinin gelişimine katkıda bulunmasına da bir gönderme bu: görsel sanatta en ileri teknoloji kullanımı.

Eser ilk olarak 2014’de Sakıp Sabancı Müzesi’nde, bir sonraki yıl 56. Venedik Bienali’nde sergilendi. Ve bu yıl sadece İngiltere’nin değil, dünyanın en köklü sanat kurumlarından Londra’daki The Royal Academy of Arts’a sergilenmek üzere seçildi.

İlk kez tavandan!

13 Haziran-21 Ağustos arasında sergilenecek eserlerin basına tanıtımında hazır bulunan Kutluğ Ataman, eserini yukarıdaki sözlerle anlatmış. Serginin küratörü ise “Şimdiye kadar bu galeride duvarlar ve yerler kullanılmıştı ama ilk kez tavan da kullanılıyor” diye eserin farklılığını vurguluyor.

S.Ü. Sakıp Sabancı Müzesi Müdürü Nazan Ölçer ve müze yetkilileri eserin yapılışındaki en büyük zorluğun fotoğraflarını veren otuz bini aşkın kişiyle tek tek yaptıkları sözleşmeler olduğunu söylüyor!

Bu işlem üç sene sürmüş ve hâlâ bitmemiş, çünkü hâlâ fotoğraf vermek mümkün! Kendisiyle defalarca röportaj yapmış bir gazeteci olarak ben de hemen fotoğrafımı vermeye karar verdim!

Kutluğ Ataman, “Sakıp Sabancı her zaman herkese eşit davranırdı, böyle demokrat bir kişinin burada sergilenmesi çok önemli” diye anlatıyor.

The Royal Academy Of Art’ın (Kraliyet Sanat Akademisi) 1769’dan beri düzenlediği Yaz Sergisi’ne her yıl, binlerce eser başvuruyor ve bunlar büyük bir titizlikle seçiliyor, bazıları ise Sabancı’nın Portresi gibi, davet ediliyor.

Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı da ön gösterime katılmak için Londra’ya geldi ve sergiyi gezdi. İzlenimlerim daha sonra.

Başarılı liseleri proje yapıp...

İstanbul Erkek Lisesi’ni ve aylardır bu okulda olup bitenleri gün ışığına çıkardı: Milli eğitimi dini eğitime çevirmek için önce normal liseleri imam hatip lisesine dönüştürdüler.

Yetmedi, ele geçirmek istedikleri liseleri “proje okul” ilan edip, müdür ve öğretmenleri bakan emri ile sınavsız, liyakata bakmadan değiştirerek yılların başarılı eğitimcileri yerine Bilal Erdoğan’ın TÜRGEV Vakfı’nın işaret ettiği, yandaşları atadılar.

İstanbul Erkek Lisesi de bunlardan en göze çarpanı. Baskı ve engellemeler, ardından geldi.

Öğrenci kulüplerinin etkinlikleri, konserler engellenirken dini içerikli etkinliklere katılım zorunlu hale getirildi. Öğrenciler sıkıntılarını dile getirebilmek için diploma töreni gününü seçtiler. 2016 yılı mezunları olarak bir bildiri yayınlayıp “okulun zengin fikir mozaiğine tehdit oluşturulduğunu” dile getirdiler.

İstanbul Erkek Lisesi gibi bir okula müdür atanan Hikmet Konak’ın mavi ekose ceketleri ve sosyal hesabında paylaştığı fikirleri de “ilgi çekti!” Tabii acıklı olan, bu durumun ancak İEL gibi marka olmuş bir eğitim kurumunda yaşanınca dikkat çekmesi.

Gelen şikayetlere bakıldığında Kabataş, Hüseyin Avni Sözen gibi marka olmuş liseler bu tür “yönetici”lere teslim edildi.

Üstelik bu da yetmedi ki yeni hedef, tüm müfredatın da değiştirilerek tam beyin yıkanması! Sanıyor musunuz ki kolaydır? Oraya zorlu sınavlardan geçip seçilerek girmiş çocukların karşısında, ders anlatırken bile dizleriniz titrer! Öyle fasarya sökmez. Tıpkı şimdi sökmediği gibi...