Giriş
Dün Hrant Dink için adalet arayışında tarihi bir gündü. Tam 9 yıl 3 ay yani 3 bin 330 gün sonra Hrant Dink’i öldüren katil ve onu azmettirenler ile bu cinayete göz yuman istihbaratçıların İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanması başladı.
Dink cinayeti üçgeni
Cinayetin işlendiği yıldan başlayarak yaptığım araştırmaları 2009 yılı Ocak ayında “Dink Cinayeti ve İstihbarat Yalanları” (Destek Yayınevi) adıyla kitaplaştırdım. Kitap çıkar çıkmaz cinayetin işlendiği üçgen, Trabzon, Ankara ve İstanbul’dan istihbaratçılar beni mahkemeye verdi. Ankara’dan dönemin İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek, İstanbul’dan İstihbarat Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer, Trabzon’dan İstihbarat Şube Müdürü Faruk Sarı ve istihbaratçı polis memuru Muhitten Zenit hakkımda dava açtı.
Kitap iddianameye dönüştü
Sanık olarak biri İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nde olmak üzere iki ayrı mahkemede toplam 32.5 yıl hapis istemiyle yargılanmaya başladım. Suçum Dink cinayetinde istihbaratçı polislerin sorumlu olduğunu gösteren gizli belgeleri temin etmek ve yayınlamaktı. Beraat ettim. 2010 Ocak ayında “Kırmızı Cuma Dink’in Kalemini Kim Kırdı?” (Doğan Kitap) kitabını yayınladım. Dün başlayan duruşma benim için çok önemliydi. Öğleden sonra duruşmaya gittiğimde gazeteci arkadaşım İsmail Saymaz, “Kitabın iddianameye dönüştü, senin davayı izlemen önemli” dedi.
Katil, istihbaratçı yan yana
İzlemek için 14. Ağır Ceza Mahkemesi salonuna girdiğimde 2009’da beni dava eden tüm istihbaratçılar sanık sandalyesinde oturuyordu. Fazlası var, eksiği yok. Bazılarıyla göz göze geldik. Beni mahkemeye veren “Ergenekon üyesi” diye Silivri’ye gönderilmemin planlayıcıları da oradaydı. Amaçları Hrant Dink cinayetinde ortaya çıkardığım gerçekleri terse çevirmekti. Hakkımda “Ergenekoncu” iftirasını attılar, kullandıkları kiralık kalemlere kitaplar, haberler yazdırarak kendilerini aklatmaya çalıştılar. Beni hapsederek gerçeği hapsetmek istediler. Ama beceremediler. Şimdi onlar sanık olarak yargılanıyor hem de Dink’in katilleriyle yan yana.
‘Nedim Şener dışarı’
Duruşma salonunda olan biteni izlerken bir anda ismim anons edildi. Ramazan Akyürek’in avukatı “Nedim Şener davada tanık olarak dinlenecek, salonda olmaması gerekir” demiş. Mahkeme başkanı da beni çıkardı. Evet bir zamanlar onlar polisti, savcıydı hatta mahkeme idi. Bense onların hedef aldığı bir kurban, bir sanıktım. Yargılattılar, hapsettiler. Ama şimdi kitabım İsmail Saymaz’ın deyimiyle ‘iddianame’, onlar sanık ve ben tanığım
